SON DAKİKA

FETÖ’nün darbe girişimine ilişkin Ankara’da ikinci iddianame (2)

19 Ocak 2017, Perşembe - 17:50
ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimine ilişkin Ankara’daki soruşturmalara yönelik ikinci iddianamede, "darbeye teşebbüs eylemi kapsamında amaçları anayasal düzeni ortadan kaldırmak olan şüphelilerin Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirmeye çalışmaları eyleminin liderliğini Kurmay Albay Ümit Bak ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik’in yaptıkları, darbeye teşebbüs eylemi içerisinde yer alan diğer bütün şüphelilere talimatların bu şüpheliler tarafından verildiği" değerlendirmesinde bulunuldu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli Cumhuriyet Savcısı Velihattin Eldemir tarafından hazırlanan iddianame, Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

İddianamede, örgüt üyelerinin hücresel şekilde birbirleriyle bağlantılı oldukları, aralarında rapor ve talimat alışverişinde bulundukları ifade edildi.

Yeni çocuk ve gençlerin örgüte alındığı, eğitilip yetiştirilerek örgüt kadrolarına katıldıkları belirtilen iddianamede, örgütün eğitim malzemeleri, kitapları, bildirileri, ideolojisini anlatan belgeleri, evrakı, dokümanları, ordu ve emniyet içinde teşkilatlanmış silahlı gücü bulunduğu kaydedildi.

FETÖ/PDY’nin de diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayandığına işaret edilen iddianamede, örgütün, üyelerinin uğrunda zorluklarına katlanabildiği, fedakarlıkta bulunduğu, amacına yönelik şeyler yapabildiği, bir inanç ve ideoloji sistemine dayandığı aktarıldı.

İddianamede, "Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri, mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek, devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur." ifadelerine yer verildi.

- "Organize bir terör örgütü"

FETÖ’nün dini unsurları temel alarak hareket ettiği öne sürülen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Örgütün, dini değerler değişmezken, zamana ve şartlara göre kendisini değiştirmesi, ülkesi ve devleti ile barışık olması beklenirken, devleti kendisine hasım ve karşı cephe görmesi, tüm yapısıyla açık ve şeffaf olması gerekirken, bir istihbarat örgütü gibi kod isimler, özel haberleşme kanalları, geniş çaplı yapılaşması olan, örgüt üyelerinin birbirlerini tanımalarını kolaylaştıracak birtakım araçlar ile kaynağı bilinmeyen paralar kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dışından idare etmesi ve Türkiye’ye gelmekten ısrarla imtina etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü olduğunu ortaya koyan unsurlardır."

İddianamede, örgütün, kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek "himmet" adı altında topladığı finans ile yurt içi ve dışında faaliyete geçirdiği eğitim kurumlarında yetiştirdiği öğrencilerin beyinlerini yıkadığı anlatıldı.

Örgütün, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, "istişare kurulu, ülke, bölge, il, ilçe, semt ve ev imamları" gibi hiyerarşik illegal yapılanmasına bağlı insan gücünü örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullandığına değinilen iddianamede, devlet kurumlarına sızarak, yabancı ülkelerden birtakım kişi ve kuruluşların desteğiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin tüm anayasal kurumlarını ele geçirmeyi amaçladığı bildirildi.

İddianamede ayrıca örgütün, kamu, ÖSYS ve benzeri sınavlarda soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayanların devlet kadrolarından tasfiyesiyle bu kadrolara kendi elemanlarını yerleştirme yöntemlerini kullandığı kaydedildi.

Örgütün, 1970’li yıllardan itibaren devletin içine sızarak, özellikle "mülkiye, adliye, emniyet, Milli Eğitim ve TSK" içerisinde kendi özel hiyerarşisiyle illegal kadrolaşmaya gidildiğinin, elebaşı Fetullah Gülen’in bazı ifade ve açıklamalarında rahatlıkla görülebileceği ifade edildi.

- "Elimde emir var, yeni komutan Semih Terzi"

İddianamede, 15 Temmuz’da Genelkurmay Başkanlığını ele geçiren darbeye teşebbüs şüphelileri tarafından sanki emir komuta zinciri içerisinde gerçekleşiyormuş gibi sıkı yönetim emri ve ekindeki sıkı yönetim komutanları ve sıkı yönetim mahkemesi hakimlerinin isimlerinin bulunduğu yazıların darbe girişimi gecesi saat 21.30 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanlığına iletildiği belirtildi.

Yazıların, Kurmay Albay Ümit Bak, Muhabere Albay Murat Aydın ve Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik tarafından değerlendirildiği, darbe teşebbüsü eyleminde yer almayan Özel Kuvvetler Komutanlığı personellerini de darbeye teşebbüs eylemine katılmaya ikna etmeye çalıştıkları kaydedilen iddianamede, "Bu sırada yanlarında darbeye teşebbüs eylemi içerisinde yer alan harekat merkezi vardiya amiri olan Turgay Usanmaz, Nedim Şahin, Muzaffer Han ve Şenol Soylu’nun tam teçhizatlı ve silahlı olarak hazır bulundukları, darbeye teşebbüs eylemine iştirak etmeyen diğer askeri personele silah doğrulttukları tespit edildi." ifadelerine yer verildi.

Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın olay akşamı darbe girişiminde yer alan ve liderliğini Fatih Yarımbaş’ın yaptığı darbeci bir grup tarafından Ankara’dan kaçırılmaya çalışıldığı bildirilen iddianamede, Korgeneral Aksakallı’nın kendisini kaçırmaya çalışan şüphelilerin elinden kurtularak olay yerinden uzaklaştığı ve karargahı arayarak Albay Ümit Bak’ı ikna etmeye çalıştığı belirtildi.

Aksakallı’nın sıkıyönetim yazılarının ve eklerinin geçersiz olduğunu ifade ederek, halen kendisinin komutan olduğunu ve kendisinin emirlerini dinlemesi konusunda Albay Bak’a uyarıda bulunduğu bildirilen iddianamede, "Ancak Kurmay Albay Ümit Bak’ın bu durumu kabul etmeyerek ’Elimde emir var, yeni komutan Semih Terzi’ diyerek telefonda Korgeneral Zekai Aksakallı ile tartışarak telefonu kapattığı, Aksakallı’nın tekrar karargahı aradığı, telefona Ümit Bak’ın bakmadığı, bu nedenle silahlı ve tam teçhizatlı darbeye teşebbüs şüphelisi Nedim Şahin tarafından telefonun kapatıldığı, Yarbay Mehmet Ali Çelik’in ise Albay Ümit Bak’a hitaben ’Neyi bekliyorsunuz komutanım? Bizim komutanımız Semih Paşa, herkes tarafını seçsin’ diye söylediği, bu aşamadan sonra Albay Bak’ın ’Artık telefonlara bakılmasın’ diye talimat verdiği, bu şekilde karargahın kontrolünün bu şüpheliler tarafından ele geçirildiği" kaydedildi.

İddianamede, Genelkurmayı ele geçiren şüphelilerin gönderdiği sıkıyönetim emri ve eklerinin Yarbay Mehmet Ali Çelik’in talimatı ile darbe teşebbüsünde bulunan ve o gece nöbetçi olmamasına rağmen karargaha gelen şüpheli Muhabere Albay Murat Aydın’ın darbeye teşebbüs faaliyeti içerisinde yer alan diğer şüpheli Baki Ağyar’ın görevi olmamasına rağmen Özel Kuvvetler Komutanlığının alt birimlerine darbenin başarılı olması amacıyla derhal gönderildiği, şüpheliler Aydın ve Ağyar’ın otomasyon ve iletişim konusunda darbe girişimine iştirak ettikleri kaydedildi.

Özel Kuvvetler Komutanlığındaki darbe teşebbüsünü Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik’in organize ettiği belirtilen iddianamede, Komutanlığın nizamiye girişinin güvenlik altına alınması, içeriye girmeye çalışacak olan darbe karşıtı birliklerin girişine izin verilmemesi konusunda talimatlar verildiği, darbe teşebbüsüne katılacak askeri personelin girişlerinin sağlanması noktasında daha önceden planlandığı ve şüphelilere talimat verildiği aktarıldı.

Şüphelilerin, darbe girişimi kapsamında silahlı ve tam teçhizatlı olarak nizamiye bölgesinde görev aldıkları, nizamiye bölgesindeki gerekli koordinasyonun şüpheli Mustafa Koyuncu tarafından sağlandığı bildirilen iddianamede, darbe teşebbüsünde silahlı ve tam teçhizatlı olan şüpheli Nedim Şahin’in ise karargah içerisinde bulunan örgütün liderliğini yapan Albay Bak’ın korumalığını yaptığı belirtildi.

- Asıl amaç Terzi’ye ÖKK komutasının teslimini sağlamak

Şüphelilerden Sezgin Güney’in darbe teşebbüsünden önce planladıkları gibi 15 Temmuz akşamı Gölbaşı’ndaki TOKİ bölgesindeki evinde darbeye teşebbüs eylemine katılan diğer şüpheliler Yakup Akkuş, Serkan Coşkun, Ramazan Kılıç, Rasim Eşref Çıtak, Uğur Demirtaş, Ahmet Müfit Küçük, Osman Çolak, Bilal Tosun ve Engin Kaya ile birlikte toplanarak, sivil kıyafetlerle Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’na gittikleri bildirilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

"Burada darbeye teşebbüs eylemi nedeniyle planlı olarak hazırladıkları askeri teçhizatlarını kuşandıkları, darbeye teşebbüs eylemi kapsamında Özel Kuvvetler Komutanlığına geri dönmek üzere şüpheliler Serkan Coşkun, Ramazan Kılıç, Engin Kaya ve Ahmet Müfit Küçük’ün kullandığı araçlarla yola çıktıkları, kısa bir süre sonra saat 23.45 sıralarında Özel Kuvvetler Komutanlığı nizamiye bölgesinin demir kapısını kırarak içeriye girip karargahın bulunduğu yere gittikleri, karargah binasında darbeye teşebbüs eylemini organize eden Albay Bak, Yarbay Çelik ve onların da yanında bulunan silahlı ve tam teçhizatlı olan Turgay Usanmaz, Ali Kapucu, Nedim Şahin ile görüşerek nizamiye bölgesinin güvenliğinin sağlanması konusunda talimat aldıktan sonra hep birlikte nizamiye bölgesine dönüş yaptıkları, araçlarını park ettikten sonra nizamiye bölgesinin değişik yerlerine dağılarak mevzilendikleri kamera görüntüleri ile tespit edilmiştir."

Şüphelilerin tamamının nizamiye bölgesine yaklaşmaya çalışan darbe karşıtı birliklere sürekli olarak ateş ettikleri, silahlı çatışmaya girdikleri, bu şekilde birliklerin kışla içerisine girmesine engel oldukları kaydedilen iddianamede, nizamiye bölgesindeki şüphelilerin komuta kontrolünü ise şüphelilerden Mustafa Koyuncu, Sezgin Güney, Fatih Uysal ve Serkan Ak’ın sağladığı ifade edildi.

Şüphelilerin tamamının asıl amacının, Genelkurmayı ele geçiren darbe girişiminde bulunan şüpheliler tarafından gönderilen sıkıyönetim direktifi ve ekleri gereğince Özel Kuvvetler Komutanı olarak görevlendirdikleri, o sıralarda Silopi’de bulunan şüpheli Tuğgeneral Semih Terzi’ye, Özel Kuvvetler Komutanlığının komutasının teslimini sağlamak olduğu işaret edilen iddianamede, şüphelilerden Gökhan Mercan ile Ümit Burtaçoğlu’nun da darbeye teşebbüs eylemi planlamasında bizzat yer aldıkları, planlamayı birlikte yaptıkları, bu bağlamda Üsteğmen Güney ve Yarbay Çelik’ten elde edilen listelerde darbe teşebbüsüne katılacak olan kişiler listesinde isimlerinin bulunduğu belirtildi.

Darbe girişimi gecesi de şüpheli Mercan’ın diğer şüpheli Güney ile birden fazla telefon görüşmesi yaptığı, her iki şüphelinin de planlandığı gibi eyleme katılmak üzere Özel Kuvvetler Komutanlığına geldikleri, içeriye girip eyleme iştirak etmek istedikleri sırada nizamiye bölgesine girmeye çalışan kuvvetler tarafından durumlarından şüphelenilerek durduruldukları ifade edilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:

"Bu sırada şüphelilerden Ümit Burtaçoğlu’nun kaçmaya başladığı, ancak dost kuvvetler tarafından yakalandığı, bu nedenle içeriye girip diğer şüpheliler ile birlikte hareket edemedikleri, bu şekilde nizamiye girişinde yakalandıkları, ancak şüphelilerden Mercan’ın yakalandıktan sonra şüphelilerden Güney ile telefonla görüşmelerini sürdürerek nizamiye bölgesinin durumu ile ilgili sürekli olarak bilgiler verdiğinin tespit edildiği, darbeye teşebbüs eylemi içerisinde bu şekilde yer aldıkları. Darbe teşebbüsüne karşı olan dost kuvvetlerin nizamiye bölgesinin alt tarafında çoğalmaya başladıkları, ancak ellerinde uzun namlulu silahlar bulunmaması nedeniyle ve nizamiye bölgesinden yoğun bir şekilde uzun namlulu silahlarla ateş açılması, ayrıca darbeci unsurların ele geçirdiği bir helikopter ile de nizamiye bölgesinin bulunduğu alanlara ateş açılması nedeniyle bir türlü içeriye giremedikleri, ancak ısrarla kışlaya girme teşebbüsüne devam ettikleri belirlendi.

Özel Kuvvetler Komutanı olan Korgeneral Aksakallı’nın bütün çabalarına rağmen darbeye teşebbüs eylemi içerisinde yer alan ve Özel Kuvvetler Komutanlığındaki girişimi yöneten Bak ve Çelik’in ikna edilemediği, bunun üzerine Aksakallı’nın emir subayı olup o sırada karargahta bulunan Astsubay Ömer Halisdemir’i cep telefonundan arayarak Semih Terzi’nin darbe teşebbüsü içinde yer alan vatan haini olduğunu, kesinlikle karargahın komutasını ona bırakmamasını ve bu işin sonunda şehadet olduğunu söyleyerek emir verdiği, Astsubay Halisdemir’in de vatansever bir asker refleksi ile kendisine verilen emri hiçbir şekilde sorgulamadan ’Emredersiniz komutanım’ diye cevap verdiği, bu şekilde emir alan Astsubay Halisdemir’in karargahta beklemeye başladığı belirlendi."

(Sürecek)

Kaynak: Anadolu Ajansı
Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler