SON DAKİKA

Kut’ül Amare Zaferi’nin 100. yılı

29 Nisan 2016, Cuma - 00:32
Atatürk Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan, Kut’ül-Amare Zaferi’nin Çanakkale gibi yakın tarihimizin bir parçası olduğunu belirterek, "Ama Çanakkale Zaferi, hatta Sarıkamış hezimeti kadar şanslı olmamıştır. Tarih kitaplarımız Kut’ül Amare Zaferi’ne hakettiği ilgiyi göstermemiştir." dedi.

Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Bağcılar Belediyesinin Mardin’de ortaklaşa düzenlediği Kut’ül Amare Zaferi’nin 100. Yılı Uluslararası Sempozyumunun Beyhan, Osmanlı Devleti’nde Balkan Savaşı ve Trablusgarp yenilgilerinin acı hatıraları henüz yeniyken, ittihatçı kadroların yenilmez olduklarına inandıkları Almanların yanında savaşa girmek zorunda kalındığını anlattı.

İngiltere için Irak coğrafyasının petrol açısından önemli olduğunu vurgulayan Beyhan, şunları kaydetti:

"Basra Körfezi, Arap Yarımadası dünya petrol rezervinin yüzde 50’sine sahipti. Osmanlı idari taksimatında bulunan Bağdat, Basra, Kerkük ve Musul’un yer aldığı bölge ise dünya rezervinin yüzde 20’sini elinde tutuyordu. Bu topraklar rakipsiz Britanya hayali için hayati önem taşıyordu. Irak hem Hindistan yolu için hem de Bağdat açısından önem taşıyor. Böylesine bir yerin İngiltere tarafından işgali tüm İslam coğrafyasını etkileyecekti. Savaş, dünyayı yönetmek üzere yaratıldıklarına inanan İngilizler için acı bir yenilgi oldu. Kut’ül-Amare Zaferi Çanakkale gibi yakın tarihimizin bir parçasıdır. Ama Çanakkale Zaferi, hatta Sarıkamış hezimeti kadar şanslı olmamıştır. Tarih kitaplarımız Kut’ül Amare Zaferi’ne cömert davranmamıştır. Hak ettiği ilgiyi göstermemiştir. Fakat Kut’ül Amare Zaferi artık ülkemizin gündemine oturmuştur. Bu elbette sevindiricidir ve eminim ki, bundan sonra tarih metinlerimizde de olması gereken yerde yerini alacaktır."

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da tarihin geçmişteki başarıların yüceltildiği, yenilgilerin yok sayıldığı bir bilim olmaması gerektiğini belirterek, "Aksine tarih, milletlerin ve toplulukların bugünlerini anlamalarını sağlayan ve geleceklerini inşa etmelerine katkı sağlayacak önemli bir miras olmalıdır. Çanakkale’ye nasıl sahip çıkıyorsak Kut’ül Amare’ye de sahip çıkacağız. Geçmişi geleceğe taşımak o günleri unutturmamak, şehitlerinden aldığı emaneti layıkıyla taşımak gibi bir görevimiz var. 1950’lere kadar kutlanan bu zaferin tarih sayfalarından çıkarılmasının sebepleri bu sempozyumda ortaya çıkacaktır. Irak’ın siyasi durumu nedeniyle Kut şehri yerine en yakın ilimiz Mardin’de bu zaferi kutluyoruz. İnşallah gelecekte Kut şehrinde de kutlamak kısmet olur." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye’nin önünün kesmek istiyorlar"

Osmanlı tarihinin şanlı zaferlerle dolu olduğunu anlatan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça ise emperyalistlerin Osmanlı’yı hasta adam olarak lanse ettiğini hatırlatarak, "Osmanlı, I. Dünya Savaşı’nın hiçbir cephesinde savaş kaybetmedi. Sultan Abdülaziz’in kurduğu donanma dünyanın en iyi donanmasıydı. Devletimizi hasta olarak gösterip, onun mirasını yemek istediler. Bugün de aynı şeyi yaparak Türkiye’nin önünü kesmek istiyorlar." değerlendirmesini yaptı.

Ağırakça, İslam dünyasının zaptedilemez olduğunu ifade ederek, son 50 yıldır, çeşitli hilelerle İslam medeniyetinin durdurulmaya çalışıldığını, artık emperyalistlerin ne yaptığının farkında olan bir nesil bulunduğunu, bu neslin kendi medeniyetine, dinine tarihine sahip çıkacağını anlattı.

Türkiye 1954’te NATO’ya kabul edileceği için İngilizlerin baskısıyla bu zaferin tarih kitaplarından çıkarıldığını dile getiren Ağırakça, "Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla birlikte yaşamaya devam edeceğiz." dedi.

Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ise, bu zaferin 100. yılında anılması için gerekli çalışmalara geçen yıl başlandığını belirterek, zaferle ilgili sempozyum, belgesel film ve hatta sinema filminin yapılması için çalışmaların devam ettiğini kaydetti.

Kamuoyunda neden şimdi gündeme geldiği yönde farklı kesimlerden farklı seslerin yükseldiğini ifade eden Örs, öncelikle o zaferde şehit olanları yadetmenin milli bir görev olduğunu söyledi.

Örs, Cumhuriyet tarihi ile Cumhuriyetten önceki dönemi tümüyle ayrı gören, bunları birbirlerinden ayrıştırmaya çalışan ve ikisi arasında uzlaşmaz bir kavga çıkarmaya çalışan bazı zihniyetleri de ortadan kaldırmayı istediklerini belirtti.

Türk tarihinin bir bütün olduğunu dile getiren Örs, şunları söyledi:

"Evet Osmanlı cihan devleti yıkılmıştır, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur ama Türkiye Cumhuriyetini kuran iradenin tamamı Osmanlı paşalarıdır. Dolayısıyla aslında Osmanlı paşalarının kuruduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti de bir anlamda aynı mirasın, aynı iradenin, aynı kurumların başka bir rejimle başka bir yönetim şekliyle devamıdır. Kurulduğu dönemde o günkü ihtiyaçlardan kaynaklanan bir takım hususlardan geliştirmiş olduğu siyasetler, anlayışlar makul karşılanabilir. Ancak bu yıl itibari ile Türkiye’nin dünyada küresel bir güç haline gelmeye başladığı bir çağda Osmanlı cihan devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arsında bir kavga çıkarılması bu mirasın görmezden gelinmesi asla kabul edilemez bir durum ve tutumdur. Bu bakımdan bizim devlet kurumları olarak yaptığımız bütün faaliyetlerin altında hiçbir kavga, hiçbir yeni kişiyi parlatma, birini diğerine mukabil ve muhalifine koyma arzusu ve düşüncesi yoktur."

Kaynak: Anadolu Ajansı
Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler