SON DAKİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı: O bölgeye asker göndereceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumartesi günü de hükümetimizin yurt dışına asker gönderme kararı söz konusu. Bunu parlamentoya getirecek. Dolayısıyla parlamento olağanüstü toplantıya çağrılmak suretiyle parlamentodan yurt dışına asker gönderme kararını çıkaracağız ve bunun çıkarılmasıyla da buradaki şu andaki süreç çok daha farklı bir istikamette gelişecektir diye düşünüyorum.“ dedi.
22 Eylül 2017, Cuma - 05:56
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reuters’a verdiği özel mülakatta, gündeme  ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den  iadesiyle ilgili yöneltilen soruya ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 koli  belgenin eski ABD Başkanı Barak Obama döneminde kendilerine verildiğini  belirterek, "85 koliyi Sayın Obama döneminde biz bunlara verdik ve böyle bir adım  atılırken PKK aynı şekilde burada örgütleniyor. PKK’nın da burada çok ciddi bir  örgüt ağı var. Bunların hepsini bildirdik. Tabii Amerika Birleşik Devletleri gibi  adeta demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkede teröristlerin  barındığını görmek bizi üzmektedir. Biz bunları dosyalarla veriyoruz. 85 koliden  bahsediyorum bakın 85 kitaptan değil ve bunlar belge. Bunlardan bahsediyorum.  Bizde herhangi bir teröristleri olduğu zaman veyahut da bir vatandaşları olduğu  zaman hemen kendilerine bizden vermelerini istiyorlar. Bu tabii adil bir yaklaşım  tarzı değil. Temenni ederim ki stratejik ortağımız olan ABD yanlışı süratle  giderir ve bizim ülkede devlete karşı darbe girişiminde bulunan, 15-16 Temmuz bu  iki gün içerisinde benim 250 vatandaşımın ölmesine neden olan, parlamentomuzu  bombalayan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni bombalayan, Emniyet Harekat Merkezimizi  bombalayan bütün bunlarla beraber İstanbul Boğaz Köprüsü’nde ki şimdi Şehitler  Köprüsü oldu burayı bombalayan bu alçaklara karşı bizim atılması gereken adımları  atmamızda yardımcı olması gerekir." dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlar sıradan bir olay değil. 2 bin 193, benim vatandaşım yaralandı.  Bu gerçekleri ABD görmezse kim görecek. Şu anda bakın Suriye’de DEAŞ’a karşı  biliyorsunuz yanına PYD’yi YPG’yi almak suretiyle bir mücadele veriyor. Ben  kendilerine şu teklifi yaptım. Dedim bizimle beraber yapın bu işi. İki tugay  asker verelim, Özgür Suriye Ordusunu verelim ve kara harekatını Türkiye ile  beraber yapın. Siz bize sadece hava harekatında destek verin. Bildiğiniz gibi  Cerablus, Rai, Dabık ve El Bab’da 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bini aşkın  DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Bunu yaparken kimseden destek almadık. Şimdi de  Rakka’da DEAŞ’a karşı mücadeleyi biz sizinle rahatlıkla veririz ama yarın terör  örgütüyle anılmayın. Bir terör örgütünü yok etmek için başka bir bir başka terör  örgütünü kullanmanın doğru olduğuna ben kesinlikle inanmıyorum ve bu aklı  verenlerde bence yanıltmanın politikasını gütmüşlerdir."

Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de yapmayı  planladığı referanduma ilişkin, Türkiye’nin herhangi bir yaptırım uygulayıp  uygulamayacağının sorulması üzerine, 27 Eylül’de yapılması planlanan Milli  Güvenlik Kurulu Toplantısı’nın 25 Eylül’deki gelişme sebebiyle yarına alındığını  söyleyerek, "Yarın hem Milli Güvenlik Kurulu toplantımızı yapacağız hemen  arkasından da Bakanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirilecek. Tabii bütün bunlarla  beraber atacağımız yeni bir adım daha var. Bu adımda hiç gecikmeden buradaki  yaptırımlar neler olacak, bunların hepsini Milli Güvenlik Kurulunda etraflıca  görüşeceğiz. Bunu şu anda söylemem doğru olmaz. Bu yaptırımların zamanlaması, yol  haritası ne olacak, bütün bunları gerek Milli Güvenlik Kurulunda gerekse Bakanlar  Kurulunda görüşmek suretiyle açıklamasını da Bakanlar Kurulu toplantısından sonra  hükümetimiz yapacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat şu anda gündeme gelen yeni bir adım daha var onu da söyleyeyim.  Cumartesi günü de hükümetimizin yurt dışına asker gönderme kararı söz konusu.  Bunu parlamentoya getirecek. Dolayısıyla parlamento olağanüstü toplantıya  çağrılmak suretiyle parlamentodan yurtdışına asker gönderme kararını çıkaracağız  ve bunun çıkarılmasıyla da buradaki şu andaki süreç çok daha farklı bir  istikamette gelişecektir diye düşünüyorum. Bütün bunlar tabii Başbakanımız, Irak  Başbakanı ile görüştüğü gibi ben de aynı şekilde İran Cumhurbaşkanı ile bu  konuları burada da Astana’da da görüştüm. Fakat biz tabii bugüne kadar Kuzey Irak  yerel yönetimine şefkat elimizi uzattık, dost elimizi uzattık. Az önce sizin de  ifade ettiğiniz gibi kredi sıkıntıları çektikleri zaman biz bunlara kredi  imkanlarını verdik, memurlarının maaşını ödeyemedikleri zaman bu imkanı verdik ve  Kerkük-Yumurtalık boru hattı ile alakalı yumurtalık bu konuyla ilgili her zaman  biz yanlarında olduk. Tabii şimdi bunlar etraflıca ele alınacak. Etraflıca ele  alındıktan sonra da adımlarımızı o yol haritasının gereği ne ise ona göre  atacağız."

Türkiye- Almanya ilişkileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Almanya ilişkileriyle ilgili  değerlendirmesinin sorulması üzerine, umudunun düzeleceği noktasında olduğunu  belirterek, "Çünkü bizim Alman halkıyla aslında bir sorunumuz yok. Sorun Alman  yönetiminindeki bazılarının diyorum bakın istisnalar var yanlış davranışları ve  Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı takındıkları tavırdan kaynaklı ve ki bunların  içinde eski dost bildiğimiz arkadaşlar var. Çok iyi münasebetlerimizin olduğu  arkadaşlar var. Hepsi politik yaklaşımlarla yani Türkiye’ye karşı olursak bize  daha çok oy gelir düşüncesiyle bize saldırdılar ve bunlar bizi şaşırttı." dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yani, Almanya’da bir Yeşiller Partisi’nin bize saldırmasını ben tabi  önemsemem. Çünkü onun karakterinde o var. Onların yapısında o var. Onlar  Türkiye’ye saldırır. Aşırı sol grupların Türkiye’ye saldırmasını ben yine  önemsemem. Onlar saldırır. Dikkat edin bu süreç içerisinde Merkel bana göre, çok  daha önemli bir politika gütmüştür. Ve Merkel hiç bir saldırıya girmemiştir. Onun  için de ben bazı açıklamalar yaptım. Oradaki bütün soydaşlarımıza bir açıklamada  bulundum. Dedim ki Türkiye düşmanlarına oy vermeyiniz. Kim ki Türkiye dostudur  oylarınızı ona veriniz. Kimlerin Türkiye düşmanı olduğunu benim Almanya’daki  soydaşlarım gayet iyi biliyor. Bir milyona yakın orada oy kullanacak Türk  vatandaşı var bunlar çifte vatandaş. Dolayısıyla o şuur içerisinde onlar da  oylarını kullanacaklardır diye düşünüyorum."

"Peki sizce bu durum AB’ye katılım sürecini daha da zorlaştırdı mı  sizin bu konudaki tahmininiz nedir? Türkiye’nin AB’nin bir parçası olması  konusundaki sizin beklentileriniz ne yönde?" sorusu üzerine Erdoğan, şu ifadeleri  kullandı:"AB’ye üyelik konusu hiç bir zaman iyiye gitmedi ki. Sene 1963 resmi müracaatımız var. Sene 2017, 54 sene. 54 senedir Almanya hep kapıda bekletti ve devamlı da her zaman kötüye gitti. Mesela ben başbakan olduğum zaman yani 15 sene önce bütün liderler zirvesine katılırdım. Ama Fransa’da Sarkozy, Almanya’da Merkel iş başına geldikten sonra liderler zirvesine bizler katılamaz duruma geldik. Bunun birkaç kez gerekçelerini sorduk gerekçe açıklayamadılar. Böyle uygun gördük. Ve göreve geldiğimde fasıllar aç kapa yapılıyordu ve daha sonra bizim bir fasıl aç kapa yapılmıştı. Ondan sonra aç kapa yapılamaz hale geldi. Sadece fasıl açılıyor ama kapama yapılamıyor. Ve şu ana kadar yanılmıyorsam 14 faslın bir tanesinin aç kapası yapılmıştır diğerleri sadece açılmıştır ama kapama yapılmamıştır. Ve verdikleri hiçbir sözü de tutmamışlardır. Örneğin vizelerin kaldırılması. Çoktan kaldırılacaktı. Kaldırmadılar. Bu mültecilerle ilgili konuda, biz tabii şu ana kadar 30 milyar doları aşkın burada bir harcama yaptık. Ve en sonunda 2016’nın 1 Temmuz’u itibarıyla bize kendileri 3 milyar dolar, yıl sonuna kadar da bir 3 milyar dolar toplamda 6 milyar dolar kendi belirledikleri uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bizim Kızılay’ımıza aktaracaklardı. Şu ana kadar gelen ne biliyor musunuz? 825 milyon avro. 6 milyar avro söz veriyorsun verilen 825 milyon avro. Öbür tarafta Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğine bakıyorsunuz buranın da gönderdiği işte yaklaşık 525 milyon dolar. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Ve Türkiye kendi imkanlarıyla kendi gücüyle bütün bu çevredeki mültecilere desteğini verirken sadece burada mı kalıyor hayır. Tüm dünyadaki imkansız, sıkıntılı neresi varsa hepsine de bu noktada önüne açtı. Bakın şu anda işte Arakan sorunu var. Ve Bangladeş-Arakan sınırında oradaki bütün o maalesef sıkıntı içerisinde olan insanlara ben eşimi gönderdim, oğlumu gönderdim, dışişleri bakanımı, aile ve sosyal bakanımı oraya gönderdim ve yerinde tespitler yaptık. İl etapta bin ton gıda, ilaç, giysi vesaire oraya ulaştırdık. İkinci etapta da 10 bin ton yine aynı şekilde gıda, ilaç vesaire göndereceğiz ve Sayın Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ile görüşmem oldu, cumhurbaşkanıyla görüşmem oldu. Ve onlarda orada bunlar için bir ada tahsis ettiklerini söylediler. Ve bu adayla ilgili de Bangladeş’te müşterek çalışma yapıp, orada bunların barınacağı yerleri de süratle yaparak bu sefaletten bu mültecileri bir an önce kurtaralım istiyoruz. Dayanışma halinde, dayanışma içinde Bangladeş Kızılay’ıyla, Türk Kızılayı beraberce bu adımı atabilirler. Bütün bu çevredeki mültecilere destek verirken sadece burada mı kalıyor, hayır tüm dünyadaki."

Irak tezkeresi ve S-400

Türkiye Cumhurbaşkanı, Rusya’yla varılan S-400 anlaşmasına rağmen NATO ile ilişkilerin de güçlü olduğunu belirtti. 

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tezkere çıkarsa süreç farklı şekilde ilerleyecek" dedi.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Reuters’a verdiği özel mülakatta, gündeme  ilişkin konularda değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den  iadesiyle ilgili yöneltilen soruya ilişkin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 koli  belgenin eski ABD Başkanı Barak Obama döneminde kendilerine verildiğini  belirterek, "85 koliyi Sayın Obama döneminde biz bunlara verdik ve böyle bir adım  atılırken PKK aynı şekilde burada örgütleniyor. PKK’nın da burada çok ciddi bir  örgüt ağı var. Bunların hepsini bildirdik. Tabii Amerika Birleşik Devletleri gibi  adeta demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkede teröristlerin  barındığını görmek bizi üzmektedir. Biz bunları dosyalarla veriyoruz. 85 koliden  bahsediyorum bakın 85 kitaptan değil ve bunlar belge. Bunlardan bahsediyorum.  Bizde herhangi bir teröristleri olduğu zaman veyahut da bir vatandaşları olduğu  zaman hemen kendilerine bizden vermelerini istiyorlar. Bu tabii adil bir yaklaşım  tarzı değil. Temenni ederim ki stratejik ortağımız olan ABD yanlışı süratle  giderir ve bizim ülkede devlete karşı darbe girişiminde bulunan, 15-16 Temmuz bu  iki gün içerisinde benim 250 vatandaşımın ölmesine neden olan, parlamentomuzu  bombalayan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni bombalayan, Emniyet Harekat Merkezimizi  bombalayan bütün bunlarla beraber İstanbul Boğaz Köprüsü’nde ki şimdi Şehitler  Köprüsü oldu burayı bombalayan bu alçaklara karşı bizim atılması gereken adımları  atmamızda yardımcı olması gerekir." dedi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunlar sıradan bir olay değil. 2 bin 193, benim vatandaşım yaralandı.  Bu gerçekleri ABD görmezse kim görecek. Şu anda bakın Suriye’de DEAŞ’a karşı  biliyorsunuz yanına PYD’yi YPG’yi almak suretiyle bir mücadele veriyor. Ben  kendilerine şu teklifi yaptım. Dedim bizimle beraber yapın bu işi. İki tugay  asker verelim, Özgür Suriye Ordusunu verelim ve kara harekatını Türkiye ile  beraber yapın. Siz bize sadece hava harekatında destek verin. Bildiğiniz gibi  Cerablus, Rai, Dabık ve El Bab’da 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bini aşkın  DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Bunu yaparken kimseden destek almadık. Şimdi de  Rakka’da DEAŞ’a karşı mücadeleyi biz sizinle rahatlıkla veririz ama yarın terör  örgütüyle anılmayın. Bir terör örgütünü yok etmek için başka bir bir başka terör  örgütünü kullanmanın doğru olduğuna ben kesinlikle inanmıyorum ve bu aklı  verenlerde bence yanıltmanın politikasını gütmüşlerdir."

Erdoğan, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de yapmayı  planladığı referanduma ilişkin, Türkiye’nin herhangi bir yaptırım uygulayıp  uygulamayacağının sorulması üzerine, 27 Eylül’de yapılması planlanan Milli  Güvenlik Kurulu Toplantısı’nın 25 Eylül’deki gelişme sebebiyle yarına alındığını  söyleyerek, "Yarın hem Milli Güvenlik Kurulu toplantımızı yapacağız hemen  arkasından da Bakanlar Kurulu toplantısı gerçekleştirilecek. Tabii bütün bunlarla  beraber atacağımız yeni bir adım daha var. Bu adımda hiç gecikmeden buradaki  yaptırımlar neler olacak, bunların hepsini Milli Güvenlik Kurulunda etraflıca  görüşeceğiz. Bunu şu anda söylemem doğru olmaz. Bu yaptırımların zamanlaması, yol  haritası ne olacak, bütün bunları gerek Milli Güvenlik Kurulunda gerekse Bakanlar  Kurulunda görüşmek suretiyle açıklamasını da Bakanlar Kurulu toplantısından sonra  hükümetimiz yapacaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Fakat şu anda gündeme gelen yeni bir adım daha var onu da söyleyeyim.  Cumartesi günü de hükümetimizin yurt dışına asker gönderme kararı söz konusu.  Bunu parlamentoya getirecek. Dolayısıyla parlamento olağanüstü toplantıya  çağrılmak suretiyle parlamentodan yurtdışına asker gönderme kararını çıkaracağız  ve bunun çıkarılmasıyla da buradaki şu andaki süreç çok daha farklı bir  istikamette gelişecektir diye düşünüyorum. Bütün bunlar tabii Başbakanımız, Irak  Başbakanı ile görüştüğü gibi ben de aynı şekilde İran Cumhurbaşkanı ile bu  konuları burada da Astana’da da görüştüm. Fakat biz tabii bugüne kadar Kuzey Irak  yerel yönetimine şefkat elimizi uzattık, dost elimizi uzattık. Az önce sizin de  ifade ettiğiniz gibi kredi sıkıntıları çektikleri zaman biz bunlara kredi  imkanlarını verdik, memurlarının maaşını ödeyemedikleri zaman bu imkanı verdik ve  Kerkük-Yumurtalık boru hattı ile alakalı yumurtalık bu konuyla ilgili her zaman  biz yanlarında olduk. Tabii şimdi bunlar etraflıca ele alınacak. Etraflıca ele  alındıktan sonra da adımlarımızı o yol haritasının gereği ne ise ona göre  atacağız."

Türkiye- Almanya ilişkileri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Almanya ilişkileriyle ilgili  değerlendirmesinin sorulması üzerine, umudunun düzeleceği noktasında olduğunu  belirterek, "Çünkü bizim Alman halkıyla aslında bir sorunumuz yok. Sorun Alman  yönetiminindeki bazılarının diyorum bakın istisnalar var yanlış davranışları ve  Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı takındıkları tavırdan kaynaklı ve ki bunların  içinde eski dost bildiğimiz arkadaşlar var. Çok iyi münasebetlerimizin olduğu  arkadaşlar var. Hepsi politik yaklaşımlarla yani Türkiye’ye karşı olursak bize  daha çok oy gelir düşüncesiyle bize saldırdılar ve bunlar bizi şaşırttı." dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yani, Almanya’da bir Yeşiller Partisi’nin bize saldırmasını ben tabi  önemsemem. Çünkü onun karakterinde o var. Onların yapısında o var. Onlar  Türkiye’ye saldırır. Aşırı sol grupların Türkiye’ye saldırmasını ben yine  önemsemem. Onlar saldırır. Dikkat edin bu süreç içerisinde Merkel bana göre, çok  daha önemli bir politika gütmüştür. Ve Merkel hiç bir saldırıya girmemiştir. Onun  için de ben bazı açıklamalar yaptım. Oradaki bütün soydaşlarımıza bir açıklamada  bulundum. Dedim ki Türkiye düşmanlarına oy vermeyiniz. Kim ki Türkiye dostudur  oylarınızı ona veriniz. Kimlerin Türkiye düşmanı olduğunu benim Almanya’daki  soydaşlarım gayet iyi biliyor. Bir milyona yakın orada oy kullanacak Türk  vatandaşı var bunlar çifte vatandaş. Dolayısıyla o şuur içerisinde onlar da  oylarını kullanacaklardır diye düşünüyorum."

"Peki sizce bu durum AB’ye katılım sürecini daha da zorlaştırdı mı  sizin bu konudaki tahmininiz nedir? Türkiye’nin AB’nin bir parçası olması  konusundaki sizin beklentileriniz ne yönde?" sorusu üzerine Erdoğan, şu ifadeleri  kullandı:"AB’ye üyelik konusu hiç bir zaman iyiye gitmedi ki. Sene 1963 resmi müracaatımız var. Sene 2017, 54 sene. 54 senedir Almanya hep kapıda bekletti ve devamlı da her zaman kötüye gitti. Mesela ben başbakan olduğum zaman yani 15 sene önce bütün liderler zirvesine katılırdım. Ama Fransa’da Sarkozy, Almanya’da Merkel iş başına geldikten sonra liderler zirvesine bizler katılamaz duruma geldik. Bunun birkaç kez gerekçelerini sorduk gerekçe açıklayamadılar. Böyle uygun gördük. Ve göreve geldiğimde fasıllar aç kapa yapılıyordu ve daha sonra bizim bir fasıl aç kapa yapılmıştı. Ondan sonra aç kapa yapılamaz hale geldi. Sadece fasıl açılıyor ama kapama yapılamıyor. Ve şu ana kadar yanılmıyorsam 14 faslın bir tanesinin aç kapası yapılmıştır diğerleri sadece açılmıştır ama kapama yapılmamıştır. Ve verdikleri hiçbir sözü de tutmamışlardır. Örneğin vizelerin kaldırılması. Çoktan kaldırılacaktı. Kaldırmadılar. Bu mültecilerle ilgili konuda, biz tabii şu ana kadar 30 milyar doları aşkın burada bir harcama yaptık. Ve en sonunda 2016’nın 1 Temmuz’u itibarıyla bize kendileri 3 milyar dolar, yıl sonuna kadar da bir 3 milyar dolar toplamda 6 milyar dolar kendi belirledikleri uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla bizim Kızılay’ımıza aktaracaklardı. Şu ana kadar gelen ne biliyor musunuz? 825 milyon avro. 6 milyar avro söz veriyorsun verilen 825 milyon avro. Öbür tarafta Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliğine bakıyorsunuz buranın da gönderdiği işte yaklaşık 525 milyon dolar. Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Ve Türkiye kendi imkanlarıyla kendi gücüyle bütün bu çevredeki mültecilere desteğini verirken sadece burada mı kalıyor hayır. Tüm dünyadaki imkansız, sıkıntılı neresi varsa hepsine de bu noktada önüne açtı. Bakın şu anda işte Arakan sorunu var. Ve Bangladeş-Arakan sınırında oradaki bütün o maalesef sıkıntı içerisinde olan insanlara ben eşimi gönderdim, oğlumu gönderdim, dışişleri bakanımı, aile ve sosyal bakanımı oraya gönderdim ve yerinde tespitler yaptık. İl etapta bin ton gıda, ilaç, giysi vesaire oraya ulaştırdık. İkinci etapta da 10 bin ton yine aynı şekilde gıda, ilaç vesaire göndereceğiz ve Sayın Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina ile görüşmem oldu, cumhurbaşkanıyla görüşmem oldu. Ve onlarda orada bunlar için bir ada tahsis ettiklerini söylediler. Ve bu adayla ilgili de Bangladeş’te müşterek çalışma yapıp, orada bunların barınacağı yerleri de süratle yaparak bu sefaletten bu mültecileri bir an önce kurtaralım istiyoruz. Dayanışma halinde, dayanışma içinde Bangladeş Kızılay’ıyla, Türk Kızılayı beraberce bu adımı atabilirler. Bütün bu çevredeki mültecilere destek verirken sadece burada mı kalıyor, hayır tüm dünyadaki."

Irak tezkeresi ve S-400

Türkiye Cumhurbaşkanı, Rusya’yla varılan S-400 anlaşmasına rağmen NATO ile ilişkilerin de güçlü olduğunu belirtti. 

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tezkere çıkarsa süreç farklı şekilde ilerleyecek" dedi.
Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler