SON DAKİKA

UHK’nın hububat raporu açıklandı! Buğday üretimi için neler yapılmalı?

2018 Hububat Sektörel Değerlendirme Paneli sonuç raporu UHK Başkanı Özkan Taşpınar tarafından açıklandı. Çiftçinin buğday ekimden uzaklaştığı belirtilen raporda buğdayda üretimin arttırılması için girdi maliyetlerini azaltıcı tedbirlerin alınması ve desteklemelerin zamanında verilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Raporda “Buğday ve ekmek üzerinden yapılan spekülasyonların önüne geçilmeli“ çağrısında bulunuldu.
Güncelleme: 13 Şubat 2019, Çarşamba - 09:07
Ulusal Hububat Konseyi (UHK) ve Eskişehir Ticaret Borsası iş birliğiyle 26 Ocak’ta Eskişehir’de düzenlenen 2018 Hububat Sektörel Değerlendirme Paneli’nin sonuç raporu açıklandı. Raporda Türkiye’nin hububat başta olmak üzere buğdayda da dış ticaret fazlası verdiği verilerle ortaya konuldu. Buğdayda ithalatın kaçınılmaz bir gerçek olduğu, asıl olanın dış ticaret dengesi olduğu hususu da vurgulanarak ekim alanlarında yaşanan daralmaya dikkat çekildi.

"Tüketiciyi korumak üreticiyi korumaktan geçer"

Sonuç raporunu değerlendiren Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, buğdayda ithalatının ve unlu mamuller ihracatı karşılığı ve kalite amaçlı yapıldığını belirtti. Mamul madde karşılığı yapılan buğday ithalatının ürüne katma değer kazandırdığından ve istihdama katkı sağladığından doğal bir durum olup, evrensel bir uygulama niteliğinde olduğunu ifade eden Taşpınar, kalite amaçlı yapılan ithalatın ise ürün yetersizliğinden değil, farklı amaçlar için talep edilen kaliteli buğday ihtiyacının karşılanamamasından kaynaklandığını aktardı.

"TMO’nun üretici, tüketici, tüccar, sanayici açısından dengeleri sağlayan hububat başta olmak üzere farklı ürünlerde piyasayı düzenlemede önemli bir rol üstlendiği, bunu da farklı seçenek ve yöntemlerle yerine getirmeye çalıştığı ve belirli ölçüde de başarılı olduğu teyit edildi” diyen UHK Başkanı Özkan Taşpınar "Bununla birlikte içinde bulunduğumuz yıl başta olmak üzere bazı yıllarda tüketiciyi koruma baskısı sebebiyle üretimi zorlayıcı bazı kararlar alındığı da dikkati çekmektedir. Üretimi zorlayan ve özellikle buğday ekiminden uzaklaştıran uygulamalar arasında; zamansız fiyat açıklaması, fiyatın beklenenin altında olması, zamansız ithalat kararları, buğdayın kasası olarak tanımlanan kurumun yeterli stok bulundurmaması gibi hususlar sıralanabilir. Tüketiciyi korumanın üreticiyi korumadan geçtiği daima göz önünde bulundurulmalıdır. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve gıda güveliğinden bahsedilemeyeceği gerçeğinin altı panelde çizilmiştir” dedi.

Organik madde seferberliği çağrısı

Verimliliğin önündeki en önemli engellerden birisinin de topraklardaki organik madde yetersizliği olduğunu belirten UHK Başkanı Özkan Taşpınar "Toprak kalitesinin en önemli unsuru organik maddedir. Organik medde içeriği iyi olan topraklarda verim ve kalite yüksek olmaktadır. Şu anda verimliliğin önündeki en önemli engellerden birisi topraklarımızdaki organik madde yetersizliğidir. Bu diğer tarla bitkilerinde olduğu gibi buğdayda da verimliliği kısıtlayarak, aşırı girdi kullanımına bağlı maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır. Bu sorunun; kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri ve diğer tüm ilgili kurum ve kuruluşların dahil olacağı Organik Madde Seferberliği ile çözüme kavuşturulabileceği değerlendirilmiştir” dedi.

Ekim alanlarındaki düşüş devam ediyor

Panelde buğday ekim alanlarındaki düşüşün devam ettiği hususunun bir kez daha gündeme getirildiğini ifade eden Taşpınar, "10-12 yıl önce 9 milyon hektar olan buğday ekim alanı 7.2 milyon hektara düşmüştür. Bu üretimin sürdürülebilirliği ve arz güvenliği açısından riskler oluşturmaktadır. Bu açıdan stratejik ürün olan buğdayda üretimi sürdürülebilir kılmak için; TMO’nun fiyat belirleme ve açıklama zamanları, ithalat zamanlaması ile ilgili yukarıda bahsi geçen uygulamalar üreticinin buğday ekimine devamı açısından hayati önem taşımaktadır. Buğdaya verilen ve yıllardır aynı kalan 5 kuruşluk desteğin 10 kuruşa çıkarılması çok olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş ve takdirle karşılanmıştır. Ancak hissedilir bir etki oluşturması için bu rakamın en az 20 kuruşa yükseltilmesi önerilmektedir. Ayrıca yağışa dayalı, kuru tarım koşullarında (nadas-iki yılda bir ürün alınması) üretim yapan Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Geçit Bölgelerinin bu alanlarında ürün desteği yanında alan desteği de verilmesi (fındık ve diğer bazı ürünlerde olduğu gibi), ya da verilen ürün desteğinin 2 katına çıkartılması dezavantajlı olan bu bölgelerde buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahiptir. Arazi toplulaştırması, sulama gibi tarımın makro konularında önemli yatırımlar yapılmış ve kayda değer gelişmeler kaydedilmiş olup ilgili ile takip edilmektedir. Arazi toplulaştırma; üretim verimliliğini artıran, maliyetleri düşüren ve ekonomik ölçekte üretim yapma imkanı sağlayan bir uygulama olduğundan, kararlılıkla devam ettirilmelidir. Sulama özelikle buğday gibi ağırlıklı olarak marjinal alanlarda tarımı yapılan ürünler için verim artışı yolunu açmaktadır. Uzunca bir zamandır kararlılıkla devam ettirilen gölet, baraj gibi sulama yatırımları yanında, sulama kooperatifleri ve sulama birlik alanlarının rehabilitasyonu projeleri aynı kararlılıkla devam ettirilmelidir. İç Anadolu ve Geçit Bölgeleri gibi su eksikliği olan alanlarda dış havzalardan su getirilmesine yönelik fizibil bulunanlar projelendirilmeli, yatırım programlarına alınmalı ve hızla uygulama safhasına geçilmelidir. Artan döviz kurlarına bağlı olarak üretim maliyetleri yükselişi dikkate alındığında, en büyük payı alan tarımsal motorinde ÖTV’nin kaldırılmasının gündeme alınması önerilmektedir” diye konuştu.

Tarım Desteklemelerinde 1 Ekim baz alınmalı

Buğdayda fazla çeşit sorununda özellikle ticaret borsaları, lisanslı depocular ve ticaret erbabı tarafından sıkça dile getirildiğine dikkat çeken Taşpınar, sınıflama ve depolamada karşılaşılan zorlukların çözümü karşısında başta TMO olmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığın ilgili kuruluşları, ticaret borsaları ve ilişkili kurum ve kuruluşlar aktif rol oynaması gerektiğini belirtti.
"Tarım desteklemelerinde 1 Ocak’ın baz alınması ve desteklerin tarımsal üretim süreçleri ile uyumsuz olarak geç ödenmesi, girdi temini ve kullanımındaki sorunları da beraberinde getirmektedir” hatırlatmasında da bulunan UHK Başkanı Özkan Taşpınar "Tarım destekleme takviminin 1 Ocak yerine, 1 Ekim olarak yeniden belirlenmesi, desteğin tarımsal üretim süreçleri ile uyumuna önemli katkı sağlayacaktır. Tarımsal desteklerin önceden verilmesi ya da en kısa sürede ödenmesi, faydalılık ve desteklerin üretime yansıması açısından önem arz etmektedir. Diğer taraftan uluslararası piyasalardan da kaynaklanan ekonomik sorunlar sebebi ile girdi fiyatlarının yükselmesi üreticinin finansmanı çok daha önemli hale getirmiştir. Üretici birlik ve kooperatiflerinin üye üreticilerine girdi temini uygulamaları daha etkin devam etmelidir. Ayrıca Ziraat Bankası’nın bu konuda üstlendiği rol; daha kolaylaştırıcı ve etkin olmalıdır” dedi.

Lisanslı Depoculuk ve Ürün İhtisas Borsası ile ilgili mevzuat çalışmalarının uygulamadan önce geldiğini, çalışmalara TMO ve TOBB’un öncülük ettiğini dile getiren Taşpınar, pazarlama sorununu çözen, üreticiyi koruyan, ticareti ulusal ve uluslararası ölçeğe taşıyan bu uygulamaların kararlılıkla sürdürülmesi ve üreticinin ürünü karşılığı finansman teminin güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.



Konya Namaz Vakitleri
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Diğer Haberler