SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
İstanbul’un Fethi mi? Gönüllerin Fethi mi?
29 Mayıs 2017, Pazartesi

İstanbul’un fethinin 564.yıl dönümü. Bu mübarek beldenin, düşman elinden kurtarılmasının üzerinden bu kadar zaman geçmiş! 

Görünürde İstanbul’un fethi olsa da, aslında; tüm insanlığın özgürlüğe, barışa, dostluğa, kardeşliğe, sevgiye kapı aralamaktır fetih. 

Elbette sevgililer sevgilisi Hz. Peygamber efendimizin müjdesine mazhar olmuş kutlu bir harekettir İstanbul fethi. 

İstanbul kapıları fetihle açılmadan, Fatih Sultan Mehmet, Haliç’ten gemileri yürütmeden önce, halkın gönül kapılarının açık olup olmadığını denetlemektir fetih.   

Fetih; açmaktır. Hayat boyu devam eder. Hicretle fethi aynı kategoride ele almak gerekir. Gönlümüzü, yaratlış planına ayarlamak, ilahi çizgiden ayrılmamak için çaba sarf etmektir. Hicretin olduğu yerde fetih  ardır. Aslında hayat; hicret ve fetihten ibarettir. Bu yüzden; "Allah yolunda cihat” emredilmiştir. 

Fetih; "La”dan, "illa” gerçeğine ulaşmaktır. Fetih, tüm peygamberleri ve gönül dostlarını iyi anlamak, onları sevmenin canlı örneğidir. Deruni aleme dalmayanlar, fethi işgal sanır. 

Fetih; bütün tagutlara karşı gece gündüz çalışmaktır. "şeytanın adımlarını takip etmeyin, o, sizin açık düşmanınızdır” gerçeğini yakalamaktır.  

Her birimizin deruni kapılarını açıp; 

"yaratılanı hoş görürüz, yaratandan ötürü” manevi anahtarını kullanarak gönül kalelerine girme mücadelesidir fetih. 

Ekmeğimizi, aşımızı, kederlerimizi, sevinçlerimizi paylaşmaktır. Fetihde; derin bir insan sevgisi vardır; Camilerin yanına; kilise, havra… yapabilmek, inançlara hoşgörüyle yaklaşmak, "senin dinin sana, benim denim bana” diyebilme gayretidir. 

Fetih; çok yönlü düşünceye kapı aralamaktır. Fetih; içimizdeki; "ötekileştirme, kindarlık, kibir, riyakarlık, ukalalık, -benden başka kimse olmasın, her yerde benim adım söylensin, hep ben öne çıkayım-, böbürlenme, makamı korumak için yalakalık yapma… ” hastalığıyla savaştır.    

Fethin; ırkı, rengi, cinsiyeti, coğrafyası, inancı… olmaz. Bu fetihler olunca işgaller, darbeler, insan hakkı ihlalleri, hukuksuzluk… sıfırlanır. 

Fethe bu açıdan bakılınca, bugün sadece İstanbul’un değil, bütün vatan sathının hatta tüm insanlığın yeniden fethedilmesi gerekmez mi? 

 

FETİH MARŞI

 

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;

Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;

Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

 

Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

 

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....

Senin de destanını okuyalım ezberden...

Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

 

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

 

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...

Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?

Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

 

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

 

Bu kitaplar; Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.

Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.

Haydi artık uyuyan destanını uyandır!

 

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın

Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!

 

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan

Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

 

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

 

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

 

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

 

Arif Nihat ASYA