Rabbimiz belli toprakları daha verimli ve zengin kıldığı gibi belli zamanları ve mekanları bereketli kılmış, kullarının daha çok kazanmaları için fırsatlar olarak sunmuştur. İşte bu bereketli zaman dilimlerinden biri ve en önemlisi Ramazan ayıdır ve ondaki Kadir gecesidir.

     Evet, bereketli bir ayın, verimli bir mevsimin gölgesi üzerimize düştü. Ey Müslüman, on bir aydır beklediğin misafir geldi, uyan gaflet uykusundan, bu ayın bereketinden istifade etmenin yoluna bak diyorum.

    Ramazan "yanma, yakılma, kavrulma” anlamlarına gelir. Ramazanda Mümin’in dudakları kavrulur, ciğerleri yanar, susuzluktan yandıkça günahları da yanar, açlık çektikçe nefsi acı çeker, terbiye olur, şükrü ve sabrı artar.

     Efendimiz (sav) buyur: "Ramazanda oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan üstündür”. "Ramazanda oruçlunun iki sevinci vardır. Birisi iftar açtığı zaman duyduğu sevinç. İkincisi, kıyamet günü sıratı geçince duyduğu sevinç”. "Ademoğlunun her ameli kendisi içindir (mükafatı birden on katına, hatta yedi yüz katına kadardır).  Oruç müstesna, o bana aittir, (benim rızam için tuttuğu için) onun mükafatını istediğim kadar ben vereceğim”.

    Evet, her ibadetin riyası olabilir, ama orucun riyası olmaz, riya için oruç tutulmaz. Oruç nefse ağır gelen bir ibadettir, onu ancak samimi, halis müminler tutabilir. Nitekim samimi olmayanlar Ramazan geldiğinde mazeretler üretirler, hasta olurlar, yolcu olurlar, yaptıkları ağır görevleri bahane ederler ve tutmak istemezler.

    Oruç kalkandır, insanı cehennem ateşine karşı korur. Oruçlular kıyamet günü cennete reyhan kapısından gireceklerdir.

    Oruç zor gibidir ancak Rabbimiz kolaylığını ve sabrını verir, tutanlar Ramazanın ne zaman geçtiğini anlamazlar bile. Rabbimiz kullarına kaldıramayacağı yükü vurmaz. Oruç, Allah rızası için üç öğünü iki öğüne düşürmektir, sağlığın bozulması için günlerce aç kalmak değildir. Dolayısıyla sağlığı elverişli olmayanlara, hasta ve zayıflara, çok ihtiyar yaşta olanlara, çocuğunu emzirmesi gereken emzikli kadınlara edası farz değildir. Hastalığı devamlı onlar her gününe bir fitre vererek borçtan kurtulurlar, hastalığı ve mazereti geçici olanlar diğer zamanlarda tutarlar. Şu bir

gerçek ki Ramazanda tutulan orucun mükafatını başka zamanlarda tutulan kaza oruçları karşılamaz.

  O halde Ramazan geldi, hoş geldi demeli, oruçlarımızı ama tutmalı, günahlardan uzak durmalı, tövbeye sarılmalı, namazları daha da artırmalı, bu ayda daha bir hayırsever-cömert olmalıdır. Ramazanınız mübarek olsun.