SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Kadir’i Bulabildik mi?
23 Haziran 2017, Cuma
"Sayılı gün" sözü çok hoşuma gider. gerçekten günlerimiz sayılı. doğduk, ölüme doğru adım atıyoruz. Bundan kaçış yok.

 

Her zaman dirilişe kapı aralanır.

Hayat diriliş, zaman diriliş!

zamansızlıkla insan paralanır.

 

Her birimiz, yaratana karşı borçlu doğuyoruz. O’na olan borcumuzu ödemek için çaba harcamak zorundayız. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren hiçbir zaman diliminde boşluk bulamamışızdır. Allah, biz insanlara şah damarımızdan daha yakındır; her yaptığımızı görür, bilir, hisseder. O’nun kudreti, gücü dışında bir şey yoktur. 

Kulaklarınızı tıkayın, hiç bir şey duymayacak şekilde. Acaba ne kadar durabileceksiniz? Tekrar açtığınızda neler hissettiğinizi bana söyler misiniz?

Ağzınızı, burnunuzu nefes alamayacak şekilde kapatınız. Bakalım ne kadar duracaksınız böyle? 

Gözünüzü, beş dakika kapatınız, dünyayı görmeyiniz...neler hissedeceksiniz?

 Cuma; Müminlerin bayramı. Bayramı, her güne döndürmek, her günümüzü bayram yapmak elimizde değil mi? 

Selam vermeyi, hal hatır sormayı, herkese Müminliğin verdiği güzelliği yansıtıyor muyuz?

Her hayırlı işe; besmele ile başladınız mı? Bunu alışkanlık haline getirdiniz mi?

Vermek, başkasına el uzatmak, gözyaşı silmek... sahi bunları denedik mi? Deniyor muyuz? 

Kimse; "ben aldattım" diyerek sevinmesin. Aldatan aldanır. 

Herkesin şeytanı kendi içinde. Hani denir ya; "cehennemde odun yok, herkes kendi odununu kendisi götürür" .

Zaman mı geçiyor? Ömür mü bitiyor? Yaşımız mı ilerliyor? Yoksa? Evet, yoksa? Adını etmesek de, ismini anmasak da, yavaş yavaş bizi kendisine çeken Ölüm mü yaklaşıyor?

Evimizden; Besmeleyle ve vedalaşarak çıkalım. Unutmayalım ki ölümün ne zaman geleceği belli değil. Vedalaşmak, helalleşmek her zaman için iyidir. Önümüze gelene selam verip hal hatır soralım. 

Yeryüzünde ilk yapılan iş; okumak ve öğrenmektir. 

İlahi! Hayat üniversitesinde sınıfta bırakma! Hayatta, insanların yüzüne bakamamaktan, utançla gezmekten, insanlara karşı ezik tavırlardan, mahcubiyetten, yalandan, iftiradan, aslı olmadık sözleri söylemekten, kulluktan uzaklaştıracak tüm davranışlardan sana sığınırım!

Neden maske takıyoruz? Niçin bütün işlemlerimizde riyayı baş tacı ediyoruz? 

Yunus ne güzel der:

"Ana rahminden çıktık pazara,

Bir kefen aldık, döndük mezara".

Samimiyet Öldü mü?

 

Sen nesin? Kimsin? Nerelisin?

Halin nedir? Aç mısın? Tok mu?

Selam veren yok, hiç empati yok mu?

Gel, baş başa verelim, konuşalım,

Dertlerimizi dökelim, paylaşalım…

Bak gözlerime, neler söylüyor;

"Bende çok mesaj var, dinle” diyor!

Çekinme, ben de bir Allah kuluyum,

Rengime bakma, kılığım seni korkutmasın,

Dilimi anlamazsın ama, duygularımız susmasın.

Aynı dili konuşanlar hep çatışır, 

Fakat aynı duyguları paylaşanlar anlaşır!

Hep kaybettik; kabukla uğraşmaktan,

Sahteye takıldık, sesimiz kısıldı konuşmaktan! 

Gördüğümüz insanlara, şirinlikler yaptık,

Olduğumuz gibi görünmedik, gösterişe taptık!

"Ne var, ne yok” diyene; "Allah’a duacıyım” dedik,

Hiç samimi olmadık, hep yalan söyledik!

Ağladık, inledik, üzüldük… duyan çıkmadı,

"Beni anlayın” sözüne uyan çıkmadı!

"Paran var mı?”, zengin misin?” "makamın ne?”…

Hep kabuk, hep madde, hep yaldız…!

Gönüller kırgın, kalpler küskün, ruh yalnız!

 

Samimiyet Nerde?

 

Dünyaya geldim geleli, 

Bu kadar insanı bildim bileli, 

Samimi olanı göremedim ki! 

Konuşunca ağzından ballar akıyor, 

Sanki bülbül gibi şakıyor, 

Ağzı bal ama içi yürek yakıyor! 

Bu insanları çözemedim ki!   

 

NOT: Bir süre yazılarıma ara vereceğim. Herkese şimdiden hayırlı bayramlar dilerim.