SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
YA TUTAR DA KAYBEDERSEK?
08 Ağustos 2017, Salı
Sokaktan geçerken takıldı gözüm. Görünen vücut kıllarından -ki bunlara saç ve sakal deniyor- yarım asırdan fazla süredir oksijen israfı yaptığı anlaşılıyordu. "Yaşıtların camide namaz kılıyor, çık bi safta sen tut. Ben senin yaşındayken..." diyecek oldum ama daha o yaşa gelmemiştim. O yaşa gelmesem de biliyordum ki bir beygirin koşması için yalnızca cihat meydanında dua edilirdi. 50 yaşından sonra altılı hiçbir ayak ne bu dünyayı kurtarabilirdi ne de ahireti. Üzerine yemin edilen ayetler inmeden yüzlerce yıl önce evcilleştirilen atlar, kumarı yasaklayan ayetlerin inişinden yüzlerce yıl sonra hipodromlaştırıldı. Ne kendilerinde bir asalet bırakıldı ne de sahiplerinde. Atlar artık soyluluğun değil soygunculuğun bir göstergesi oldu.

Hiçbir küheylan, kısrakları utandıracak kadar koşmadı ama nice anaların doğum çığlıklarının karşılığında pek çok genç para hırsından çatladı. Cebinde on lira ile kumarhaneye gitse içeri alınmayacak gençler, birer liralık kuponlar doldurup kumarbazlığa ilk adımlarını attılar. Bir lira için dilenmeye utanan insanlar, bir lirayla milyoner olma hayali kurarken hiç utanmıyorlar. Ekmeğini taştan çıkarmayan erkekleri, kumar baştan çıkarır. Ve bir genç ki bütün umutlarını ayak pazıları gelişmiş bir futbolcunun bacağından çıkan şutlara yatırır.

Bir kölenin bir anda hürriyetine kavuşması nasıl ki olumsuz sonuçlar doğuruyorsa, fakir birinin de bir anda zengin olması pek çok sorunu beraberinde getirir. Piyango milyonerlerinin hazin hikayeleri gibi mesela. Paranın haram olmasından dolayı değil, bir anda zenginliğin gelmesiyle oluşan zihin ve paranın doku uyuşmazlığındandır bu. Haram parayla zengin olan binlerce insan olmasına rağmen, kumarın olumsuz sonuçlar doğurmasının sebebi, kölelerin bir anda kendini efendi sanmasından kaynaklanıyor. Ya tutarsa kafasıyla ucuz yoldan zengin olma hayalleri hiç kimseye huzur vermiyor. Özgürlüğünü kazanma heyecanı, hayatını kaybetme hezeyanına dönüyor bu kumar masalarında.

Allah’a rüşvet seanslarına döndü Milli Piyangolar. Kaza ve kaderin Allah’ın yaratmasıyla olduğuna inanan mü’minler biliyorlar ki, milli piyangonun tutması da yine Allah’ın izni ile olacak. Allah’a yapılan ilk rüşvet teklifi: "Bana çıkarsa cami yaptıracağım”dır. Burda kul, tanrısına şu mesajı verir: "Sen piyangoyu bana çıkart, ben de senin dinin için cami yaptırayım.” Bilmiyorlar mı ki sidikle abdest alarak girilmez camilere? İkinci bir rüşvet teklifi de: "Fakirlere yardım edeceğim” diyerek yapılıyor. Sanıyorlar ki milyonlara kavuştuklarında zengin olacaklar. Çok paranın insanı zengin edeceği inancı, Avrupa yerlilerinden geçmiştir bizim kültüre. Biz nice zenginler biliriz ki cebinde beş kuruş parası yoktur. Dolayısıyla ikinci rüşvet teklifi de geçersizdir. Ve biz inanırız ki Allah rüşveti değil ama tevbeleri çokça kabul edendir.

Tabancayla uğraşanlara dendiği kadar, kumar oynayanlara söylenmedi: "Dikkat et şeytan doldurur” diye. Şeytanın kurşun doldurma vehmine kapılan insanlar, şeytanın apaçık doldurduğu kuponları göremiyor. Bu yüzden nice insan şeytanın dolduruşuna geliyor. Şiki Şiki Baba şarkısının verdiği vesveseyi ilham sanıp oynanan biletler yatınca, teselli ikramiyesi olsun kabilinden: "Kumarda kaybeden aşkta kazanır” deniyor. Halbuki bir kumarbaz, piyangoyu tuttursa bile kazanamaz. Parasız bir aşk belki olur ama, piyangolu bir aşk hiçbir zaman yaşanmaz.