SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
İnsanlık Hikayeleri
25 Eylül 2017, Pazartesi
Bazı olaylar, bazı davranış ve uygulamalar vardır ki, bunları; parayla, maddiyatla, zenginlikle, makam ve mansıpla çözemezsiniz. Bu, sözün bittiği yerdir. Burada; vicdan, iman, merhamet ve insanlık devreye girer. İnsanlığın; ülkesi, rengi, ırkı, cinsiyeti, vatanı olmaz. Bu değerler insanları birbirine yaklaştırır ve sevdirir.

Zonguldak’ta bir belediye otobüsüne binen madenciler, otobüsün boş olmasına ve şoförün ikaz etmesine rağmen yolculuğu ayakta tamamladılar. Gerekçeleri: Üzerlerinde, kömür tozlu iş elbiselerinin bulunması ve bu nedenle koltukları kirletmemek...

Bir köftecide asgari ücretle çalışarak geçimini sağlayan bayan, arkadaşının kızı ile gezintiye çıktığı sırada, otobüs durağında poşet içinde desteler halinde, yaklaşık 50 bin TL tutarında döviz buldu. Döviz dolu poşeti alarak Polis Merkezine teslim etti. Bununla da yetinmeyerek, paranın sahibine ulaşmak amacıyla fotoğraflar çekerek sosyal medya üzerinden çağrı yaptı.

Yaşadığı evde bir yatağın dışında hiçbir eşyası olmayan, buna rağmen bulduğu paranın tek kuruşuna dahi dokunmadan polise teslim eden bayan, şunları söyledi;

"Yüklü miktarda parayı gördüğümde çok heyecanlandım. Yüklü miktarda parayı çantamda taşımak tedirgin etti beni. Arkadaşımın kızı vardı yanımda. Düşüren kişi bulunsun diye hiç dokunmadan hemen emniyet amirliğine teslim ettim. Biz insanlık görevimizi yaptık. Herkesin böyle yapmasını isteriz. Bana gelen çoğu mesajlarda ’Biz bu parayı bulsak yerdik. İçerisinden bir miktar alırdık’ dediler. Ben bir kuruşuna dahi dokunmadım. Alnımın teriyle kazanıyorum."

Bir başka ilimizde, yurdumuzun diğer bir yerleşiminde yürekli, yiğit bir insan, kaldırımda bulduğu 400 TL’yi polise teslim etti. Evli ve 2 çocuk babası insan, bir banka önündeki kaldırımda yere düşmüş banknotlar gördü. Rüzgardan uçuşan paraları topladı, etrafına bakındı ve çevrede kimseyi göremeyince polise haber verdi. Olay yerine gelen görevli polis ekibi, tutanak karşılığı 400 TL’yi teslim aldı.

Paraları teslim ettikten sonra huzura kavuştuğunu belirtip, şu ifadeleri kullandı;

"Kim bilir hangi gariban düşürdü. Paraları görünce ’sahibini bulur veririm’ diye aldım ama kimse oralı olmayınca polise teslim etmeyi uygun buldum. İnşallah sahibinin haberi olur da teslim alır. Engelliyim, daha önce engelli maaşı alıyordum, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından maaşım kesildi. Eşim, 2 çocuğum ve annemle birlikte köyde yaşıyorum, tek geçim kaynağımız; aylık 960 TL olan yaşlı bakım ücreti. Ne kadar da paraya muhtaç biri olsam başkasına ait bir paranın kuruşunda gözüm olmaz.”

Kendisi 2 kez mide kanaması geçirdiği için yemek ve ekmek yiyemiyor. Midesi inceldiği için sadece özel bir sıvı mama yiyebiliyor. 38 kiloya düşmüş durumda. Eşinden boşanmış 2 çocuğu ile baş başa kalmış. Oğlu böbrek hastası. Bir oğlu ise kalp ameliyatı olmuş. İş-kur’dan geçici olarak çalışıyor. Haziran’da süresi bitiyor. 4 aylık ev kirası biriktiği için ev sahibi evi boşatması için mahkemeye vermiş. Mahkeme de boşatması için 15 gün süre vermiş.

"Bu halimle nereye gideyim? Şu an nasıl ev bulabilirim. 2 ay sonra İş Kur’dan aldığım maaş da kesilecek. Ben ne yapacağım? Şimdi evi boşaltıp nereye gideyim? Evi Boşaltma mahkeme emri geldikten sonra Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndan 700 TL verildi. Ev sahibine bin 800 TL kira borcum birikti. Ev sahibi bana mahkeme kanalıyla çık diyor. Ben de diyorum ki, okullar kapanana kadar bana izin verin. O zaman evler boşalır, Allah büyüktür bir yer bulurum elbet. Ama bu zamanda bu halimle ne yapabilirim? Bana yardım edecek hayırsever insanlara, yüreğinde merhamet duygusu olan insanlara sesleniyorum. 2 çocuğum var. Biri böbreklerinden rahatsız, biri çok ağır bir kalp ameliyatı oldu. Bugüne kadar; devletimizin imkanlarıyla yaşadık.”

 

 

Samimiyet Öldü mü?

 

Sen nesin? Kimsin? Nerelisin? 
Halin nedir? Aç mısın? Tok mu? 
Selam veren yok, hiç empati yok mu? 
Gel, baş başa verelim, konuşalım,
Dertlerimizi dökelim, paylaşalım…
Bak gözlerime, neler söylüyor; 
"Bende çok mesaj var, dinle” diyor! 
Çekinme, ben de bir Allah kuluyum,
Rengime bakma, kılığım seni korkutmasın,
Dilimi anlamazsın ama, duygularımız susmasın.
Aynı dili konuşanlar hep çatışır, 
Fakat aynı duyguları paylaşanlar anlaşır! 
Hep kaybettik; kabukla uğraşmaktan,
Sahteye takıldık, sesimiz kısıldı konuşmaktan! 
Gördüğümüz insanlara, şirinlikler yaptık,
Olduğumuz gibi görünmedik, gösterişe taptık! 
"Ne var, ne yok” diyene; "Allah’a duacıyım” dedik,
Hiç samimi olmadık, hep yalan söyledik! 
Ağladık, inledik, üzüldük… duyan çıkmadı,
"Beni anlayın” sözüne uyan çıkmadı! 
"Paran var mı? ”, zengin misin? ” "makamın ne? ”…
Hep kabuk, hep madde, hep yaldız…! 
Gönüller kırgın, kalpler küskün, ruh yalnız!

Kazım Öztürk