SON DAKİKA
Alaettin EKİZER
Tek Seçenek Askeri Harekat
25 Eylül 2017, Pazartesi
Bütün dünya karşı çıkmasına rağmen Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Kuzey Irak’ta bağımsızlık konusunda referandum düzenleme kararından şu ana kadar vazgeçmedi.

Gelinen noktada, Milli Güvenlik Kurulu toplandı. TBMM’nin Irak ve Suriye’ye askeri harekat tezkeresini bir yıl uzattı ve bu konuda Hükümete yetki verdi.

Türkiye ise referandum yapılmasının vahim bir hata olacağının altını çizmekle kalmadı. Sınıra askeri birlikler yığdı. Savaş tatbikatına başladı.

Geçen hafta, Türkiye, Irak ve İngiltere arasında Türkiye-Irak sınırının 05 Haziran 1926 tarihli Ankara Antlaşması’nın 1.Maddesi ile çizildiğini, Milletler Cemiyeti’nin 29 Ekim 1924 tarihli kararı ile kesinleştiğini Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlet kurulursa her iki anlaşmanın da ortadan kalkacağını, "statüko ante”ye yani "antlaşma öncesine” dönüleceğini, hukuken Kuzey Irak, Musul ve Kerkük’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olacağını yazmıştım.

Bu hukuki durum Türkiye’nin elini güçlendirmektedir.

Ancak, bölgede adım adım ve sinsice yapılan uygulamalar ve oluşan fiili durum Türkiye’yi zor durumda bırakmıştır.

Durumun bu hale gelmesinde birinci körfez savaşından bu yana iş başına gelen tüm iktidarların bu arada mevcut iktidarın yanlışları olmuştur.

Türkiye’nin güney doğu sınırında Bağımsız bir Irak Kürt Devleti, güney sınırı boyunca da PKK/PYD devleti kurdurularak etrafımızın çevrilmek istendiği tartışılmaz hale gelmiştir.

Elbette savaş İstenecek en son şeydir. Ama mecbur kalınca da en etkili ve gerekli yoldur.

Türkiye sınıra askeri birlikler yığarak, savaş tatbikatı yaparak "referandum yapılır, Bağımsız bir Irak Kürt Devleti kurulursa anlaşmaların verdiği haklara dayanarak Kuzey Irak’a ve PKK/PYD devletinin kurulmasını ve oluşturduğu güvenlik tehdidini önlemek için ve Suriye’ye girerim” demiştir.

Türkiye bu noktadan sonra dediğini yapmazsa, tükürdüğünü yalamış olur. İnandırıcılığını yitirir. Bundan sonra atacağı adımlar ciddiye alınmaz. Bölgesel aktör olma iddiası da havada kalır.

Bölgedeki ABD, Rus ve İran faktörü ve diğer dengeler hesaba katılırsa böyle bir harekatın çok riskli olacağı muhakkaktır.

Seyrederek güvenlik tehdidini önlemek, milli çıkarlarımızı sağlamak, mümkün değildir.

Türkiye’nin boğazına bıçak dayanmıştır.

Kuzey Irak’a ve Suriye’ye girmekten başka çaresi kalmamıştır.

Türkiye bu oyunu bozmazsa, gelecekte daha büyük risklerle karşı karşıya kalacaktır.

Biz harekete geçtiğimizde, oyun kurucular beklemedikleri bu hamle karşısında inanın geri adım atacaklar, bizimle müzakere etme gereği duyacaklardır.

Bu durumda şartları koyma iradesi bize geçecektir.

Harekette bereket vardır…

Allah yar ve yardımcımız olsun...