SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
İmam Hatip Okullarına Niçin İlgi Az?
25 Eylül 2017, Pazartesi
Yetmişli ve seksenli yıllarda imam hatip okulları altın yıllarını, en görkemli dönemini yaşadı. Bizler ellili yaşlarda insanlar olarak yetmişli ve seksenli yıllarda bu okullarda okuduk. Çok şükür bugün imam-hatipli olmanın ezikliğini değil şerefini taşıyoruz. Mümkün mertebe çocuklarımızı aynı okullarda okutmayı tercih ettik, ediyoruz. Rahmetli Erbakan Hocamız da, Sayın Tayyip Erdoğan da çocuklarını imam-hatiplerde okuttular, inandıklarını, söylediklerini uyguladılar, yaşadılar. Yetmişli ve seksenli yıllarda toplumun en zeki öğrencileri imam hatip okullarına tercihen gidiyorlardı. Öğrenciler olsun, aileleri olsun bundan bir kompleks ve eziklik duymuyorlardı. "Çocuğum hem dinini öğrensin, üzerimde vebali kalmasın, hem de bir meslek sahibi olsun, gerekirse peygamber mesleği olan imamlık yapsın diyorlardı. Daha o yıllarda talepten dolayı bu okulların sayısı 600’ü geçmişti. İşte o yılların imam-hatiplerinde okuyanlar, o yılların İHL mezunları bugün devleti yönetiyorlar. Bugün Ak Partili bakanların ve milletvekillerinin çoğu o yılların imam-hatiplileridir. Bu ülkeyi on beş yıldır imam- hatipli bir lider yönetiyor. O imam hatipli lider ki, bu ülkeye çağ atlattı, bu ülkeye altın yıllarını yaşattı, on beş yıl boyunca bu ülke refah gördü, para gördü, istikrar gördü, teknolojinin tüm nimetlerini gördü.

  Ne zaman ki imam-hatiplilerin destekledikleri Refah Partisi yüzde 22 oy aldı, en büyük parti oldu, Erbakan Hocayı başbakanlığında iktidar gördüler, hükümet oldular, işte o zaman düğmeye basıldı. 28 Şubat uygulamaları ve mezalimi başladı. Başörtülüler okul kapılarından çevrildi, memuriyetten atıldı, puanlar kesildi, imam-hatipliler vebalı gibi görüldü ve imam hatipli olmak suç oldu, üvey evlat muamelesi gördü, işte günden bu tarafa insanların zihinlerinde oluşan bu algı, bu korku bir türlü izale olmadı. Sayın Tayyip Erdoğan’ın iyi yönetimine rağmen, bu okulun mezunlarına her türlü kapıların açılmasına rağmen o korku izale olmadı. O eziklik, o dışlanmışlık algısını değiştiremedik, bugün açılan bunca imam-hatip okuluna ilgi uyandıramadık.

    Evet, son on beş yıldır ağırlıkta bu ülkeyi imam-hatipliler yönetiyor, iyi de yönetiyor. Ak Partinin çekirdek kadrosunu imam- hatipliler teşkil ediyor, Ak Partinin politikalarını onlar belirliyor. Yanlış anlaşılmasın, Ak Partide kapılar sadece imam-hatiplilere açık demiyorum, Ak Parti politikasını benimseyen herkes başköşede oturabilir. Açığı da, kapalısı da, liberali de, muhafazakarı da bu partide yabancılık hissetmez. Ak Partinin Milli Görüşten mülhem bir politikası var ama Ak Parti bir kitle partisidir. Bu milletin milli ve manevi değerlerine bağlıdır, muhafazakardır, aynı zamanda değişime açıktır. Yöneticileri dindardır ama her fikre ve inanca saygılıdır. 

   İmam hatiplerin yönettiği, Cumhurbaşkanının imam hatipli olduğu bir ülkede görüyoruz ki imam hatip okulları istenmeyen, tercih edilmeyen, şehirlerde kenara köşeye atılan, en son tercih edilen okul durumundadır. Bu millete ne oldu da çocuğunu imam hatip okullarına göndermiyor, öğrenciler birinci- ikinci tercihine yazmıyor! Ne oldu da öğretmenler, okul müdürleri bu okullara öğrencileri, velileri yönlendirmiyor, teşvik etmiyor! Ne oldu da bu milletin kendi imkanlarıyla yaptıkları ve devlete bağışladıkları okullar üvey muamelesi görüyor, dolmuyor! Ne oldu da Ak Parti Hükümetlerinin atadığı mülki amirler bu okulları şehrin ücra mahallelerine layık görüyor! 

    Gönlümüzden geçen; imam hatip okulları eski görkemli günlerine kavuşsun.  Bu okullar en merkezi yerlerde açılmalı, en idealist öğretmenler bu okullarda olmalı, vakıflar ve dernekler tarafından bu okulların mezunlarına gelecek ve iş garantisi verilmeli, öğrencileri ürküten Kuran ezberleme derslerinde öğretmenler daha toleranslı olmalı, öğrenciler severek bu okulları tercih etmelidir. Gerekirse okulların isimleri tartışılmalı, milli kültür ortaokulları ve milli kültür liseleri olmalı, isim değişikliğine gidilmeli. Çünkü "bu okullardan çıkan sadece imam olur” algısı bu milletin zihninde yer etmiş durumda. "Başka bir hükümet gelir, bu okullardan mezun olanları yine hor görür, yine dışlar” korkusu devam ediyor.

     İMAM HATİP DÜŞMANLIĞI BİTMEDİ, BİTMEYECEK

     Hürriyet yazarlarından Ertuğrul Özkök, geçen bir yazsında yine zırvalamış, yine zehrini kusmuş, dindarlara "kindar” diyerek kendi kindarlığını ortaya koymuş.  İmam hatip öğrencilerini "dindar ve kindar nesil” diye yaftalayan Özkök, "bu okullarda dindar insan yetiştirelim derken kindar insanlar yetiştirdiler, Türk halkı da benim çocuğum dindar ve kindar olmasın dedi ve bu okulları tercih etmedi, okul binaları boş kaldı, bu okulda okuyanlara burs vereceğiz diye tabelalar astılar yine gelen olmadı, boş kalan okullara şimdi de Suriyeli çocukları almak istiyorlar, zaten dindarlardan kaçıp bize sığınan Suriyelileri de kindar yapmak istiyorlar” diye kin dolu bir yazı kaleme almış.  Yazıklar olsun diyorum. Bu millete bu kadar yabancı olunamaz. Bu kadar da Tayyip düşmanlığı olamaz. Biliyorum, bu yazıyı yazdıran içindeki korku. İmam hatiplilerin iktidarı uzadıkça uzuyor, bu millet bunları sevdi, bunları iktidardan indireceğe de benzemiyor. İmam- hatipliler olduğu müddetçe sol bir daha iktidar yüzü göremeyecek. Bari okullarını kötüleyelim, kindar olduklarını söyleyelim, belki gözden- gönülden düşürürüz” diye ümit ediyor Ertuğrul Özkök gibiler.

    Bir de özeleştiri yapalım: Bu adamın bu yazıyı yazmasında bizim de rolümüz var mı? Bu algı nasıl oluştu, bir de kendimize soralım.

   1951 yılında bu okullar açılırken dindar bir nesil yetişsin diye amaçlanmadı, cenaze yıkayacak imam- hatipler yetişsin diye açıldı. Rabbim bu milleti sevdi, sadece imam hatip yetişmedi, bu okullar dindar nesillerin yetişmesine önayak oldu. "Dindarlar kindar olur” demek en büyük iftiradır, aksine Allah’ını, peygamberini, dinini, tarihini bilen, peygamberini örnek alan bir insan kin ve intikam duyguları taşıyamaz. Yunusun dediği gibi, "yaratılanı severiz yaratandan ötürü” der dindar insan.  Müslüman, tüm insanların iyiliği ve hidayeti için çalışır, kendi inandığı dini sevdirmek için elinden geleni yapar. Cenabı hak, ayetlerinde, "iyiliği emret, kötülükten nehyet, cahillerden yüz çevir, affedici ol, katı yürekli olma, insanları etrafından uzaklaştırma, yumuşak davran, Allah merhametlidir, merhamet edenleri sever, istişare et, inanmayanları da zorlama, sizin dininiz size benim dinim bana de” buyurur. İşte imam hatip okullarında okunan, okutulan bu ayetler. Bu ayetleri okuyan, böyle bir dine inanan, bu dinin temsilini ve tebliğini yapan bir nesil için nasıl kindar diyebiliriz?

    Evet, meyveli ağaç taşlanır, bizi taşlayanı biz taşlamayacağız. Birileri bu okuldan uzaklaştırmak için iftira atacak, kinlerini kusacak. Bizler de merhametimizle, hoşgörümüzle, şefkatimizle, insan sevgimizle, affımızla örnek olacağız, sövene sövmeyeceğiz. Elbette bizler de haksızlık karşısında susan dilsiz şeytanlar olmayacağız, en azından bizler de sövmeden yazılar yazacağız. Ama kindarlık yaparak onları haklı çıkarmayacağız.  

   Gelelim konunun özüne. Bu okullar niçin çokça tercih edilmiyor? Bu okullar niçin dolup taşmıyor? İş desek, üniversite desek engel yok, son yıllarda hiçbir kısıtlama kalmadı, imam da olabiliyorlar, polis de olabiliyorlar, her göreve tercihen alınabiliyorlar. Üniversite sınavlarındaki puan kesmeler de kalktı, istediği okula puanı kesilmeden yerleşebiliyorlar. Üstelik bu okullar tam bir meslek lisesi değil, genel liselerin tüm dersleri bu okullarda okutuluyor, ilave olarak haftada ikişer saat Kur’an, Arapça, Tefsir, Fıkıh ve Siyer dersleri var. Ağır geliyorsa, din görevlisi olmayacak öğrencilerin müfredatı hafifletilebilir, meslek derslerinin bir kısmından bu öğrenciler muaf tutulabilir. Tıbbı, hukuku, iktisadı, mühendislikleri tercih edecek öğrencilerin Arapça ve Tefsir dersleri almasına gerek yok.

   Evet, "bu okullar niçin tercih edilmiyor” diye sorulup anketler yapılmalı, çekinceler giderilmeli, gerekirse isim değişikliğine gidilmelidir. Gönül ister ki, Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lidere özensinler öğrencilerimiz ve velilerimiz tercihen bu okullara yönelsinler. Ama göremedik. Her iki okuldan biri imam- hatip olsun diye beklerken, mevcut okulları doldurmakta güçlük çekiyoruz. Lüften ilahiyatçı öğretmenlerimiz ve bu okulların idarecileri de kendilerini sorgulasınlar. Bu okulları niçin sevdiremedik, öğrencilerimiz niçin ayrılıyor ve başka okullara nakil yaptırıyor? Ak Parti hükümetleri döneminde, Cumhurbaşkanının imam hatipli olduğu bir zamanda bu okullar talep görmeyecek de ne zaman talep görecek? Yeniden düşünmeliyiz.