SON DAKİKA
Alaettin EKİZER
İDLİB HAREKATI NEDEN GEREKLİ?
09 Ekim 2017, Pazartesi
Türkiye Fırat Kalkanı ile Cerablus ve El-Bab operasyonlarını yaptı.

O günden bu yana Türkiye yeni operasyon sinyalleri vermesine rağmen harekete geçmedi.

Belli ki; Türkiye bölgesel ve küresel güçleri ve dengeleri hesap ediyor, "Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” istemedi.

Rusya ve ABD’yi hesaba katmadan atılacak her adım, Türkiye’nin yalnızlaşması ve başarısız olması demekti.

Türkiye’nin dün başlattığı İdlib harekâtı, Suriye’de ABD ve İsrail çıkarlarına karşı duran Türkiye Rusya ve İran ittifakı ile yapılmaktadır.

Bölgede dengeleri kökten değiştirecek bu hamleyi Fransa ve Çin de destekliyor.

Çünkü bu ülkeler ABD’nin bölgeyi Balkanlar gibi parçalayarak istedikleri gibi sömürmelerini, çıkarlarına aykırı görüyorlar.

Doğal olarak da ABD ve İsrail’in bölgeyi istedikleri gibi sömürmek için kullandıkları taşeron terör örgütlerini sahadan temelli silmek istiyorlar.

İdlib harekatı, ABD’nin Türkiye’yi "terör koridoru ile kuşatma”, Irak ve Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaşacak Türkiye’ye "alternatif bir enerji koridoru oluşturma”, "İslam dünyasıyla karasal bağlantısını kesme” projesini çökertme amaçlarını taşıması bakımından da hayatidir.

ABD’nin bu projesi, Rusya’nın enerji politikasına karşı da bir tehdit oluşturduğu için Moskova ve Ankara’yı birbirine yaklaştıran faktörlerin başında geliyor.

Suriye’nin iç bölgelerinden kaçanlar ve yerli halk olmak üzere 4 milyon insan İdlib’e sıkışmıştır.

İdlib harekatı, Esad rejiminin buraya yapacağı muhtemel bir saldırı ile oluşacak yeni göç dalgasını önleyecek olması bakımından da hayati öneme sahiptir.

Türkiye’nin hazırlıklarından, bu harekatın İdlib ile sınırlı kalmayacağı Azez-Marea hattıyla YPG’nin Kobani ve Menbiç’ten Afrin’e ulaşmasının yolunu kesmek için Afrin ve Tel Rifat’a yöneleceği anlaşılmaktadır.

Türkiye, çok istemese de ABD’nin açık düşmanlığı karşısında Rusya ve İran ile ittifak yapmaya mecbur kalmıştır.

Asıl soru; İdlib ve devamı harekatlarda ittifak ettiğimiz Rusya ve İran’ın bizi yarı yolda bırakıp bırakmayacağıdır.

Dünya devletleri arasındaki çıkarlar çok değişkendir. Denklemler çok hassastır.

Türkiye; İslam ülkeleri ile ittifak kurmanın yanında, gönül coğrafyasındaki yerel halkı, aşiretleri örgütlemeli, eğitmeli ve onların bu gücünü sahada da masada da kullanmalıdır.

Türkiye’nin bir B planı, hatta Z’ye kadar uzanan planları olmalıdır.

Değilse yeni müttefiklerimiz gibi görünen Rusya, İran ve diğerleri bizi satmakta bir an bile düşünmezler.

Allah yar ve yardımcımız olsun…