SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Bir Yaprak Daha Düştü!
13 Ekim 2017, Cuma
Şair Cahit Sıtkı Tarancı şöyle der:

"Neylersin ölüm herkesin başında,

Uyudun uyanamadın olacak,

Kim bilir nerde, nasıl kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında”

 Konya kültür hayatının önemli isimlerinden birisi olan ve yaşamı boyunca pek çok eseri kaleme alan Yazar-Şair Feyzi Halıcı son yolculuğuna uğurlandı.

Evet, 1924 yılında başlayan; edebiyat ve kültür dünyamızın tanıdığı kıymetli bir büyüğümüzü kaybettik. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

Feyzi Halıcı 1924 yılında Konya’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun oldu. Bir süre ticaretle uğraştıktan sonra Çağrı dergisini çıkardı. Bunun yanında 1968 senesinde Konya senatörü seçildi. Ayrıca Fezai mahlasıyla Yedigün ve Çınaraltı dergilerinde de saz şiirleri yazdı. Uluslararası sempozyumlara katılan Halıcı, hayatı boyunca birçok eser kaleme almıştır.


Eserleri:
Bir Aşkın Şiirleri (1947) 
Masmavi (1952) 
İstanbul Caddesi (1957) 
Günaydın (1960) 
Dinle Neyden (1960) 
Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan (düzyazı şiirler, 1966) 
Selçukyada Aşk (1967) 

 

 

Merhum üstadın iki şiiriyle sizi baş başa bırakıyorum;

 

Dua

Yükselir semaya doğru ellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde
Hakka kanat açar hep emellerim
Mavi gecelerin seher vaktinde

Kaybolur kederim kaybolur ahım
Gözümden yaş olur akar günahım
Bana daha yakın olur Allah’ım
Mavi gecelerin seher vaktinde

Bakışlarım yanar yanar tutuşur
Parlarken semada bir ilahi nur
Gönlüm dile gelir, gönlüm konuşur
Mavi gecelerin seher vaktinde

Bir ince duyarlık, içten mutluluk
Gönüller niyazda, ne ses ne soluk
Başlar Hak katına kutsal yolculuk
Mavi gecelerin seher vaktinde

Bir uhrevi his var mı ki dünyada
Bulunsun tadı bir ulvi duada
Ne güzel Allah’ı getirmek, yâda
Mavi gecelerin seher vaktinde...

 

Nereye?

Ey aşk, mağrur yılların arkasından
Gidiyorsun durul durul nereye? 
İşte, en güzelin alın yazısı
Ey gerçeği arayan kul, nereye?

Bin tekbirle doğar, gün pencereden
Bir sonsuz duada bu can, bu beden.
Gelir uğrak uğrak bu yol nereden
Gider burcu burcu bu yol, nereye?

Bilinmez özlemin ay-aydın demi,
Vuslat bu bembeyaz dönüşlerde mi? 
Kaldı arzun yemyeşil düşlerde mi? 
Ey, sonsuzu çağrışan dil, nereye?

Boşanır bir yağmur gibi oluktan,
Bu kesilen şey nicedir, soluktan.
Bir sevimli, bir yüce yolculuktan
Yeni döndün, söyle gönül nereye?

En uzağa yakın olmak duygusu,
Dökülür kalbe, kubbeler dolusu.
Çağıl çağıl ey canda tutuşan su
Ey teselli ey tahammül, nereye?