SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
ABD Ne Yapmak İstiyor?
13 Ekim 2017, Cuma
195O’li yıllardan beri müttefik bildiğimiz, NATO’da birlikte olduğumuz, savunma ittifakı kurduğumuz, yıllarca silahımızı, uçağımızı aldığımız, Marşall yardımlarından faydalandığımız, Rusya ve Boğazlar korkusuyla yanına konuşlandığımız, okullarında binlerce öğrencimizin okuduğu, her yıl binlerce turistimizin gidip geldiği, son yıllarda başkanlık rejimini de örnek aldığımız ABD, ne oldu da bize vize şantajını yaptı, Türkiye’ye vize yasağı koymakla ne yapmak istiyor?

    Evet, ABD bizi yıllarca uysal koyun gördü, güttü, buyurdu, ne dediyse yaptırdı, sözünün üzerine laf ettirmedi. Nihayet ekonomisini toparlayan, yüzde yetmiş oranında silahını yapıp ülkesini bağımlılıktan kurtaran, "dünya beşten büyük” diyerek BM’deki haksız yapıyı açıkça dile getiren, boyun eğmeyen, emir dinlemeyen, rica edilmesini isteyen, "kabile devleti değiliz” diyen, el açmayan, "ticaret ortaklığına varım” diyen, kompleksi olmayan, aşağılanmayı sineye çekmeyen, Osmanlı’nın devamı bir büyük bir devletin başkanı olduğunun bilincinde olan, mazlum ve mağdurlara kucak açan, dışta ve içte Osmanlı’nın mirasına sahip çıkan, IMF’ye borcunu ödeyip bir daha kapısını çalmayan, yüz yıl önce terk etmek zorunda bırakıldığımız Ortadoğu ve Kuzey Afrika topraklarına tekrar selam gönderen bir Tayyip Erdoğan çıkınca, o buyurgan ABD’nin feleği şaştı, bu adamın yolunu nasıl kesebiliriz diye planlar yapmaya başladı. Önce Gezi olaylarını tertip etti olmadı, 17-25 Aralık yargı darbesi yaptırmak istedi olmadı. MİT krizi çıkardı olmadı. 15 Temmuz askeri darbeye teşebbüs etti yine olmadı. Tayyip Erdoğan hepsinde ayakta kaldı, dik durdu, milletinin yanında yer aldı, milleti de ona sahip çıktı.

   Biliyoruz ki, bugüne kadar Türkiye’ye atılan her kazıkta ABD’nin parmağı var, her darbe ve darbe teşebbüsünde Amerika’nın  eli var, haberi var. Oradan sinyal gelmeden bu ülkede hiçbir sivil hükümet devrilmedi, darbe teşebbüsü olmadı.

     Yine biliyoruz ki, ABD’yi Yahudi lobileri ve düşünce kuruluşları yönetir. Başkanları da onlar yönlendirir, Başkanların ABD’nin dış politikasını değiştirme yetkisi yoktur. ABD derin devleti günü birlik düşünmez, yüzyılın planını yapar, dünyada yapılan her askeri darbenin ya yanındadır ya arkasındadır. Saddam’ın olmayan nükleer silahlarını bahane ederek Irak’ı harabeye çeviren ABD’dir. Daha dün Mısır’da yaşanan darbeyi de yaptıran ABD’dir. Arap baharını ateşleyen, Libya’yı bölüp parçalayan, Suriye’yi bu ateşin içine atan da ABD’dir.

  Bugüne geldiğimizde ABD başka planların peşine düştü. Tayyip’i, O’nun şahsında Türkiye’yi içeriden düşüremeyince, güneyden ve doğudan terör koridoruyla çevirme planını devreye soktu. Güneyde terörü besleyen uydu bir devletçik kurmak için bulduğu terörist yapıları sahaya sürdü. Türkiye’yi ileride bölebilecek, İsrail’den sonra Ortadoğu’daki çıkarlarının bekçisi olacak bu yeni bir Kürt devleti için üç bin tır silah gönderdi. Sonra kurulacak Kürt devletinin yaşayacağı coğrafyayı tespit etti, Erbil’den Lazkiye’ye uzanan ve Türkiye’yi Ortadoğu’dan, İslam coğrafyasından, enerji kaynaklından koparan bir koridoru yeni devlet için en uygun saha olarak PKK-PYD-YPG üçlü terör çetesinin kulağına fısıldadı. Bugüne kadar Türkiye böyle bir niyetin farkında olarak hep uyardı, yanlış yapmayın dedi, bugün ise ABD’nin bileğinden tuttu. "Bu kadar tokat yetti artık” dedi. "Bu sefer vuramazsın, gerekirse bileğini büker, parmağını kırarım” dedi. Evet, Türkiye şamar oğlanı olmadığını tüm dünyaya ilan etti.

   Evet, Türkiye, "askıya alınan vize, vız gelir bize” dedi. "O vize silahı bizde de var” dedi. Bizim ABD halkıyla hiçbir derdimiz yok. Bizimle uğraşan bir avuç Ermeni ve Yahudi lobisi, onların etkisinde bir avuç bürokrat. Hatta ABD Başkanının bile burada çok rolü yok. ABD derin devleti Türkiye karşısında gururunun incindiğini,  yerle bir olduğunu görüyor. Türkiye’nin yakın bir zamanda Rusya ile iş tutacağını, NATO’dan ayrılacağını, yeni ittifaklar kuracağını düşünüyor. Türkiye’yi bu yoldan döndürmenin, terbiye etmenin yolunu- yöntemini arıyor ve askıya aldığı vize ile ilk dişini gösteriyor.

    Evet, ABD ta yüz yıl önce tasarladığı planlarının peşinde koşarken, attığı taşların hedefe varmadığını görüyor.  Çünkü bu planların içinde Tayip Erdoğan gibi bir yiğidin çıkacağını hesap etmemişti. Planlarında revizyon yapıp önce Tayyip Erdoğan’ı bertaraf etmeye yöneldi. Değişen planın temel aktörü de Fetö terör örgütüydü. Bulunmaz Hint kumaşı gibi sarıldığı Fetö terör örgütünün elebaşını başköşesine yerleştirdi, onun çetelerini de sahaya sürdü. İçeride yenildi, bakalım dışarıda ne olacak? Biliyoruz ki ABD yanlış ata bindi, o atın çitmesini yakında kendisi yiyecek. Dünyaya nizam veren bir devlet terör çetelerine bel bağladı. Ne hazin!

   Allah’ın izniyle ABD bu savaşı kazanamayacak, ilk raundu kaybetti. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın arkasında Türk milleti var, mazlumların duası var. Dua atomdan daha güçlüdür. ABD atomuna, Tayyip Erdoğan ise önce Allah’a, sonra Türk milletinin ferasetine, asaletine ve cesaretine güveniyor. Allah yardımcımız olsun.