SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
YATAY ZEKA
27 Aralık 2017, Çarşamba
Yapay zeka kavramı henüz ülkemizde bilinmiyorken, Knight Rider, namı diğer Kara Şimşek dizisi heyecanla izleniyordu. Konuşan, düşünen ve fikir yürüten bir araba. Teknolojinin gelişmesiyle dünyanın daha hızlı dönmeye başladığı günlerde, yerli sinemamız duruma kayıtsız kalmaz ve Kemal Sunal’ın Japon İşi filmiyle giriş yapar. Filmde bir robotun aşkı ve kıskançlığı sonunda intihar etmesi anlatılır. Tam da Türk Milletinin kodlarına uygundur; duygusal ve hisleri ağır basan bir robot. Son birkaç yüzyıla gelinceye kadar akıl ve duyguyu aynı bedende eritebilmiş bir millet, maalesef son zamanlarda duygu patlaması yaşamakta. Batıyı küçümserken bile aklımızı değil duygularımızı kullanıyoruz. "Batıda Bilim” konuları açıldığında hemen tarihe sarılıp, Müslüman alimlerin batılı bilim adamlarından yüzlerce yıl önce yaptığı keşifleri hatırlatıyor, Battani, Farabi, İbn-i Sina, İbn-i Heysem, Cabir Bin Hayyam gibi isimlerden istimdat diliyoruz. Bu isimleri zikretmekte ki amacımız Batının her şeyi bizden çaldığını düşünüp kendimizi rahatlatma çabasından başka bir şey değil. Son asırlar göz önüne alındığında elektronik, inşaat, tıp, enerji, uzay üsleri ve sair alanlarda bizden çaldılar dediğimiz ne var peki? Hiçbir cevap bulamadığımız için kendimizi rahatlatmanın başka bir yolunu bulduk: "teknoloji” ve "yapay zeka” gibi kavramları dalgaya almak… "Yapay Zeka” bizim için yapay bir gündem. Arada bir gündeme gelir ve dünyanın robotlarca ele geçirileceği üzerine konuşulur ve konu en son robotlar üzerinden yapılan esprilerle kapatılır. Robotların insanları yok ettiği bir dünya düşünsek nasıl bir tablo çıkar ortaya? Bir insan kadar katledebilirler mi dünyayı? Güzelim ormanlarda yangın çıkarıp daha sonra işletme ruhsatı almak için çalışan Türk zekasını yakalayabilirler mi yapay zekalarıyla? Borç para aldıkları adamları geçiştirebilirler mi? Üreme sezonunda olan hayvanları yakalarlar mı mesela? Kürkü için hayvanları katlederler mi? Kendilerini şarj etmek için kaçak elektrik kullanırlar mı ya da? Tecavüz, hırsızlık, cinayet gibi olaylar görülür mü robotların ele geçirdiği dünyada? Robotların bizden daha insancıl olmasından mı korkuluyor yoksa?

Zekayı ortaya çıkaracak mekan, zaman ve şart bulamıyoruz. Küçücük bir embriyoyken folik asit yüklemeleriyle çocukların çok zeki olacağına inanmaktan başka bir şey yok gibi elimizde. Bilgisayarda oyun oynamayı beceren üç yaşında ki bir çocuk için: "Çok zeki maşallah” yorumları yapılıyor. Zeka kriterimiz bu mu olmalıydı? Türk zekası; kurnazlık ve uyanıklık tanımlamaları arasına sıkışmış bir durumda. Bizde zeka; üzerinde zaman, emek ve düşünce harcanan bir varlıktan ziyade, kısa yoldan menfaat elde edebilmenin göstergesi oldu. Telefon dolandırıcılığı yapan insanlar için bile "Adamlar çok zeki” sözlerini duyabilirsiniz, ya da bir yerlere gelme uğruna iyi adam harcayan insanlar için: "Çok zeki adam herkesi bir bir yok etti” gibi sözler. Kasparov ve Deep Junior adı verilen bilgisayarın günler süren satranç kapışması bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Biz bilgisayara: "Ne var ne yok” diye sorarsak onu alt edebileceğimizi düşünüyoruz. Bir bilgisayarın bu soruya cevap veremeyeceğini ve sonunda devreleri yakacağına olan inancımız elli yıldır hala sapa sağlam durmaktadır.

Dünyamızda, ruhsuz canlılar doğmaya başladı artık bunu görmek lazım. Damarı kablolar, kan basıncı elektrik, beyni hard disk ve derisi metal olan yepyeni bir tür. Bu köleler efendilerine hizmet ettikçe dünya artık değil bir kara parçasına, uçsuz bucaksız bir uzaya hükmedecek. Osmanlının üç kıtaya hükmettiğini ve Batının her şeyi bizden çaldığını söylemek, köse torunun dedesinin gür sakalıyla övünmesinden başka bir şey değildir. Sanal alemde bizi dâhi gösteren zeka testlerini bir kenara bırakıp hakikati kavramalıyız. Bizler, Sanayi Devrimini yakalayamadığımız için sıkıntılar yaşadığımızı ifade ediyoruz ama, gelecek nesiller de bizim için aynı şeyleri söyleyip: "Dedelerimiz teknoloji devrimini yakalayamadığı için bu hallerdeyiz” diye yazmasınlar isterim.