SON DAKİKA
Volkan ERİKÇİ
İran’a ‘Bahar’ mı Geliyor?
05 Ocak 2018, Cuma
İran karıştı. Meşhed’de başlayan gösterilerin yayıldığı şehir sayısı 50’ye, ölü sayısı da 28’e çıktı.

İran’daki olayları başlı başına Amerika’nın ve İsrail’in oyunu olarak görmek/göstermek yanlışlığına düşmemek lazım. Bütün olanlara Amerikan oyunu gözüyle bakmak İran halkına haksızlık ve saygısızlık olur kanaatindeyim. Kaldı ki Trump’ın göstericilere Twitter’dan destek açıklamasına sokaklardan Amerika aleyhine sloganlar yükseldi. Trump’ın açıklama yapması göstericilerin aleyhine, rejimin lehine bir durum oluşturmuş; gösterilere "dış güçlerin oyunu”yaftasının yapıştırılmasına neden olmuştur. Salim kafayla değerlendirme yapılmadığı takdirde konjonktür değerlendirilemez, saflar belirlenemez ve dış siyaset üretilemez.

Olaylara geçmeden önce İran’daki devrimin tarihine kısaca birlikte bakalım. 1979’da yaşanan devrim aslında bütün halktan her kesimin yaptığı bir devrimdi. Hayat pahalılığı, Şah Rıza Pehlevi’nin baskıcı, keyfi tutumları ve büyük bir dönmüşümü demir yumruk gibi halkın tepesine indirmek istemesi sadece İslamcıları değil halkın her kesimini canından bezdirmişti. Ordu bile Şah’tan bıkmıştı ve devrime karşı çıkmadı. Devrimi halkın her kesimi gerçekleştirmesine rağmen radikal İslamcı grup kendini bir anda devrimin tepesinde buluvermişti. Devrim, Humeyni’nin Fransa’dan dönmesiyle bir anda dini bir hüviyete bürünüverdi. Sonrasında dini bir rejim kurularak dini kanunlar hayata getirildi.

İşte bazı kesimlerin rahatsızlıkları bundan sonra başladı. Sokakta başörtüsüz dolaşma, meclise başı açık girme, Facebook, Twitter ve başka türden yasaklar hayat pahalılığıyla birleşince artık sabırları taşırmaktadır. Hiçbir halk baskılara sonsuza kadar dayanamaz. Bir gün bir kıvılcım ile patlamayı bekler. İran da son dönemeci kaçırmak üzere ve Amerika ve İsrail’in ekmeğine yağ sürmekte. Baskıları peyderpey azaltma yoluna gitmelidir. Sonsuza kadar halkını Amerika, İsrail, Suud düşmanlığı ile yönetemez.

Devleti yönetenler halkın değişim, dönüşüm ve özgürlük taleplerine asla sırt çevrilmemelidir. Halk bütün baskılara bir yere kadar sabreder ama bir pahalılık, bir ufak çaplı gösteri, yeni çıkan bir önemsiz kanun halkın patlaması için yeterlidir. Tıpkı Mısır’da olduğu gibi.Kuzey Kore, İran, Suudi Arabistan gibi devletlerde yakın vadede halka özgürlükler sağlanmazsa uzak vadede rejim değişimler bekliyorum. Rejimlerin temelleri sağlam atıldığı için bu gösterilerle bugünden yarına hemen bir değişiklik olmayacaktır ama bir gün mutlaka... Kaldı ki "Arap baharı” başladıktan sonra Suud kralı bu hareketlenmeden korkmuş ve memurların maaşlarına derhal yüklüce bir zam yapmıştı. Bunun manası şuydu: "Al şu parayı ve sus!”Halktan bazılarını satın alabilirsiniz ama halkı satın alamazsınız. Halka zulme rıza göstermesi için para yerine özgürlük dağıtılmalıdır. Bırakın insanlar özgürce konuşsun, yazsın, yaşasın... Unutmamak lazımdır ki "zulm ile abat olanın sonu berbat olurmuş”. Bunu Saddam, Mübarek, Esed, Kaddafi gördü ve gösterdi. Selam ve dua ile...