SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Eğitim Politikamız Ve Aksayan Yönlerimiz
22 Ocak 2018, Pazartesi
AK Parti Hükümetlerinin eğitim altyapısı noktasında hizmetlerini ve yatırımlarını kimse inkar edemez. Temel eğitim sekiz yıldan on iki yıla çıkmasına rağmen, neredeyse ikili eğitim bitme noktasına gelmiş, derslik sayıları artırılmış, akıllı sınıflar oluşturulmuştur. Okullarımız ve sınıflarımız modern araç ve gereçlerle donatılmıştır. Kara tahta- ak tebeşir yavaş yavaş unutulmaya başlamıştır.

Artık öğrencilerimizin önünde tabletler vardır, birçok okulda dersler tabletler üzerinden işlenmektedir. Sportif aktiviteler için spor salonları açılmış, köylere kadar halı sahaları yapılmıştır.

Öğrenci üzerinde baskı, şiddet kalkmış, dayak olayı geçmişte kalmıştır. Öğrenciler kılık -kıyafet noktasında da daha serbest ve daha özgürdür. Bütün bunlar olumlu görülen gelişmelerdir.

Ancak bugün öğrencinin hayatına başka şeyler de girmiştir. Cep telefonları, sosyal medya hesapları öğrencileri daha çok meşgul etmeye başlamış, kitaptan, okumadan, dersten uzaklaştırmış, ahlaki erozyona yol açmıştır. Cep telefonları iletişim noktasında hayatı kolaylaştırırken, insanların, özelde öğrencilerin zamanını çalan birer hırsız, edep ve haya duygusunu yok gasp eden bir hayduttur, dost görünen ancak yuvaları dağıtan, çocukları ağlatan, içinde şeytan gizleyen büyülü kutucuklardır.

Artık cep telefonlarını cepten alma imkanı yoktur, ancak onları kullananı eğitirsek belki zararlarını azaltabiliriz.

Aynı şekilde bilgisayarlar da hem bilgi depolarıdır, hem ahlaksızlığı yayan deccal niteliğindedir, şeytanın işini kolaylaştırmaktadır. Hasılı bilgisayar da, telefonda iki tarafı da keskin bıçaktır. Kullanan dikkatli olmalı, hayırda kullanmalıdır.

Evet, öğrenciye kalemi, defteri, yazıyı, kitabı tekrar sevdirmeliyiz. Kalemsiz, deftersiz okumak, öğrenmek su üzerine yazı yazmak gibidir. Tecrübeler göstermiş ki, eller-parmaklar not alırken beyinler de beslenir ve bilgiler kalıcı olur. Sadece ekran üzerinden bakılıp geçilenler unutulmaya mahkumdur.

Evet, teknoloji kullanan öğrencilerin bugün özgüveni daha yüksektir. Öğretmeniyle daha serbest konuşmaktadır. Ama saygısızlık hat safhadadır. Saygısız bir öğrencinin öğretmeninin bilgisinden, feyzinden istifade etmesi, başarılı olması mümkün değildir. İlmin, öğrenmenin, öğretmenin temelinde saygı ve sevgi vardır. Saygı ve sevgi varsa bereket olur, muhabbet olur, saadet olur. Bir de sevgi-saygı karşılıklı olur, sevenler sevilir, sayanlar sayılır. Sayılmayan bir öğretmenin bilgisi de sayılmaz. Sevilmeyen bir ders, sevilmeyen bir öğretmen sıkıcı olur. Sevgi bağlar, nefret kaçırır, uzaklaştırır.

O halde öğretmenler önce saygın hale gelmeli, getirilmeli. Küçük tedipler, kulak çekmeler, öğretmenin hakkı olmalı. Öğretmenlerimiz verdiği dersini, mesleğini severek yapmalı, çocuk sevgisiyle dolu olmalıdır. Çocuğu, eğitimi sevmeyen bir insan öğretmenlik mesleğini seçmemeli, mülakatlarda bunlar elenmelidir. Öğrenciler de çok şımartılmamalı, öğrenci olduğu kılık- kıyafetinden belli olmalı, öğretmenin yanında laubali hareketlere izin verilmemelidir.

Bir sıkıntı da öğrencilerimiz için servis meselesidir. Öğrenciler, mümkünse en yakın okulda okutulmalı, taşımalı eğitim en aza indirilmeli, temel eğitimin üçüncü kademesi (lise eğitimi) ihtiyari olmalı, lise eğitimini kaldıramayacak kadar geri olan veya isteksiz olan öğrenciler kendi köyünde tarım ve hayvancılık kurslarına, sanayi sitelerinde çıraklık kurslarına tabi tutulmalı, buradan aldıkları belgeler de lise eğitimi sayılmalıdır.

Taşımalı sistemi en aza indirmek için öğrenci yurtlarını, yatılı okutan mektepleri çoğaltmalı, burada özel sektör teşvik edilmeli, uzak mahallelerde ve köylerde oturan ortaokul ve lise seviyesindeki öğrenciler yatılı okullarda okutulmalıdır. Özel öğrenci yurtları desteklenmelidir.

Yarıyıl tatilinde ödev vermeyelim diye öğretmenlere tavsiye ediyoruz. Öğrenciye ödev verilmeyebilir ama kitap listeleri verilip onların okunması tavsiye edilebilir. Tatiller dinlenmek için değil, monotonluktan kurtulmak içindir.