SON DAKİKA
İbrahim Arıcı
Oruç Tutmayana Saygı
28 Mayıs 2018, Pazartesi
Ramazan ayı hamdolsun çok güzel geçiyor. Hava kapalı ve insanlar hiç olmadıkları kadar sakin. Genelde seçim süreçleri gergin geçer. Lakin Ramazan ayının verdiği bir huzur var. Bu huzur sanırım toplumu da etkiliyor.Ramazan ayının rahmet ve bereketini alabilenlere ne mutlu. Bu manevi atmosferi her yıl bozanlara inat yaşamak isteyenler için Ramazan büyük bir lütuf. Hatırlarsınız yakın zamana kadar malum medyada her Ramazan klasik bir haber vardı. "Oruç tutmadığı için dayak yedi”. Bu haberin ardından olayın aslında oruç meselesi olmadığı gibi haberler yapardı bizim cenah. Zaten mesele oruç olmasa da sonuçta öyle bir haber yapılmalıydı. Yıllarca yapılan "oruç tutmayan genç dayak yedi” haberleriyle birlikte "oruç tutmayana saygı” algısı başladı. Öyle zaman oldu ki "yav biz oruç tutarak, tutmayan arkadaşların hakkına mı giriyoruz” diye düşünmeye bile başladık. Öyle ya arkadaşlar rahat sigara içip çay tüketemiyorlar. Özür diliyoruz kendilerinden. Günde 16 saat aç kalarak yapmaya çalıştığımız ibadetler tok arkadaşlara zul gelebilir. Tabi ben biraz art niyetliyim galiba. Bu genç arkadaşların içinde seferi olan var, hasta olan var, yaşı tutmayan var, yaşı geçmiş olan var, belki de benim inancımda olmayan var. Gerçi inancımdan olmayan yoktur. Çünkü bu konuda daha hassaslar onlar. Müslüman komşuları oruçken çocuklarının dışarıda yemesine izin vermiyorlar diye biliyorum. Tabi işin latifesi bir tarafa lokantaların gazete kapattığı günlerden garsonların "buyruuun” diye bağırmalarına nasıl geldik. 70 yaşındaki dedem – ninem hastalığından dolayı oruç tutamamanın mahcubiyetiyle hüngür hüngür ağlarken, doğduğu şehirden farklı bir şehirde yaşayıp çarşının ortasında sigarayı havalara savurmasına nasıl geldik. Biz insanların ne orucuna, ne kıyafetine, ne inancına ne bilmem neyine karışmıyoruz. Sorguladığımız kendi inancında olan ve bu inancını yaşamaya çalışan topluma bu kadar yabancı, bu kadar saygısız nasıl olur insan. Meselenin aslı birilerinin yemesi içmesi değil, inancına bu kadar yabancılaşmış bir neslin ulu orta bunu yapabilme seviyesizliği. Hani mahalle baskısı denilen bir olay vardı. Oruç yemeye kalkışan bir genç utancından değil mahalleden, şehrin dışına çıkmak zorunda kalırdı. Ortada mahallede kalmadı, baskıda kalmadı en vahimi edepte kalmadı. Eyvallah…