SON DAKİKA
Yılmaz Altunsoy
Yazık Etmeyin Ereğli’ye…
28 Mayıs 2018, Pazartesi
Ereğli, yüzlerce yıldır, faklı kültürlerin, alt kimliklerin, mikro etnik yapıların harman olduğu, sulh içinde yaşadığı bir Anadolu şehridir. 19. Yüzyılın sonlarında Kafkaslardan göç eden Çerkezler, 1980’lerden sonra Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgemizden gelen Arap ve Kürt kökenli kardeşlerimiz, Bayburtlular, Muşlular, Karslılar, Vanlılar, Selanik göçmenleri, Konya’nın diğer ilçelerinden, mesela Bozkır ve Karapınar’dan gelip yerleşen hemşehrilerimiz, hepsi birlikte büyük Ereğli mozaiğini oluşturmaktadır. Ereğli nedir deseler; biraz Bektik, biraz Kakçı, biraz Dağlı, biraz Ayrancılı, biraz Çerkez, biraz Bayburtlu, biraz Artvinli, biraz Erzurumlu, Bingöllü, Muşlu, Siirtli, Karslı, Selanikli’dir denilse hiç de yanlış olmaz herhalde. Ereğli’nin gücü de budur zaten. Faklı kültürlerin, bir arada, huzur içinde yaşadığı şehrin adıdır Ereğli. Ereğli’yi kadim şehir yapan, bu özelliğidir. Gelen herkesi bir ana şefkati ile bağrına basan şehir. 

Ereğli dışından muhaceret ile gelip yerleşmiş olan pek kıymetli hemşehrilerimiz vardır bizim. Ereğli’ye değer katmış, hizmet etmiş, Ereğli’nin sesini duyurmuş. Her yerde, büyük bir gururla, nerelisin denildiğinde, "Ereğliliyim” demiş güzel insanlar tanıyorum ben.

Mesela Selçuk Bayburt isimli bir büyüğümüz vardır. Kendisi aslen Bayburtludur. Ereğli’de belediye başkanlığı yapmıştır. Yaptığı hizmetler bir yana, halim, selim ve herkesin derdine koşan şahsiyeti ile Ereğli mozaiğinin önemli bir parçası olmuştur. 

Hasan Çınar vardır mesela, Karslıdır. Benim gönlümün sultanıdır, gönlümün vekilidir. Uzun yıllar Ulu Camiimizde imamlık yapmıştır. Ereğli’nin müspet manadaki sosyal dönüşümünde çok katkısı olan bir ağabeyimizdir. Benim de 28 Şubat sürecinde dava arkadaşımdır.

Aydın Selay vardır. Selanik göçmeni bir aileye mensuptur. Ereğli’de her düşünceden insanın üzerinde uzlaştığı bir abide şahsiyettir. Şehrimizin belediye başkanlığını yapmıştır. 1995’li yıllarda birlikte "Bayrağa Saygı” mitingleri tertiplemişizdir. Ereğli’de çok emeği vardır.

Ali Talip Özdemir vardır. Belediye başkanlığı döneminde Ereğli’ye sınıf atlatmıştır. Muhteşem hizmetleri ve eserleri vardır şehrimizde. O da aslen Siirtlidir. Halen Ereğli’ye dokunmaya devam etmektedir. En son, annesi Fikrîye Hanım adına şehrimize bir eğitim binası yaptırmış ve bağışlamıştır.

Haydar Hocam vardır. Yıllarca Ulu Camiinin kürsülerinde, halkımızı irşat edici muhteşem vaazlar vermiştir. Kendisi Karslıdır. 

Misalleri çoğaltmak mümkündür. Kadim şehrin, onlarca, belki yüzlerce kıymetli insanları gelmiş geçmiştir. Ereğlili olmak demek yedi göbek önceden Ereğli’de bulunmak demek değildir. Ereğlili olmak, Ereğli’ye hizmet etmek demektir, göğsünü gere gere "Ben Ereğliliyim” diyebilmektir. Allah aşkına Hasan Çınar Hocamın yetiştirdiği hafız kardeşlerimiz bu memleketin evlatları değil midir? Hizmet edene, etmek isteyene "sen aslen Ereğlili değilsin” demek nasıl bir garabettir? Kaldı ki, bu insanlar Ereğli’ye dün gelmiş de değildirler. Kimileri elli, kimileri yüz ve hatta daha fazla zamandan beri bu şehirde meskûndurlar. Kimisi ziraatla, kimisi ticaretle, kimisi siyasetle, kimisi eğitimle bu memlekete çok değer katmış, hizmet etmiş insanlardır. 

Şimdilerde birileri güzelim Ereğli’yi karıştırmanın ve halkı provoke etmenin peşindeler. Yok, Efendim aslen Artvinli olan bir kişi nasıl olur da Ereğli’de Milletvekili olabilirmiş? Ereğli’de adam mı kalmamış da bir Artvinli aday yapılmış? Bu son derece tehlikeli ve bir o kadar da ilkel tartışmanın neresinden başlasak düzeltmeye ben de bilemiyorum. Girizgâhta izah ettiğimiz gibi aslolan insanların doğum yerleri değildir, kendilerini ait hissettikleri ve hizmet etme aşkı ile dolu oldukları yerdir. Bu makamlar hizmet makamlarıdır. Yani biz şehrimize bir asilzade ya da bir efendi seçmiyoruz. Hizmetkâr seçiyoruz, hizmetkâr… Hizmet eden ya da etmek isteyen adamın, yöre olarak kökeninin ne olduğunun bir önemi var mıdır? Elbette ki yoktur. Düşünün ki bir insan sizin hizmetinizi görüyor, hem de bu işi elinden geldiği kadar iyi yapmaya çalışıyor ve gayet de samimi, siz bu kişi aslen Ereğlili değil diye hizmet almaktan imtina mı edeceksiniz? Böyle bir şey akla mantığa, insanlığa sığar mı? Rabbimiz bizi her türlü ırkçılıktan ve ihtilafa medar olacak fitnelerden men etmemiş midir?

Kardeşlerim, kıyas bile götürmez ama size uç bir misal vereyim.  Ecdadımız Osmanlı’yı Osmanlı yapanlar devşirmeler değil midir? Bu devşirmelerin kökeni, nesebi, etnik ve dini yapısı nedir acaba? Bakınız şanlı Osmanlı İmparatorluğunun duraklama devri Kanuni’nin ölümü ile değil, bir Sırp devşirmesi olan Sokullu Mehmet Paşanın 1579’da ölümü ile başlamıştır. Sokullu en az bir Kayı ya da Oğuz Türk’ü kadar bu vatana hizmet etmiş değil midir?

Kıymetli Dostlarım

Siyasetçileri tenkit etmeye elbette ki hakkımız var, hem de ziyadesiyle. Zaten siyaset adamları tenkide her an maruz kalmaya namzet olan insanlardır. Geçen dönem Ereğli bölgesini temsilen mecliste görev yapan ve tekrar Ak Parti tarafından Milletvekilliğine namzet olarak gösterilen ve daha düne kadar benim de rakibim pozisyonunda olan Halil Etyemez de tenkit edilebilir, edilmelidir de, ama tenkit noktası sadece ve sadece yaptıkları ya da yapamadıkları/yapmadıklarıyla sınırlı olmalıdır. Halil Bey de bu tenkitlere medeni bir şekilde cevap vermelidir. Tenkitlerimizi, Halil Bey’in Artvinli olmasına bina edersek, en hafifinden ifade ile haksızlık yapmış oluruz, Allah’ın da gücüne gider. Halil Beye vazife tevdi edilmiştir. Artık yapılacak tek şey vardır, kendilerine destek olmak ve sahip çıkmak. Ereğli’de yaşayan Artvinli kardeşlerimiz gibi, diğer şehirlerden çeşitli saiklerle Ereğli’ye göç eden hemşehrilerimiz ile o kadar çok ortak noktamız var ki; Allah’ımız bir, peygamberimiz bir, kıblemiz bir, yaşadığımız şehir bir, konuştuğumuz lisan bir, dertlerimiz bir, düşmanlarımız bir, bir bir binlerce bir birler sayılabilir.  Bu kadar müştereklerimiz olan bir hizmet adamına, hiçbir ahlaki kaideye sığmayan bir üslup ve içerik ile saldırmak gerçekten Hakk’ın hatırına dokunur. 

Artvinli kardeşlerimizi yakinen tanıyan birisi olarak söylüyorum, Karadeniz’in bu yiğit insanlarının Ereğli ziraatına, ekonomisine, kültürüne çok katkıları olmuştur. Bizim elli senelik temel komşularımız olan Artvinliler güzel insanlardır. Rahmetli babam hastalandığında sık sık ziyaretine gelenler Kadir Tekin Amca, Kazım Amca, Yaşar Amca ve diğer Artvinlilerdir. Cenazesinde de aynı samimiyetle yerlerini almış, temiz, samimi Müslümanlardır bu insanlar. 

Bir de madalyonun öteki tarafı var tabi. Konyalı ya da Ereğlili olup da, başka şehirlerden Milletvekili seçilmiş, belediye başkanı olmuş hemşehrilerimiz var. Bunu nereye koyacağız peki. Mesela İzmir Karşıyaka Belediye Başkanı Ereğlili, Çanakkale Kepez Belediye Başkanı Konyalı, İstanbul’da geçmiş dönemlerde büyükşehir belediye başkanlığı yapan Konyalılar vardı. Geçenlerde gazetede okudum, Eskişehir CHP 2. Sıra milletvekili adayı Jale Nur Süllü, Ereğlili bir ailenin gelini. Nimet Baş Hanım, Ereğlili olduğu halde İstanbul’dan milletvekili ve bakan olmadı mı? Bunlar gibi yüzlerce örnek gösterilebilir. Uzun yıllardır Nevşehir Belediye Başkanlığını yapan Hasan Ünver aslen Niğdelidir mesela.

Sevgili Hemşehrilerim

Nasıl Türkiye bir farklılıklar kombinasyonu ise, Ereğli de Türkiye’den farklı değildir. Bırakınız Türk ve Müslüman olan kardeşlerimizi, Ereğli daha elli sene öncesine kadar bünyesinde, Türk ve İslam olmayan Ermeni asıllı vatandaşlarımızı barındırıyordu. Dr. Simon, Agop Paçacı Efendi, Artin Usta şu anda ilk aklıma gelen isimler. Bizim tarihimiz, medeniyetimiz, dinimiz, kültürümüz farklılıkları hazmetmeye, hoş görmeye ve hatta bu farklılıkları kaynaşmaya vesile olarak algılamaya matuftur. Bizi biz yapan ve diğer milletlerden temayüz ettiren önemli bir vasfımız da zaten bu hoşgörümüzdür. Kaldı ki burada hoş görülecek ya da görülmeyecek bir husus da bulunmamaktadır. Halil Etyemez Bey, hizmet ettiği müddetçe başımızın tacıdır. Hizmet etmeyen, kendisine tevdi edilen vazifeye layık olmayan on göbek geriden Ereğlili olsa da bir kıymeti yoktur. Ayrıca bırakınız on göbek, Ereğli’de yaşayan ve birkaç göbek geriden Ereğlili olan sayısı ne kadardır acaba? 

Bizler öyle bir misyonun torunlarıyız ki, rengi, cinsi, mezhebi ne olursa olsun, tüm İslam unsurlarını bir araya getirmek gibi bir kızıl elmanın peşindeyiz. Arabı, Acemi, Berberisi, Kürdü, Çerkezi hepsinin umudu olan bir milletiz. Böyle bir millete, kendi içinde gılu gış ile uğraşmak yakışmaz. Önümüzde büyük bir yangın var. Bizler birer nefer olarak bu yangına su taşıyoruz. Yanımızda bizimle birlikte yangını söndürmek için uğraşan, su taşıyan kişinin Edirneli, Karslı, Adanalı, Erzurumlu, Konyalı, Artvinli olmasının ne önemi var ki …. MuhafazanAllah bu memlekete düşman eli değse, düşmana, bizimle beraber aynı safta, aynı cephede kurşun sıkanın nereli olduğunun bir ehemmiyeti olabilir mi… dar düşünceler, dar görüşler vesselam…