SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Özgürlük Ve Güvenlik Dengesi
24 Temmuz 2018, Salı
Hep tartışılır; özgürlük mü öncelikli, güvenlik mi? Özgürlük ve güvenlik dengesi nasıl kurulmalı? Özgürlükten ödün vermeden güvenlik, güvenlikten ödün vermeden özgürlük olur mu? Bugün özgürlük ve güvenlik dengesini iyi kurabilmiş ülkeleri gelişmiş -demokratik ülkeler sınıfında sayarız. Dünyanın demokratik özgür ülkeleri aynı zamanda güvenli ülkeler olarak bilinir. O yüzden baskıdan dolayı kendi ülkesinden kaçan insanlar yıllarca bu ülkelere sığınmışlardır. Düne kadar bizim ülkemizde de başörtüsü mağdurları hep batı ülkelerine gitmiş, oralarda okuma imkanı bulmuşlardır. Batı ülkeleri de bizim bu zafiyetimizi, açığımızı kullanmışlardır.

Demokrasisi gelişmiş, özgürlük noktasında ileri ülkeler, aynı zamanda güvenlik sorununu da çözmüş ülkelerdir. Terör, genellikle baskıcı, düşünce ve inanç hürriyeti olmayan ülkelerde yeşerir, ortam bulur. İnsanlar, düşündüğünü konuşamaz ve yazamazsa, inancını açıklayamaz ve inançlarını yaşayamazsa, inançlara ve düşüncelere baskılar olursa, o zaman insanlar teröre yönelir ve terör örgütlerine üye olur, içindeki isyan duyguları kabarır, şiddete başvurur, çözümü şiddette arar.

Bugün uğraştığımız pkk gibi terör örgütleri de böyle ortaya çıkmış, hürriyetlerin baskılanmasından faydalanmıştır. Aynı şekilde Fetö terör çetesi de devletin belli kurumları içinde sızarken de, bu baskıları bahane göstermiş ve illegal bir yapılanmaya girmiştir. Açık, şeffaf ve özgür ülkelerde bu tür yapılar, sızmalar, saklanmalar ve illegal işler olmaz. Devlet de bu tür örgütlerle uğraşmak zorunda kalmaz. Dilediği şekilde inancını yaşayan, fikrini söyleyen ve yazan, savunan, açıklayan insanlar, kendini hür ve rahat hisseder ve yaşadığı ülkesine ve devletine sahiplenir. İnançlarından ötürü baskı gören, düşüncelerini açıklayamayan, savunamayan insanlar vergisini verdiği, askerliğini yaptığı kendi ülkesinde kendisini yabancı, dışlanmış hisseder, ister istemez isyana kalkar, silaha sarılır ve haklarını elde etmek için demokratik yollardan saparak şiddet yolunu seçer. Bazı insanlar ülke ve millet sevgisinden dolayı bu baskıları, bu dışlanmışlığı sineye çekse de, bazı insanlar ruhundaki isyan duygularını yenemez, terörize olur.

Evet, özgürlükler sınırsız değildir. Başkasının haklarının başladığı yerde bizim özgürlüğümüzün sınırı biter. Özgürlük adına başkalarını rahatsız etmek, canına-malına zarar vermek, inançlarına saygısızlık yapmak yoktur. Dolayısıyla özgürlük adına güvenlik, güvenlik adına özgürlükler ıskalanamaz. İnanmamak bir haktır ama inandığını yaşamak da haktır. İnanan da, inanmayan da birbirini rahatsız etmediği müddetçe devletin karşısında eşit muamele görür. O yüzden "dinde zorlama yoktur”, "sizin dininiz size, benim dinim bana” buyrulmuştur.

Bizim inanç değerlerimize göre, Allah’a itaat ettikçe insan özgürdür. Allah’a kul olamayanlar insanlar veya kutsalı olmayan insanlar, makamın, malın, paranın ve nefsin kölesi olurlar. O yüzden din özgürlüğü özgürlüklerin başında gelir. İnsanlar baskısızca inanabilmeli, inandığını yaşayabilmeli, ancak başkalarının inançlarına da saygı duymalı. İnsanlar fikirlerini yazabilmeli, konuşabilmeli, savunabilmeli ancak bunları gerçekleştirmek için şiddete başvurmamalı, demokratik kanalları denemeli.

Güvenlik noktasında bizim ülkemiz batılı ülkeler kadar rahat değildir. Onlarda olan tüm özgürlükler biz de de olacak diye bir kaide yoktur. Ülkemiz bir terör kuşağındadır, bütün sömürgeci güçlerin bilek güreşi yaptığı bölgededir. Dolayısıyla bizde güvenlik tedbirleri, güvenlikçi politikalar önceliklidir.

Aynı şekilde güvenlik tedbirlerini alırken, insanların doğuştan getirdiği inanma ve düşüncelerini açıklama hürriyeti sonuna kadar tanınmalı. Kanunlar caydırıcı olmalı, polisin yetkileri artırılmalı. Yetkisi artan polisin yanlış yapmaması için polis iyi eğitilmeli, insan sevgisi dolu insanlardan polis seçilmeli. Geçmişte FETÖ’cü polislerin yaptığı kanunsuz dinlemelere bir daha müsaade edilmemeli.