SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Kaybettik
28 Temmuz 2018, C.tesi
2017 yılında; "Kaybettik” isimli bir şiir yazmış; Fikir-Sanat-Kültür Adamları Derneği ve Aydınlar Ocağı Salı sohbetlerinde okumuştum. O şiiri tekrar hatırlayalım;


 

Kaybettik!

Dilarayı zayettik,

Dilrubaya aybettik,

Hiç dilşad olamadık,

İrfanımız kaybettik!

 

Gülzarlarda har olduk,

Yüzsüzlere yar olduk,

Yarana ağyar olduk,

İz’anımız kaybettik!

 

Musa’ları bilmedik,

İsa’ları bulmadık,

Sevgiliye varmadık,

İhlasımız kaybettik!

 

Dil kıraat almadı,

Kalp tilavet kılmadı,

Düşünceye dalmadı,

Tefekkürü kaybettik!

 

Amacım, moral bozmak, umutsuzluk pompalamak, dünyamızı karartmak değildir. Ama böyle bir gerçeklik yok mu toplumda? Böyle bir hamak içinde olduğumuz için "insanlık” kimliğimizi yitirmiş durumdayız!

"Dilârâyı za’y ettik” derken, gönülleri süsleyen, gönül alan, insan kazanan bütün güzellikleri yok etmedik mi? Hala da yok etmeye çalışmıyor muyuz? "ben yiyeyim sen yeme, ben iyiyim sen fena” anlayışı varlığını sürdürmüyor mu? Başı kaf dağında olanımız yok mu? Kibir dağlarında dolanan, "küçük dağları ben yarattım” diyen, bütün güzel hasletleri berhava edenlere rastlamıyor muyuz?

Tüm güzellikler kaybolunca "irfan” denilen ve bizi biz yapan değerlerimizi kaybetmedik mi?

"Kale içten fethedilir” denilen çok anlamlı bir söz vardı, nereye gitti? Hani; "Abdalan-ı Rum, Bacıyan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum” anlayışı?

"Gülzarlarda har olduk” sözü; tüm güzellikleri kaybedince, gül bahçesini dikene çevirdik. Yüzsüzleri dost edindik, dostları düşman yaptık. Böyle olunca da "iz’an” dediğimiz güzel sıfatları kaybettik.

Hani sık sık; "Ne Musa’ya yarandık, ne İsa’ya yarandık, Muhammed’i küstürdük, ortada kaldık” sözünün şiire yansıyan şekli;

Musa’ları bilmedik,

İsa’ları bulmadık,

Sevgiliye varmadık,

İhlasımız kaybettik! Biçiminde söylendi.

 

İlk emir oku olmasına rağmen okumanın "o” sunu bile unuttuk. Halbuki okumak, en önemli ibadettir. Okuma olmadan ne namaz olur, ne oruç, ne zekat ve ne de hac…tabii okuyoruz derken, dilimiz ne okuduğunu bilmiyor. Okuma üç türlüdür; dil ile okuma; Kıraat, kalp ile okuma; tilavet, beyin ile okuma; tefekkür.

Dil kıraat almadı,

Kalp tilavet kılmadı,

Düşünceye dalmadı,

Tefekkürü kaybettik!

 

Sonuç; okuma özelliği kaybolanın, ne düşüncesi kalır ve ne de tefekkürü! Tefekkür kaybolunca, inancımızda tortu beliriyor, İslam anlayışımız eksik oluyor. Dolayısıyla kendini bilmezlerin, "hoca” kılıklı din simsarlarının eteğine yapışıyoruz!