SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Panik Yok
13 Ağustos 2018, Pazartesi
Geçen hafta "koca köpek hırladı, dişini gösterdi ama ısıracak köpek dişini göstermez, havlamaz” diye yazmıştım. Ama yanılmışım, koca köpek sonunda ısırdı, bir taraflarımıza acı verdi. Kuduz olmamak için hemen aşılacağız, yaramıza tuz basacağız, oturup ağlamayacağız. Büyük devlet olmak, tarihi kökleri olan büyük bir millet olmak bunu gerektirir. "Ben ettim sen etme” demek bize yakışmaz. Sayın Erdoğan’ın dediği gibi başka dostlar ve müttefikler arayacağız. Çünkü dünya yalnızlar dünyası değil.

İstiklal mücadelemizin öncesinde bu ülkede mandacılar vardı, "İngiliz himayesine girelim, ABD’nin gölgesine sığınalım, başka seçeneğimiz yok, biz kendi kendimize ayakta duramayız, dış saldırılara karşı duramayız, elimizde kalan son Anadolu topraklarını elde tutamayız” diyorlardı. Bugün bu ekonomik saldırılara karşı, döviz ve dolar tırmanışına karşı acziyetini ortaya koyanlar, "öldük bittik, bizi ancak ABD kurtarır, ne pahasına olursa olsun ABD ile dost kalalım, onun gönlünce politika yapalım, istediğini verelim, istemediğini almayalım, kendi silahımızı yapmayalım, Rusya ile yan yana durmayalım, yeter ki bize ABD dokunmasın, dolarımızla oynamasın, efelenme ve dik durma zamanı değil” diyenler var. İşte bu FETÖ zihniyeti, ABD ve İsrail’e "otorite” diyenlerin zihniyeti.

Evet, son günlerde büyük bir oyunla, manipülasyonla karşı karşıyayız. Döviz ve dolar tırmandıkça tırmanıyor, piyasadan dolar çekiliyor, herkes dolara yöneliyor, banklardan kredi çekip dolara ve altına yatırım yapma peşinde insanlar. Sayın Erdoğan açıklama yapıyor, "onların doları varsa bizim de Allah’ımız var, korkmayın, paniklemeyin, bizim bize yetecek paramız da, gücümüz de var. Allah’ın izniyle bu salvoları savuşturacak imkanlarımız var” diyor. Aynen katılıyorum. Yetmişlerin, seksenlerin, doksanların Türkiye’si değiliz, döviz bulup mazot-benzin alamadığımız zamanlar geride kaldı. Bugün otuz milyar dolar turizm gelirimiz var, yurt dışındaki müteahhitlerin ve çalışanlarımızın getirdiği dövizler var, yüz elli milyar doları aşan ihracat gelirimiz var. Biz bu krizi aşarız, bizi dövizle- dolarla terbiye edemezler, yeter ki bir olalım, algı operasyonlarına aldanıp dövize yönelmeyelim.

Bugünlerde yapacağımız, lüks harcamalardan kaçınmak, yabancıların özellikle ABD’nin ürettiği malları bırakıp kendi üretimimize yönelmek, rantabl yatırımlar yapmak, getirisi olmayan, cari açığa faydası dokunmayan, ihracatı artırmayan, teknoloji yoğun olmayan yatırımları bırakmak, tasarruf etmek, gerekirse altın almak.

Evet, ülke bir darboğazdan geçiyor, birileri bizimle oynuyor, cephede yenemediklerini ekonomiyle yıkmak istiyorlar. Bunlar kim? Başta Fetöcüler ve onların uzantıları, onların sığındıkları güçler. Öte yandan mandacılar ve himayeciler, İngiliz ve ABD muhipleri boş durmuyor, "vay efendim Erdoğan ağzını tutmadı, ABD’ye karşı geldi, bunlar başımıza geldi. Biz kim oluyoruz da ABD ile boy ölçüşüyoruz?” diyorlar. Koca koca okumuş insanlar, siyasetçiler böyle laflar ediyor. Bugün birlik fotoğrafı veremezsek yarın çok geç olur.

Önce şu özgüven problemimizi çözmemiz gerekir. "Bizden adam olmaz, bizi ancak Batı ve ABD kurtarır” diyen zihniyeti çöpe atmamız gerekir. 2003 yılında Ak Parti iktidara gelince insanlardaki bu algıyı kısmen kırmıştı. Artık döviz taşımaz, aylıkları alınca döviz bürolarına koşmaz olmuştuk. Birbirimize ödünç para verirken Türk parasını vermeye başlamıştık. Türk parasıyla borçlanıyorduk. Bugünlerde yine dövize yönelim başladı. Bu algıyı kaldırmalıyız. Türk paramıza değer vermeliyiz. Geçici olarak zarar etsek de orta vadede kazanan biz oluruz. Gavurun parasını baş tacı yaparsak kendi kuyumuzu kazmış oluruz. Biz hep cephede kazanan masada kaybeden bir milletiz. Bugün de cephede savaşıyoruz. Bu savaşı kazanacağız muhakkak, ama masada kaybetmemek için zihniyetimizi değiştirmeliyiz.Zorlanacak mıyız? Elbette döviz borcu olanlar, girdilerini dövizle alanlar, düğün yapanlar zorlanacak, bir kısım insanlarımız iflaslar yaşayacak, kazandığını kaybedecek. Evet, petrolü olan bir ülke değiliz, enerjide ve yakıtta dışa bağımlıyız. Gelişmekte olan bir ülkeyiz, yatırım yapmak için dövize ihtiyaç duyuyoruz, üretip satacağımız bir mamulün hammaddesini veya yarı mamulünü dövizle alıyoruz. Örnek, arabaların motorunu dövizle alıyoruz. Dövizsiz çarkların dönmesi mümkün değil. Çok şükür, birçok döviz gelirimiz var, en azından yüz elli milyar ihracatımız, otuz milyar turizm gelirimiz, bir o kadar da yurt dışı müteahhitlik gelirimiz var. İhracatımızın ithalata bağlı olması en büyük sıkıntımız. Bunlar kriz dönemlerinde bizi ayakta tutmaya yeter, yeter ki kendimize güvenelim, lüks harcamalardan ve ABD menşeli mallardan kaçınalım. Bu gemi batarsa hep birlikte batarız. Çeliğimizi almayanların karşısında çelik gibi durmalıyız. Yurt dışına kaçan vatansızların böyle bir endişesi yok. Lütfen FETÖ ağzıyla konuşmayalım.