SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Kıyamdayız
14 Kasım 2018, Çarşamba
Namazın olmazsa olmaz şartlarından biridir Kıyam. Namaz, Allah ile konuşmak, O’nun ilahi mesajlarına muhatap olmaktır. Kıyama hazırlanmak için ellerimizin tersiyle bütün dünya menfaatlerini bir kenara koyuyor ve yalnızca O’na yöneliyoruz!

Kıyam; dik duruş, samimi duruş, kendini yaratanla iletişime hazır hale getirerek beklemek, dünyevi ve şahsi hiçbir şeyi beklememek, sadece Bir’in karşısında olduğu şuurunda olmak, dilimizle, bütün varlığımızla mesajları anlamaya çalışmak ve uygulamaya söz vermek… anlamı taşır.

Kıyam, namazın dışında, sosyal olaylarda, İslami, dini, insani ve ahlaki konularda da dik duruşu sürdürmek demektir. Böylesine dik duranlara karşı, elbette etraftan Firavun zihniyetliler, Nemrut anlayışlılar, Ebu Cehil mantığına sahip olanlar, Ebrehe düşünceliler… tahammül gösteremezler! Onun için çeşitli ayak oyunları ortay koydular, koyuyorlar ve koyacaklar! Onlar nasıl kendi şirk, mülhid, küfür anlayışlarını göğsünü gere gere söylüyorsa, kıyamda duranlar da söyleyecek ve söylüyorlar!

Kıyamda olan; davasında samimidir. İnandığı davadan asla vazgeçmez, ölüm pahasına da olsa, dünya üstüne de gelse bir adım bile geri adım atmaz! Toplumda yalnız kalacağını da bilse, çarpık mantığa sahip olanların tepkisini de çekse hak bildiği davada tek başına yürümeyi şiar edinir! Bütün peygamberler, tek başına çıktılar kutlu yolculuğa! Etraflarında kimse yoktu! Ama, samimiyet, dik duruş, kıyamda durmaları, sabırları, azimleri…. Sayesinde milyonları, milyarları, birçok insanı etraflarında topladılar!

Kıyamda olanlar; baldıran zehiri içmeye adaydır. Ölüm onlar için şeb-i arustur. Ölümü öldürenlerdir onlar! Ölmeden önce ölenler, kıyamda duranlardır!

Kıyam; daha kararlı olmak, açlığa, susuzluğa tahammüldür! Zorluklara göğüs germektir. Kıyamda duranlar, daima ileriye, önlerine bakar, asıl meseleye odaklanırlar! İlahi mesaj dışında onları başka hiçbir şey ilgilendirmez. Bu mesajlar ki; insana değer veren, toplumsal olumsuzluklara dur diyen, bir kötülük olduğu zaman, eliyle, diliyle… yok etmeye çalışan, mıymıntılıktan hoşlanmayan, tembelliği sevmeyen, adam sende olmayan, beni ilgilendirmez, bana ne… hamakatına izin vermeyen, adaletin, barışın önüne engeller konduğu zaman korkmadan mücadele eden…bir anlayıştır! Bu kutsal mesajlar, insanı inşa eder. Kimseye düşüncesinden, fikrinden dolayı baskı uygulamaz.

Kıyamda duranlar; "benim dinim bana senin dinin sana. Ben senin taptığına tapmam. Sen de benim taptığıma tapmazsın…” der ve sözünde durur. Karşı olanların safında yer almaz. Dünyalık menfaatler için dinini, davasını satmaz!

Kıyamda olmak; dünyayı barış mekanı ve cennet yapmak demektir. Kıyamda duruş; daima uyanık olmak, etrafıyla ilgilenmek, komşusu açken kendisi tok yatmamak, Allah’a ait olanı Allah’a, kula ait olanı kula eksiksiz vermek anlamı taşır. Bilmem anlatabildim mi?

Evet bütün Müslümanlar olarak kıyamdayız! Kıyamda olmaya da devam edeceğiz. Kimse, hiçbir rejim, hiçbir sistem, hiçbir insan bizi bu kıyamımızdan uzaklaştıramaz! Çünkü yaratanımız; "Emir olunduğun gibi dosdoğru ol” çağrısını attı. Cebimize, kalbimize, gönlümüze, beynimize; "niçin yapmadığınızı söylersiniz?” diyerek uyarı mesajları gönderiyor!

Bu mesajları alan insanın kıyamda durmaması mümkün mü? Bu mesajlara; "insanım” diyenler ilgisiz kalabilir mi? Kıyamda olanlar; "yaratılanı severiz yaratandan ötürü” diyerek, her canlıya değer verir.

Dilârâ

Elest’te duyuldu dilârâ sesi,

Tüm Peygamberler dilârâ merkezi,

Çepçevre sarar dilârâ herkesi.

Dilârâlarla gönüller yoğrulur,

Kayalar çatlar, eğriler doğrulur.

Kaleler, dilârâyla kuşatılır…

Mevlana dilârâ, Yunus dilârâ,

Hacı Bayram, Hallac, Yusuf dilârâ…

Dost edinenler, dost kalan dilârâ,

Gönül alan, gönül kapan; dilârâ.

Elif dilâra ve lamlar dilârâ,

Hu’lar dilârâ, kelamlar dilârâ,

Mümin dilârâ, selamlar dilârâ…

Edep dilârâ, meramlar dilârâ.

Gönle muhabbet, serenler dilârâ.