SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Toprağa, Yaprağa, Bayrağa Sahip Çıkmak
24 Kasım 2018, C.tesi
Toprağımız Bizim

Ezelden yoğruldu toprağımız bizim,
Bir ruhla karıldı toprağımız bizim.

Madde içinde asla değeri yoktur,
Aşk karıldı şu toprağımız bizim.

Her gelen mutlak bir gün toprağa gider,
Özümüz, aslımız toprağımız bizim.

Hak Teala nimeti topraktan verir,
Herkese kucaktır toprağımız bizim.

Toprağı sevenler, altında yatan var,

Şehitler yatağı toprağımız bizim!

Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Sürdürülebilir Çevre Derneği (SÜÇEV) ile birlikte düzenlenen programda "Erozyona Uğrayan Üç Değerimiz: Toprak, Bayrak ve Yaprak” gündeme geldi.

Sürdürülebilir Çevre Derneği (SÜÇEV) Başkanı Ahmet Ziya Gündüz;

-"Derneğimiz 2013 yılında "farklı meslek gruplarından ve tecrübesi olan insanların şanlı bayrağımızın özelinde, kutsal vatan toprağına olan sevgimizin ve saygımızın nişanı olarak onun süsü diye nitelendirebileceğimiz çevremize, onun sembolü olan yaprağımıza bir farkındalık oluşturabilmek” için kuruldu. Aynı yılın Haziran ve Kasım aylarında "Konya Çevre Çalıştayı” ile "Konya Çocuk Çevre Çalıştayı” gerçekleştirdik.” Diyerek derneğin çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Konuşmasında şu önemli konulara parmak bastı değerli başkan;

"Toprak, bayrak ve yaprak kavramları iç içe geçmiş meseleler. Çevreye sahip çıkmayan ile çevreci olmayanın kendisini sorgulaması lâzım. Medeni bir insan olarak baktığımızda çevre göz ardı edilebilir bir şey değil. Şehirlerin gelişmişlik endeksinin en önemli parametresi çevredir. Çevre dediğimiz şey, sadece çiçek, böcek değil insanların birbirine tebessüm etmesi de çevresel bir olgu.”

SÜÇEV Yönetim Kurulu Üyesi ve Çevre Uzmanı Namık Ceyhan;

-"Sağlıklı ve güvenli bir hayat yaşamak için besin, su ve hava gibi canlılara ve bu canlıların da toprağa ihtiyacı var. Türkiye’de erozyonla her yıl 740.000 ton verimli toprak kaybediliyor ve bu da "37 milyon kamyon toprak” anlamına geliyor.

"Türkiye’de erozyonla akarsulara ulaşan ve akarsularda taşınan toplam toprak miktarı 2017 yılı verilerine göre yıllık 152 milyon ton. Genel olarak erozyonla taşınan toprak miktarı ise 700-760 milyon ton civarında. Gençlere ve insanımıza sorsanız; size, "eurovision’da birinci” olduğumuzu söyleyeceklerdir. Halbuki biz erozyonda da birinciyiz.

Türkiye’de meralar da alarm veriyor ve çıkartılan toprak kanunları uygulamada çare olmuyor. Geçtiğimiz sene Bakanlar Kurulu kararı ile çıkartılan ve 29955 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 141 büyük ovanın, koruma altına alındı. Ama "Belirlenen 141 büyük ovanın bulunduğu iller arasında Konya yok.

1923 – 2002 yılları arasında yabancılara satılan tarım arazisi miktarı resmi verilere göre; 11 milyon m2, 2003-2012 yılları arasında ise bu miktarın on katı artarak 90 milyon metrekareye çıktı. Konya’nın toplan arazisi 38.141 km2. Orman alanı ise 519.000 hektar. Yâni yüzde 13,6 oranında ve Türkiye ortalamasının yarısı kadar. BM raporlarına göre, "bir ülkenin orman varlığı toplam arazisinin yüzde 30’undan az ise çölleşmeye maruzdur.” deniliyor.

Toprak kaybını önlemek adına "Verimli tarım topraklarını ve orman alanlarımızı koruyalım, çoğalması için ağaç dikelim. Hz. Peygamber, "Elinizde bir fidan varsa, kıyamet kopmaya başlasa bile onu dikecek kadar vaktiniz varsa, mutlaka dikiniz” diyor. Koskoca şu Konya Ovası’nda herkesin dikili bir ağacı olmalı. Orman alanlarımız ile verimli tarım arazilerimizi imara açarak ve çok katlı binalar dikerek kendi ellerimizle yok etmeyelim. Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır. Çevreye hizmet ibadettir. Eskiden at, avrat, pusat derlerdi. Şimdi ise toprak, yaprak, bayrak diyoruz. Yüreğinizdeki vatan sevgisi, tabiat sevgisi ve insan sevgisinin bir ifadesi olarak toprağınıza, yaprağınıza, bayrağınıza sahip çıkın. Unutmayınız ki bu ülke sizden sorulur. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.”