SON DAKİKA
Nurettin BAY
Efsane+efsane=
01 Aralık 2018, C.tesi
Torku bizim milli markamız. Konya’dan dünyaya uzanan 64 yıllık bir hikâyenin hülasası... 

Koca bir şehrin hatta bölgenin emeği. Binlerce-onbinlerce çiftçinin el emeği, alın teri… Cefası, vefası, sabrı, sevdası… 

Bana Türkiye’nin dünyaca markalaşmış en milli ürünü hangisi derseniz, bir dakika bile tereddüt etmeden, "TORKU” derim. 

Atmış küsür yıllık yolculuğun yaklaşık 25 yılını bir medya mensubu olarak yakından takip ettim. Recep Konuk ile şahlanan Konya Şeker’in geldiği nokta sadece şehrimizi değil tüm ülkemizi gururlandırıyor. 

Türkiye’nin neresine gidersem gideyim, tüm alışveriş merkezlerinde sonsuz güvenle alıp aileme ve tüm sevdiklerime ikram ettiğim Torku ürünlerini anlatmaya gerek yok. Sizin de "bize Torku’yu anlatma, biz zaten biliyoruz” dediğinizi duyar gibiyim. 

Yok, bu yazımda onları anlatmayacağım. Yeni bir üründen, yeni bir konsepten, yeni bir başarı öyküsünden bahsedeceğim. 

Meslek büyüklerimizden Erdoğan Nesimioğlu davet ettiğinde Ankara’daydım. " Doğrudan Döner’in Konya 3. şubesinin açılışında seni de görmek istiyoruz” dediğinde "hay hay gelmeye çalışırım” diye cevap verdim. 

Mütevazı açılışa medya mensuplarının yazar-çizer gurubu davet edilmiş. Dönerin Torku versiyonu damak tadı açısından masaya yatırılmak istenmiş sanırım. 

Aramızda yılların meslek temsilcileri olduğundan, birçoğunun gurmeliğine güvendiğim meslektaşlarımın yorumlarını çok merak ettim. 

Bir kere en baştan şunu söylemeliyim ki, konsept fevkalade güzel. Sunum da benden tam not aldı. Ancak hiç şüphesiz en önemlisi damak tadıydı. İkramın sonunda tüm meslektaşlarımın damak tadına da tam not verdiğine şahit oldum. 

Bana soracak olursanız? Ben bu konuda biraz milliyetçiyim. Daha doğrusu ciddi ciddi milliyetçiyim. Yerli ürünlerdeki milliyetçiliğimin ötesinde milliyetçiyim. 

İki efsane milli ürünümüzün harmanlandığı, üzerine de ikram olarak milli içeceğimiz ayranın sunulduğu konsept beni ziyadesiyle mutlu etti. 

Mis kokulu tereyağından pişirilmiş bulgur pilavı üstü Torku etinden yapılmış mis döner… İçecek olarak da ayran. Daha ne olsun…!. 

Sunucu Fatih Hıdıroğlu’nun "tohumdan çatala çiftçimizin emeği, sofralarımızın bereketiyiz” sloganı da yakışmış. Yusuf İnanç ağabeyimiz ve Torku’nun yönetim kurulu üyelerine misafirperverlikleri için teşekkür ediyoruz. 

Mesele yerli üretimse, bize yazmak düşer. Mesele cefakâr çiftçimizin ürününün reklâmını yapmak ise, bize gereğini yapmak düşer. Zaten hak ediyorlar. 

Ben, Karaman’da 1, Konya’da 3, Ankara’da 1 şubesi bulunan "DOĞRUDAN DÖNER”in markalaşarak tüm Türkiye’de hatta dünyada yaygınlaşmasını diliyorum. Düşünün New York’a, Paris’e, Berlin’e, Moskova’ya, Tokyo’ya, Mekke’ye, Medine’ye gitmişsiniz, adım başı "Doğrudan Döner” şubesi var. Tüm Müslümanlar o şubelere güvenle giriyor ve güvenle tüketiyor. 

Döner dâhil, onun yanında ikram edilen şalgam suyundan, üzüm ve nar suyuna kadar, kızarmış patatesinden, bulgur pilavına, domatesine, ayranına kadar tüm ürünlerin Konya’dan gittiği bir dünya markası hayal edin. Elin Amerikalı’sı hamburgerini tüm dünyaya nasıl yediriyorsa, biz de ürünlerimizi aynı şekilde yedirebilmeliyiz. O günler uzak değil diye düşünüyorum. Bizim onlardan eksiğimiz yok fazlamız var. Fazlamız, bizim ürünlerimiz çok sağlıklı….