SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Başarıya İmza Atmak
01 Aralık 2018, C.tesi
Hayat; yeme, içme, gezip- tozmadan ibaret değil. Başarıyı internette bulamazsınız. Facebook sizin başarılı olmanız için elinizden tutup götürmez. Belki bazı örneklendirme yapar, başarı hikayeleri anlatır. Ama sonuç yine bizim şahsi çabamızda gizli. Emek vermeden, ter dökmeden, kımıldamadan, yattığımız yerden Allah ne altın verir ne de gümüş.

Başarı; hayatın her alanında geçerlidir. Hayat bir okul; bizler onun öğrencileriyiz. Hayat okulunda sınıfta kalmak, başarısızlığa imza atmaktır.

Aslında insan olarak, yaratılanların en şereflisi olarak, yeryüzünün halifesi olarak her zaman başarıya imza atmak için mücadele veriyoruz. Muattal, mıymıntı, etliye sütlüye karışmayan, suya sabuna dokunmayan….bir insan tipi istemiyor Kur’an. Kendine, cebine Müslüman anlayışı da yok İslam’da.

İman, uygulamayla bir anlam ifade ediyor. "Ben müminim” demekle iş bitmiyor. Nüfus cüzdanında; "İslam” yazmasıyla Müslümanlık olmuyor. İbadet adı verdiğimiz; uygulamalar devreye giriyor. Nasıl ki; "karnım aç” deyince, yemeden, içmeden doymuyorsak, mutlaka kendimizin yemesi gerekirse, karnı doyurmak, açlığa karşı bir başarıdır. Bir başka örnek; her hangi bir yere gitmek istesek, gitmek için çaba, gayret olmadan, hareket etmeden, mücadele içinde bulunmadan o yere gitmiş olur muyuz?

"İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?" ilahi fermanı, "düşünmez misiniz?" ilkesi... hepsi birlikte; BAŞARILI OLMAK İÇİN ÇABA GÖSTER, AKLINI TERLET" demektir.

Hep yanlış anlaşılan, her zaman önümüze olumsuz olarak konan, insanların aklını karıştıran bir ifade var; CİHAT! Cihat, kelime olarak, çalışmak, gayret etmek demektir. Bunu, eline silah, bomba, top, tüfek alarak insan öldür şeklinde lanse etmişler. İslam’ı; kan dökücü, can alıcı, terör estirici, teröre yataklık yapan bir sistem olarak dünya kamuoyuna anlatmışlar!

Buradan, İSLAMOFOBİ doğmuş. Elbette dinine, imanına, vatanına, bayrağına, ezanına, ırz ve namusuna, aklına, özgürlüğüne… saldırı olduğu zaman mücadele edilecektir. Peygamberimiz böyle yapmamış mı? Tüm peygamberlerde böylesine mücadele yok mu? Saldırı olmadıkça, özgürlüğe müdahale edilmedikçe, hiçbir kimseye savaş açılmaz.

İşin özüne, esasına ve derinliğine inildiği vakit, İslam’ın; bir hayat düzeni, insanlara; ekmek, su, hava, güneş kadar gerekli bir uygulama olduğu anlaşılır. İlk insanla birlikte İslam vardır, var olacaktır.

İlahi mesajların uygulayıcıları, insanların rol modelleri olan peygamberler, asla bir köşeye çekilip, inziva hayatı yaşamamıştır. Hayatları hep mücadele, çalışma, gayret içinde geçmiş, sonunda başarıyı yakalamışlardır.

Kur’an’a baktığımızda, cihadın hiç de böyle olmadığını görürüz. Mesela; nefsimizle mücadele etmek bir cihattır; şeytana uymamak bir cihattır; Allah rızası için kazanmak bir cihattır. Zekat, hac, namaz, oruç...birer cihattır.

Sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimize bir genç gelerek;

-"ya Resulallah! Cihat etmek istiyorum” deyince peygamberimiz;

-"Evde annen, baban var mı?” diye sormuş. O da; "evet” cevabını verdikten sonra;

"Anne ve babanın rızasını kazanmaya çalışmak bir cihattır” karşılığı vermiş.

Bir başka örnek; Uhud savaşı sonunda Resulullah;

"-Küçük savaştan, büyük savaşa dönüyoruz” buyurmuş. Sahabi;

"Ya resulallah! Bundan büyük savaş olur mu? Baksanıza sizin dişiniz kırıldı, yanağınız yarıldı, mağlubiyeti tatmak üzereydik…” demeleri üzerine;

-"Büyük savaş, nefisle mücadeledir” demiştir.

Tabii ki, en zor şey, insanın nefsiyle başa çıkmak için yaptığı mücadeledir. Bu yönüyle hayatımızda; fetih, hicret, cihat…devam ediyor. Kıyamete kadar da devam edecek.

 

Kur’an, bizim başarılı olmamız için prensipler ortaya koyar. O prensiplere eksiksiz uyduğumuz zaman hem dünyamız başarılı olur, hem de ahiretimiz! yani dünyada CENNETİ yaşarız!

Başarıyı çekip aldığınız zaman ortada ne çalışma kalır, ne mutluluk, ne hayat kalır, ne de insan. Herkesin lügatinde başarı vardır. Hiç bir esnaf; "ben başarısız olacağım" diye ticarete atılmaz.

Başarı mı istiyoruz? Çalışacağız, ter dökeceğiz, aklımızı, fikrimizi terleteceğiz. Bunun dışında mutluluk yok!