SON DAKİKA
Dr.İmbat Muğlu
Tarihin En Beyaz Günü Sarıkamış
24 Aralık 2018, Pazartesi
Nesil Âsım’ın nesli… Gün tarihin en beyaz günü… Ay Aralık… Şehir soğuk… Toprak soğuk… Su soğuk…Yaş kimi 13, kimi 15… Yürek koca bir yürek…Ama her şey bir o kadar soğuk… Ve her şey bir o kadar güzel…

Yıl 1914… Sarıkamış Harekatı, tarihimizin en büyük acılarından birini yaşatmıştır. Osmanlı İmparatorluğu 22 Aralık 1914’te Ruslara karşı Sarıkamış Harekatı’nı başlattı. Tamamen karlarla kaplı, çok yüksek dağlık ve yolsuz bir arazide o günün koşulları altında kış donatımından yoksun yaya ve atlı birliklerle yapılan bu harekât çok riskli idi. Özellikle 10’uncu Kolordu birlikleri, Allahuekber Dağları’nı aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar gerekse mevcut silahlar yönünden çok zayiat vermiştir. Elverişsiz koşullarda yapılan tarihimizin en acı sayfalarında yerini alan Sarıkamış Harekâtı esnasında 90 bin vatan evladı Allahuekber Dağları’nda, ve çevresinde -40 °C soğukta donarak, bir kısmı da tifüs hastalığı sonucu şehit oldular.

Öyle bir soğuk var ki, Mehmedim vücudunu hissetmez oldu. Dizleri, kolları, ayakları,elleri buz kesildi sanki. Gözleri karardı, sesi de kısıldı, tek kelimesi Kelime-i Şehadet ... Öyle bir inanç ki, bu birbirini omuzladı Mehmet.. Dizlerinde mecal kalmasa da direniyor… Yolu çokta uzun olmadığını biliyordu aslında, birçok Mehmet çoktan geride kalmıştı, karlar içinde… Sıra çok az bir zaman sonra ona da gelecekti ama…bir hayali var o koca yüreğinde gizlediği… VATAN VATAN VATAN… Belki de son hayali idi…İlerliyor,ilerliyor… ama nereye kadar? Umutlar, hayaller adına ne varsa burada dondu.Zemheri de kelimeler buz tuttu. Daha tek kurşun bile sıkmadı, oracıkta yığılıverdi çoğu. Hareket etmeye çalışıyor Mehmet, lakin biçare... Ayaklar delik, deşik…Çarığa susamış, hasret…Eller kenetlenmiş, birleşik…Üzerleri çıplak, yok kıyafet… Tetik çekemedi, kanı donmuş parmaklarının… Midesi karnına yapışmış açlıktan.Hani insan aç olunca daha çok üşür ya, işte şimdi o an... Çok tatlı bir uyku bastırıyor gözlerini... Ama uyursa neler olacağını seziyordu ŞEHİTOĞLU ŞEHİT. Bu yüzden, ayakta kalmaya, uyumamaya çalışıyordu. Etrafına güçlükle göz gezdiriyor, ayakta kalabilen arkadaşlarından kimse yoktu. Bir daha uyanmamak üzere,hepsi daldı derin uykuya...Arşa karşı bakışlar dimdik ve eller yalnız dua için açılmış,böyle gitmişler ah,ah…donmaya.Gözler açık kalmış,bize mi, kim bilir bu bakış,soğuk, buzlu, tipili bir kış ve zamanın durduğu yer Sarıkamış.Yerde yatan her Mehmedimin yüzlerinde bir tebessüm vardı …Ve yavaş yavaş, kardan bir yorgan örtüyor o genç bedenleri. Bembeyaz kefen giymişler sanki.

Vatana millete olan borcunu fazlasıyla ödemiş olan böylesine şerefli bir ecdadın torunları olarak, kendilerine minnettarız…Ruhları şad olsun…Selam,saygı,dua…