SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Şems-i Tebrizi’nin Mesajları
04 Mart 2019, Pazartesi
2010. yılında Nüve Kültür Merkezi’nden; "ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI” isimli kitabımı yayımladım. Şems, MAKALAT’ta hayata dair önemli ip uçları verir. Kitabımı okuyunca onun ne kadar Mevlana etkisinde kaldığını, sözlerinin "Mevlanaca” olduğunu görürsünüz. Mevlana’nın; "hamdım, piştim, yandım” ilkesi çepeçevre sarmıştır.
Yaşadığımız sürece karşılaştığımız, sık sık kullandığımız, hataya girdiğimiz, sözlerimizin sözden ileri gitmediği, "niçin yapmadığınız söylersiniz?” ikazına muhatap olduğumuz ama nedense bir türlü anlamadığımız bir tavır içindeyiz. Bu, hepimizi adeta kanser gibi sarmıştır.

Konuşuruz. Konuştukça mangalda kül bırakmayız. Karşımızdaki insanlar sanır ki bu adam bir şeyler biliyor ve bildiğini de uyguluyor. Fakat gerçeklere döndüğümüz vakit hiç de böyle olmadığını görürüz.

Müslüman görünürüz, ama bir türlü Müslüman olmayız ve olmayı da aklımızın ucundan geçirmeyiz. Akıllı görünürüz fakat aklımızı kullanmayı, akıllı davranıp, akıllı hareket etmeyi aklımızdan geçirmeyiz. Bilgiç görünür, ama bilgili olmayı, bilgimizi hayatımıza uygulamayı hiç mi hiç düşünmeyiz. Doğru görünürüz, doğruluğumuzu yaşantımızda göstermeyiz. Allah deriz, Peygamberden söz ederiz, Peygamberin hayatını anlatırız ama kendimizi ve yaşantımızı O’nun gibi yapmayız.

Her işimizde, riya, iki yüzlülük, adam kandırma, günü kurtarma, "gibi görünme” hastalığı vardır. Nedense dik durmaktan, inancımızı, değer yargılarına olan sadakatimizi söylemekten çekiniriz! "el ne der?” yanlışlığı içindeyiz.

Adam, inançsızlığını haykırıyor; "ben inanmıyorum, hiçbir değer yargısını kabul etmiyorum, Kur’an, zamanı geçmiş bir kitaptır, din afyondur” diyor. Biz; "ben de Müslüman’ım, Allah’a, Kitaplarına, Peygamberlerine, Meleklerine, Ahiret gününe inanıyorum” demekten çekiniyoruz! Bakınız Şems-i Tebrizi bu hususta ne diyor?

Alah’ı tanıdığınızı iddia ediyor, fakat ona olan borcunuzu vermiyorsunuz. Bu borcu, fakir ve muhtaçlara ihsanda bulunarak ödeyin.
Kur’an-ı Kerim’i okuyorsunuz fakat hüküm ve kurallarından haberiniz yok. Okuduklarınızı uygulayın.
Şeytanın, düşmanınız olduğunu iddia ediyor, fakat ona itaat ediyorsunuz. Onun tekliflerini geri çevirin.
Kendinizi Muhammed (SAV) ümmetinden sayıyor, fakat sünnetini uygulamaya çalışmıyorsunuz.
Cennete girmek istediğinizi söylüyor, fakat ona girmek için gerekli hiçbir ameli işlemiyorsunuz.
Ateşten kurtulmak istiyor, fakat günahlarınızı ve kötü amellerinizle kendinizi durmadan ona doğru sürüklüyorsunuz.
Ölümün herkese geldiğini biliyor, fakat ona hiçbir hazırlıkta bulunmuyorsunuz.
Bütün din kardeşlerinizin kusurlarını görüyor, fakat kendi kusurlarınızı görmüyorsunuz.
Allah’tan gelen bütün nimetleri şükretmeden yiyor ve kullanıyor, fakat O’na olan minnettarlığınızı size verdiği nimetlerden muhtaçlara tasadduk ederek göstermiyorsunuz.
Ölülerinizi, aynı sonun sizin de başınıza geleceğini bile bile, ibret almadan, gömüyorsunuz. (ŞEMS-İ TEBRİZİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI, Kazım Öztürk, NKM yayınları Konya, 2010)