SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Macera Zamanı Değil
05 Mart 2019, Salı
Dünyanın her yerinde on yedi yıllık bir iktidar yıpranır. Kaldı ki bizim gibi otuz beş yıldır terörle boğuşan, on altı yıldır sınırlarının hemen dibinde savaş olan ve dört milyon sığınmacıya kol kanat germek zorunda kalan, daha bir çok müzminleşen sorunlar yaşayan, kaynakları kıt, beka kaygısı taşıyan bir ülkede iktidarın yıpranmaması mümkün değildir. Nihayet iktidar sahipleri de insan, hatadan beri değil, melek hiç değil. İnsan yorulabilir, ilk heyecanını kaybetmiş olabilir. Bir taraftan da zaman içinde insan olgunlaşır, tecrübeler edinir, ustalaşır, daha çok hizmet üretir, konusuna hakim olur. Bugün iktidar partisi çıraklık ve kalfalık dönemlerini geride bıraktı, artık usta oldu, konusuna hakim, ilk heyecanından da çok şey kaybetmiş değil. Hata ve kusur ararsak, iktidarları boyunca yaptıkları konuşmaların içinden bazı cümleleri cımbızla çekersek, elbette eleştirecek, kızacak, öfke duyacak çok söz ve fiil buluruz. Ama ondan önce Cumhuriyetin seksen yılıyla kıyaslarsak, bu iktidarı öpüp başımıza koyasımız gelir. Yapılan duble yollar, hastaneler, sağlık harcamaları, sosyal yardımlar, kültürel varlıklarımızı yaşatmak için yapılan restorasyonlar, eğitime yapılan yatırımlar, tarıma verilen teşvikler ve üretimdeki artışlar, ihracattaki patlama derken, her hizmet alanı beş ile on kat arasında artmıştır. Çevremize baktığımızda yapılan modern evlerden, yollara sığmayan arabalardan, çiftçinin elindeki alet ve edevattan, sanayi üretiminden, üniversite sayısından bu gelişmeleri görüyoruz, anlıyoruz.

Otuz yaşın altındakilere bu gelişmeleri anlatmak zor. Balığın içinde yaşadığı denizin kıymetini bilmediği gibi. Çünkü doksan öncesini yaşamadılar, bilmiyorlar, yoklukları, kuyrukları görmediler, doğal gazsız evlerde oturmadılar, günlük elektrikler kesilip gaz lambalarıyla derse çalışmadılar, yamalı elbise giymediler. Toprak ve çamur sokaklarda yürümediler, daracık tek şeritli yollarda araba sürmediler. Sadece gençler mi? Bir kısım orta yaş grubu da o eski zor günleri unuttu. Çiftçi Massey Ferguson traktörleri bırakıp dev Nev Holland traktörler aldı, üstelik biçer- döver sahibi oldu. Bu yıl ürettiğini değerinde satamayınca o da isyan bayrağını çekti. Hasılı hepimizde nankörlük diz boyu. Birazcık insafla, vicdanla baksak, at gözlüklerini çıkarsak, ideolojik takılmadan düşünsek, bu ülkede çok büyük değişimlerin olduğunu fark edeceğiz. Değişim isteyenlere soruyoruz; gelen gideni aratmayacak mı, onları geçmişte görmedik mi? Evet, mevcut Hükümet gidince yerine gelecek güvenilir bir alternatif göremiyoruz.

Bu ülkede ekonomik ve siyasi istikrarın sürmesi ve yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin tam oturması, dış dünyaya karşı daha dik durabilmek ve terörü bitirebilmek için bu iktidarın bir-iki dönem daha devam etmesi elzemdir. Hele Sayın Erdoğan gibi bir dünya liderine bugün daha çok ihtiyaç var. Bir macera uğruna oyumuzun rengini değiştirmek hiç vicdani ve akıllıca değil. Bu seçimleri yerel deyip küçümsemek de doğru değil. Bu milletin parasını ağırlıkta yerel idareciler harcamaktadır. Ülkenin kaynaklarını ehil ve güvenilir ellere teslim etmek gerekir. Maceraya kapı açma, deneme -yanılma zamanı değil.

Görüyorum ki bazıları "bu iktidara bir ders vermeli” diyor. Neymiş, altta bazı Ak Partililer şımarmışlar, Ak Parti içinde yanlış yapanlar, yalakalar ve sahtekarlar varmış(!) Altta birkaç AK Parti üyesi yanlış yapmışsa, bunca hizmet yapan bir iktidarı cezalandırmak doğru mu? Ak Parti artık bir kitle partisi, herkese kapısı açık, barda çalışan da, meyhane çalıştıran da üye olabilir. Kimseye sen gelme diyemez. Görüyoruz ki yönetim kadrosunu oluşturanların, milletvekillerinin çoğunluğu dava insanı. Ama aşağıda her türlü insanı görmek mümkün. Kimisi oğlunu -kızını bir işe koymak içi Ak Partili görünüyor, kimisi bir makama gelmek için Ak Partinin peşinde, kimi rantına rant katmak için Ak Partiye üye olmuş, kimisi de iktidarın yanında olarak fiyakasını sürmek, gücüne güç katmak istiyor. Ak Partide dağılma emareleri göründüğü anda bunların hiç birisi orada kalmayacak, kendine yeni çatı arayacak. Nitekim geçmişte bu tür AK Partililerin bir kısmı benlik yaparak trenden indi, tekrar binmeye yüzleri kalmadı. Şu bir gerçek ki, siyaset para kazanmak için yapılmaz. Daha iyi para kazandıran sektörler var. Siyaset, vefa ister, sabır ve fedakarlık ister, her türlü eleştiriyi, hatta iftirayı göze almayı gerektirir. Çok siyasetçi böyle bir yola girdiğine bin pişman olmuştur, tertemiz insanlar siyasete girince lekelenmişlerdir.

Evet, dürüst siyasetçiyi çok hırpalarsak, haklarında suizan yaparsak, algı operasyonlarını ciddiye alırsak, sosyal medyanın yalanlarının tesirinde kalarak tertemiz insanları karalarsak, ileride dürüst insanları siyasette göremeyeceğiz ve kaybeden bu millet ve bu ülke olacak.

O halde gelin önümüzdeki bir avuç fedakar insanın kıymetini bilelim. Altta yanlış yapan birkaç insanın faturasını Sayın Erdoğan’a ve ekibine kesmeyelim. Oyumuzun rengi bu kez de Ak olsun, yüzümüz ve kalbimiz pak olsun, terör yok olsun, Türk insanı tok olsun, düşmanlar şok olsun.