SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Yöneticilere Rehber
16 Nisan 2019, Salı
TYB’de "Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig” Konuşuldu.
Prof. Dr. Funda Toprak, Yusuf Has hacib’in kaleme aldığı Kutadgu Bilig ile ilgili bilgiler sundu.

Aradaki yüzyılları kaldırdığınızda Kutadgu Bilig’de bugünü bulursunuz. Bu sebeple Kutadgu Bilig’in her ortamda anlatılması tanıtılması gerekir. Bu eseri, kendimiz için bir başucu kitabı, bir rehber olarak almalı sadeleştirilmiş çevirilerini her yaştan okuyucuyla buluşturmalıyız.

Kutadgu Bilig anlam olarak günümüz Türkçesine "mutlu olma bilgisi”, "devlet sahibi olma bilgisi” şekillerinde aktarılabilir. "Kut” kelimesi eski Türk yazıtlarından beri Türklerin hakimiyet anlayışının sembolü olan ve Tanrı tarafından seçilmiş Türk kağanlarına verilen bir özelliği içerir.

Eski Türk yazıtlarında kağan, ‘kutum bar üçün/kut sahibi olduğum için’ ya da ‘Tenri kut birdük üçün/Tanrı kut verdiği için’ şeklinde iktidarının temeli Tanrı tarafından verilmiştir.

Kutadgu Bilig yöneticilere bir rehber olsun; onlar, yönetim işini adalet, doğruluk, cesaret ve bilgiyle yapsınlar diye yazılmış bir siyasetnamedir. Hem bu dünya hem de Âhiret için yazılmış bir nasihat kitabıdır. Bu sebeple Türk-İslâm düşüncesinin dünyada bir hükümdarın önderliğinde nasıl gerçekleşebileceğinin ipuçlarını da bize veren eşsiz bir eserdir.

Eser Mesnevî tarzında yazılmış ve yaklaşık 18 ayda tamamlanmıştır. Eser, aruzun ‘fe’ulün fe’ulün fe’ulün fe’ul’ ölçüsüyle kaleme alınmış olup 6645 beyittir. Şair, Kur’ân-ı Kerim’in ayet sayısını geçmemeye özen göstermiştir. Eser, yaklaşık 68.ooo sözcükten oluşur. Eserde yine aruzla yazılmış dörtlükler ve kasideler de yer alır. Bu kısımları kafiye düzeninden anlamaktayız. Çeşitli bölümlerde dağınık olarak 173 dörtlük yer alır. Halk şiiri geleneğini yansıtan bu dörtlüklerin bir bölümü aaba, yani mani tarzında kafiyelenmiştir.

Yusuf’un halk edebiyatı geleneğinden yararlandığını gösteren diğer bir gösterge de esere serpiştirilen atasözleridir. Böylesine hacimli bir eserin içerisinde şairin, kafiye sistemini arada değiştirmesi, okuyucuyu tekdüzelikten kurtarıp eseri daha zevkli hale getirme amacına hizmet eder. Ekleriyle birlikte 88 başlıktan oluşan eser, tevhid, na’at, dört sahabenin zikrinden sonra baharın tasviriyle yazıldığı kişi olan ‘Tavgaç Ulu Bugra Han’ methiyesiyle devam eder.

Eser Pierre Amédée Emilien Jaubert tarafından 1825 yılında ilk defa bilim çevrelerine tanıtılmasından bugüne kadar geçen müddet içinde Kutadgu Bilig, çok sayıda araştırmacı tarafından ele alınarak incelenmiş, 1870’te Vámbéry, Uygurlar hakkındaki bir çalışmasında bunların dilinden ve yazılarından söz ederken Kutadgu Bilig’in menşei, tarihi ve dili üzerinde durmuş, daha sonra Wilhelm Radloff 1890’da eserin bilinen ilk yazmasının faksimilesini neşretmiştir.

Kahire’de Hidiv Kütüphanesi’nde bulunan yazma ile de karşılaştırarak birinci kısmını 1900’de, ikinci kısmını 1910’da yayımlamış, R. R. Arat ise Kutadgu Bilig üzerindeki ilk çalışmasını 1936’da yayımlamıştır. 1947’de Kutadgu Bilig’in her üç nüshasına dayanarak tenkitli metni hazırlanmış, bu çalışmasının üzerinden on iki yıl geçtikten sonra 1959’da metin Türkiye Türkçesine çevrilmiş ve bu sırada metinde pek çok değişiklik de yapılmıştır.

Yusuf Has Hacip bir hayat felsefesi kurucusudur. Yusuf Has Hacip’in kurduğu bu hayat felsefesinin temelinde İslâm, Kur’ân-ı Kerim ve eski Türk inanç sitemine bağlı devlet anlayışının terkibini bulmak mümkündür. Yusuf Has Hacip, dört alegorik kahraman üzerinden düşüncelerini okuyucusuyla paylaşmaktadır. Bu dört kahraman, dört kavramı temsil eder. Kahramanların adları da yine başka hiçbir eserde görülmeyen bir şekilde Yusuf Has Hacip tarafından türetilmiş adlardır.

Yusuf Has Hacip ve Kutadgu Bilig, günümüzde tüm okullarda en ince detaylarına kadar okutulmalı, gençlerimiz bu kıymetli eserler hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Yalnız okullarımız değil, yazarlar, edebiyatçılar, entellektüeller tarafından başucu kitabı olarak kütüphanelerde yerini almalıdır.

Temeli Kur’an ve sünnete dayan bütün ilimlerin elde edilmesi kaçınılmazdır. Kaynağı ilahi olan ilimlerle ülkeler kalkınır ve insanlar münevverleşir. Baktığımız zaman dünyaya ışık verenlerin; Kur’anî kaynaktan sulandığını ve Nebevi pınardan içtiğini görüyoruz.