SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Vefalı Siyasetçi Olmak Zor
08 Şubat 2016, Pazartesi

Siyaset, bilindiği gibi insana hizmet mesleğidir, toplumu yönetmeye talip olmaktır, toplumun meselelerine çözüm üretmektir. İnatlaşmak, sadece eleştirmek, sadece particilik ve lidere sadakat değildir. Demokrasilerde yöneticilerin bir kısmı seçilir, bir kısmı da atanır ki atananlar bürokrasiyi oluşturur, atananlar seçilenlere tabidir. Atanmak da, seçilmek de emek ister, gayret ister, kabiliyet ister. Seçilmek için tek tek halkın kapısı çalınır, gönlü alınır, sevgisi kazanılır ve sonuçta halk adına karar verme yetkisi (vekalet) nasip olur. Yani seçilmek uzun bir maratondur, nasip ve şans faktörünü de unutmamak gerekir. Şemsiyesi altında bulunduğun partinin liderinin ve lider kadrosunun başarıda büyük payı vardır. O sebeple bizim partilerde lider sultası hakimdir. Lider sultasının da panzehiri de başkanlık sistemidir. İnşaallah halk bu gerçeği görür, siyasetçiyi yönlendirir ve başkanlık sistemine geçilir. 
    Evet, yüksek makamlarda olan insanlar, ya siyaset yoluyla kendisini sevdirmiş, oralara gelmiş; ya da okumuş, sınavlar kazanmış, siyasetçiyle arasını iyi tutmuş, bilgi ve tecrübesiyle kendisini ispatlamış, bileğinin hakkıyla bürokrasinin üst kademelerine kadar tırmanmış. Demokrasilerde her zaman seçilmişler atanmışların önündedir. Seçilmek, sevilmek, kendisini sevdirmek zor ve meşakkatli meslektir. Bu millet isterse göklere çıkarır, en üst makamlara seni layık görür, aynı halk isterse çıkardığı yerden düşürür, ayak altına alır süründürür. Yani siyaset bir değirmendir, bazı insanı öğütür, özünü alır ve posanı kenara atar. Bazı insanı da çıkmamak üzere gönüllere yerleştirir, artık kimse onu oradan söküp alamaz. İşte Sayın Tayyip Erdoğan da böyle bir siyasetçi ve liderdir.
   Evet, son yılların en iyi ve vefalı siyasetçileri Ak Partide yerini almış, onların sayesinde Ak Parti de günülere çıkmamak üzere yerleşmiştir. Bunun mimarı Sayın Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın kabiliyeti, siyasi zekası, tecrübesi, cesareti, vefası, halkın değerlerine olan bağlılığı O’nun yolunu hep açmış, aldığı duaların da yardımıyla çıkmamak üzere halkın gönlüne yerleşmiştir. Nice sıradan avukatlar Ak Partinin ve liderinin rüzgârıyla en yüksek makamlara gelmişler, bakan olmuşlardır. Nice sıradan yöneticiler, öğretmenler ve mühendisler, milletvekili veya bürokrat olarak nice büyük yatırımlara imza atmışlardır. İşte siyasetin güzelliği budur.
      ARINÇ VE ÇELİK YANLIŞ YAPTILAR
    Siyasette vefa ve sadakat çok önemlidir. Gönüllerde hep kalmak isteyen, öğütülüp posa halinde bir kenara atılmak istemeyen siyasetçi seçmenine, yol arkadaşına, liderine ihanet etmemeli, ev içi (parti içi) meseleleri kamuoyu önünde medyaya malzeme vererek tartışmamalı, kimlerin sayesinde oralara geldiğini hep hatırda tutmalıdır.
    Ak Partiye gönül veren bir vatandaş olarak ben şahsen, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik gibi ağır toplara, eski bakanlara gönül koydum. Sayın Tayyip Erdoğan’a olan vefanız, dostluğunuz mezara kadar değil de pazara kadar mıydı diyorum. Daha önceki yıllarda sürüden ayrılıp posa halinde kenara atılan Abdullatif Şener ve Erkan Mumcu gibi zevattan hiç mi ders almadınız diyorum.
     Kurucu olmak, iyi laflar etmek, siyasette eski olmak bir şey ifade etmez. Vefayı kaybettiğiniz, ben bilirim edasıyla lidere başkaldırdığınız, makamınızı kaybedince liderinize tavır aldığınız anda bütün hatırınız biter, seçmenlerinizin içine çıkamaz hale gelirsiniz. Zira siyaset acımasız meslektir. Düşmeyi de, inmeyi de göze almalıdır siyasetçi. Atalar, "kol kırılır yen içinde kalır” demişler. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı olur” demişler. Makamlar insanlara baki değil, oraya çıkaran Allah oradan indirir de. Çıkan insan inmesini bilmeli, çıkarken sırtına bastığı arkadaşını satmamalıdır. İşte Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik abilerimiz bunu yaptı, kenarda kalmanın acısıyla medyaya malzeme verdiler, sırtına bastıkları Tayyip Erdoğan’ın sonunda ayağına bastılar. Kırk yıllık dava arkadaşlarını arkadan vurdular.
   Dolmabahçe Konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanının dahli veya haberi vardı- yoktu, çözüm süreci doğruydu -yanlıştı, bunu eleştirmek sana mı düşer! Ak Partinin bütünlüğüne zarar vermekle ne kazanacaksın! Seni Meclis başkanlığına kadar taşıyan o parti değil mi? Seni Milli Eğitim Bakanlığı gibi devasa bir kurumun başına getiren o lider değil mi? Sizler sıradan avukat ve öğretmen değil miydiniz? Bu soruları sormak da bizim hakkımız.
   Sayın Tayyip Erdoğan’ı eleştirin ama medya önünde değil, yanlışları söyleyin ama ilgili kurullarda. Ülke kan gölüne dönmüş, her gün üç- beş askerimiz ve polisimiz şehit oluyor, siz eski defterleri karıştırıyorsunuz. Bundan böyle ne yapabiliriz, onu konuşmuyorsunuz. Yanlış yapmamak sadece peygamberlere has bir özellik. Sayın Erdoğan da, Sayın Davutoğlu da yanlış yapabilir. Sizlerin görevi, ilgili kurullarda fikirlerinizi söylemek ve istişare yoluyla en doğruyu bulmak. Kaldı ki Sayın Erdoğan bildiğim kadarıyla iyi bir dinleyicidir, istişareye açık bir liderdir, ulaşılmayacak insan değildir. Şunu da unutmayalım, Sayın Tayyip Erdoğan’ın arkasında milyonlarca mazlumun, mağdurun duası vardır. Bu Parti halk nezdinde tutmuştur, yönetim kadrosu büyük oranda bütünlük içindedir. Üç- beş çatlak sesten etkilenip parçalanacak bir yapıyı görmüyorum. 2023 tarihine kadar Ak Partiyle gideceğimize canı gönülden inanıyorum.