SON DAKİKA
Mehmet YILDIRIM
Kazanma alışkanlığı başka bir şey
29 Şubat 2016, Pazartesi
Maç öncesinde MİY’in kazanma zorunluluğu, alt lige düşme stresine karşılık Torku Konyaspor’un sistemli, dengeli, disiplinli ve sabırlı oyun tarzı ile kazanmaya yakın tarafın Torku Konyaspor olduğu düşüncelerimde ağır basmıştı. Hatta düşüncelerimde oyunda etkili oynayan tarafın MİY ama maçı kazanan tarafın Torku Konyaspor olma ihtimali yüksekti.

Maçın ilk yarısı bu öngörülere uygun başladı ve bu öngörülere göre devam etti.  Hatta Tita’nın kırmızı kart görmesi ile oyunda hakimiyetini hissettireceğini düşündüğüm Torku Konyaspor rakibinin bu dezavantajından yararlanma çabasında olduğunu görmedik. Savunma yapma anlamında biraz daha rahatlanmış oldu o kadar. İlk yarı böyle oynandı ve önemli olayı Tita’nın kırmızı kart görmesiydi. 

Tita’nın kırmızı kartına gelince, hava topunda rakibine iki kez dirsek atan Tita’nın sarı kartları doğruydu. Hakem belki sarı kartlardan birini es geçebilirdi ama çok daha hafifinde Skubiç’e sarı kart gösterdiği için çok sertlerine kartları göstermek zorunda kaldı. Önceki Konyaspor aleyhine yaptığı bir hata Konyaspor’a getiri olarak dönmüş oldu bir yerde. Kırmızı kartın etkisinde kalan hakem kendine güvenmeyen tarzda maç yönetmeye başladı. Kendini yere atan MİY oyuncularının hareketlerine dahi faul çaldı ki bazı pozisyonlarda Torku Konyaspor etkili atak başlatacak ve gol bulma olasılıkları yüksek pozisyonları yakalayacaklardı. Hakemin her iki takım için de oluşabilecek avantajları oynatmaması faul düdükleri ile kesmesi sık sık yaşandı.

Muhakkak MİY eksik kalmanın olumsuzluğunu yaşayacaktı. Yine de ikinci yarıya daha etkili başlamak istediler. Çünkü kazanma zorunlulukları vardı. Öne geçecek net pozisyon da yakaladılar Khalili bu fırsatı iyi kullanamadı. Eksik kalmalarının etkisini 57. dakikadan itibaren yaşamaya başladılar. Bu dakikadan itibaren oyunun kontrolünü tamamen Torku Konyaspor’a bıraktılar.

Topun hakimiyetini tamamen eline alan Torku Konyaspor  stratejik oynamayı terk etmedi. Rakibi eksik kalmasına rağmen önceki oyun sistemlerine oldukça sadık oyun sergilediler. Etkili atakların gol pozisyonuna dönüşmeden sonlandığı oldu. Bu sezon en kıymetli golleri atan Torku Konyaspor maçın bir yerinde o kıymetli gollerinden birini daha atacağı inancı ile oyununu sergiliyordu. İlk golde aktif bir ataktan değil korner kullanımından Traore ile geldi.

Gelen gol MİY’in teslimiyeti, Torku Konyaspor’un daha rahatlamasıydı. Torku Konyaspor bu maçı nasıl olsa kazandım havası ile topa hakimiyetini çoğaltarak, topları rahat bölgelere taşıyarak oyundaki hakimiyetini iyice artırarak oynamaya başladı.

Bir duran topta gol umudu ile tamamen ileri çıktıklarında topun Ömer Ali’de kalması ve topu hızla ileri taşıyarak pozisyonu geliştirmesi ile ikinci gol Bajiç’in kafasından geldi.

İkinci golden sonra çok daha sakinleşen oyun şeklini  tamamen top hakimiyetine dönüştüren Torku Konyaspor artık maçın son düdüğünü bekleyen bir tarza dönüştürdü. Yine de 86. dakikada Holmen ve Halil İbrahim’in birlikte hamle yaptıkları bir pozisyonda kaçması imkansız  bir pozisyonda topu Holmen dışarı attı.

MİY’in golü bulması için ya Torku Konyasporlu futbolcular hata yapacaktı yada bireysel bir şekilde Nakoulma üretecekti… İki beklenti de gerçekleşmedi. Nakoulma’nın kontrolü ise Tita’nın da  oyundan atılması ile daha kolaylaşmıştı.

Daha üst sıralarda yer almak adına önemli bir maçtı. Bu maçı kazanarak Torku Konyaspor puan sıralamasında üçüncülüğün önemli bir adayı olduğunu gösterdi. 

Nasıl oynarsa oynasın kazanma alışkanlığını iyice özümsemiş, kendine güvenen Torku Konyaspor’un galibiyetlerinin devamı dileği, selam ve dua ile…