İçinde yaşadıkları siyah derilere bakarak, dünyanın en büyük "kara” parçasıdır Afrika diyebiliriz. Ayrıca insanlığın doğduğu ilk yermiş. İslami kaynaklar aksini söylese de, Anglosaksonların literatüründe böyle geçiyor. Biz ise insanlığın öldüğü yer olarak görüyoruz Afrika’yı.
      Sömürenler ve sömürülenler olarak ikiye ayrılır dünya, Habil’in kurbanını Kabil sömürdüğünden beri. Bu sömürü dünyasında kimi yiyecek bir dilim ekmek bulamazken, kimi fazla yememek için peyniri kibritle oranlama telaşındadır.
      Paylaşabilseydi göbeğini gayr-i Afrika, "small” bedenden başkasını tanıyabilecekti yerli Afrika. Ve uzatabilseydi süt dolu göğsünün ucunu, elindeki bebek mamasını bırakan bir anne, ölmeyecekti bir çocuk Afrika çöllerinde.
      Güneş enerjileri olacaktı suları olsaydı. Tabi ki sularını şişeleyeceklere imkân vermemek şartıyla. Ve olsaydı suları onlar da unutacaktı biz gibi teyemmümün alınış şeklini. Restoran sahibini çağırıp : "Bu suyun ph değeri neden yüksek ?” diye fırça atabilirdi belki de eşini yemeğe çıkaran bir Afrikalı. Eğer ki yerleşik hayata geçmeseydi Afrika’nın bağrında Avrupalı. Restoran dedim,  lokanta deseydim farkım kalmazdı ilkel bir Afrikalıdan. Bakarsak kullandığım kelimelere, biz de paylanmışız demek ki sömürü dünyasından.
      National Geographic işsiz kalacak, böyle bir şirket kurulamayacaktı belki de, bir medeniyet vahşetine kurban gitmeseydi Afrika. Dünyanın en büyük doğal stüdyosu Afrika’yı, yüksek çözünürlüklü bol pikselli televizyonlarımızdan izleyip şükrediyor ve sonra diyoruz ki: "Adamlara bak be ateşe tapıyorlar…” Bu sözlerin arka planında ki düşünce ve ruh yapısını okurun analizini bırakıyorum.
     Eski Yunanda başlasa da olimpiyatlar, atağa kalkması Afrika’nın keşfinden sonra olmuştur. Afrika’nın insan yönünden keşfi, Amerika’nın toprak olarak keşfinden çok daha sonradır. Olimpiyatlarda dalgalananlar beyazların bayrakları olmasına rağmen yarışan daima siyahilerdir. Gariptir Afrika ülkelerinin siyahileri bile yenilir yarışmalarda, çünkü siyahinin de iyisine beyazlar sahip olmuştur çoktan.  (Bkz: Fransa Milli Takım Kadroları)
   Merkez Bankası kurmadan da sömürünün yapılabildiğinin hala canlı kanıtıdır Afrika. Dünya, hurdaya çıkardığı demokrasiyi artık Afrika’ya ithal ediyor, Arap Baharı tarzı bahanelerle. Bunlardan nasibini alan Güney Afrika’ya Dünya Kupası organizasyonu verildi. Afrika biraz olsun gündeme gelecekti ama onu da Vuvuzela dinlemekten ve Shakira’nın tamtam dansını izlemekten konuşamadık. Not: Güney Afrika’nın Merkez Bankası vardır bu yazı ellerine geçerse faiz oranları artabilir, dolar yükselebilir, taş düşebilir. O yüzden yazıyı Afrikalıların ulaşamayacağı yerlerde okuyunuz.
     Ben bu yazıyı yazana kadar kaç Afrikalı çocuk açlıktan öldü ve siz bu yazıyı okurken internet paketinizden kaç megabit düştü bilmiyorum. Yazmaya devam ederek Afrikalı çocuklarının hayatlarını kurtaramam ama burada bitirirsem yazıyı sizin birkaç megabitinizi kurtarabilirim. Ve bunca sözü bir şiirimde geçen şu sözlerin posasından yazdığımı ifade ederim.

"…
  Tehlikeli bir uyruğun ten rengi yapışmıştır belki de üzerime
  Ve bilirim
  Solmaz hiçbir renk
  Beyazlar siyahları sevmedikçe.”