SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
Türkün aklı ne zaman çalışır
02 Haziran 2016, Perşembe

    Hollywood perdesinin yeni gözdesi: "Yapay Zeka” konulu filmler. Türklerin bilgisayara dair sordukları ilk şeyin hala "İçeriye biri girince bu nasıl kapatılacak?” sorusunun olduğu dünyada,  bilgisayar denen cihaza düşünebilen bir zeka nakli yapıyor insanoğlu. Her şeyi bildiği iddia edilen bir bilgisayarın, Turist Ömer’in sorduğu  "Ne var, ne yok?” sorusu üzerine bozulması bize kahkahalar attırsa da, aradan geçen elli yılda zekaya bakışımızın hala aynı yerde olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

    Son bir iki asırda Avrupa’nın verdiği birkaç ödüle sevinen zeka verimliliğimiz konusunda, şöyle bir tez ortaya atılmış: "Türk’ün aklı ya kaçarken, ya kenefteyken çalışır.” Kenef zamanla, hela olmuş, abdesthane, tuvalet, wc ve hatta 100 numara bile olmuş ama yapılan iş hep aynı kalmış. Arşimet Türk hamamında suyun kaldırma kuvvetini bulurken, bizim deniz yıldızı süslü maşrapa aksesuarlı mekanda neyi keşfettiğimiz merak konusudur.  Maalesef son yüzyılda aklımızdan çok kullandığımız bağırsaklarımız, Arşimet’in "Eureka Eureka” bağırışlarını bastıracak bir buluşa imza atmış değildir. 
 
   Aklımızın kaçarken çalıştığı iddiasına kısmen de olsa katılıyorum. Beni düşündüren şey;  o kadar kaçtığımız halde neden hala bir yere varamayışımızdır? Kaçmak bizim genlerimizde kodludur. Kaçak sigara, kaçak elektrik, kaçak kat gibi sıfat tamlamalarımıza, vergiden kaçırmak, kız kaçırmak, mahkum kaçırmak gibi eylemlerimizi de eklersek, aklımızın kaçarken çalıştığı tespitinin oldukça yerinde olduğu görülecektir.
 
  Ülke olarak genelde kaçıyoruz, eğer ki kaçmıyorsak tuvaletteyiz demektir.  Zaten obezite oranımızın her geçen yıl artması da göz önüne alınırsa, kaçma işini çok da beceremeyeceğimiz aşikardır. Gamlı baykuş gibi oturduğumuz tuvaletlerin kalebodurlarına bakarak hayal dünyamızı geliştiriyor ve telefonsuz bu ortamlarda başımızı düşünmek için kullanıyoruz. Ama gelgelelim camilerde sandalyeye oturan hacı amcalarımızın dizlerinin tutmaması üzerine, alafranga tuvaletlere yaptığımız yatay geçişler yüzünden, 5.1 inç ekranlarla yine baş başa kalıyoruz. Bundan sonra Türk’ün aklı nerde çalışacak bilmiyorum? 
 
   Fakir fukaraya umut dağıtan belediyeler, fakir fukaranın zihni açılmasın diye paralı yapıyor tuvaletleri. Bu yüzden ihtiyacını tenha yerde giderme çabasına giren bir fakir, gün gelecek orda bir insansı Homo Erectus’un iskeletine rastlayacak. Ve kendi kendine diyecek ki: "Bütün insanlığa bahşedilmişse bu defi hacet, nasıl olur da bir tek Türklerin aklını çalıştırır? Ve o tenhada anlayacak ki, tenyaların istilasıyla uğraşan bir kavmin başlattığı göçten kaçanların aklı, çoktan çalışmaya başlamıştır bile.