SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
Niyet Ramazan, amel Haziran
13 Haziran 2016, Pazartesi
Aç kalma korkusuyla geçirdiğimiz bir ibadet ayı oldu artık Ramazan. Diyetisyenlerin "İşler kesat” demeleri gereken bir ayda, hangi yiyeceklerin tok tutacağından, kilo kontrollerine varıncaya kadar fazla mesai yapmaya başladıklarına şahit oluyoruz.  Bütün uğraşlarımız yemeden içmeden kesilmesi emredilen bir toplumu nasıl tok tutacağımızla ilgilidir. 
 
   Fakir fukaranın halini anlamak için tutuluyormuş oruç. Peki  iftarı kimin halini anlamak için yapıyoruz, hükümdarların mı? Sahurda yiyecek üçüncü bir hurması olmayan sahabeye acaba hangi fakirin halini anlaması için indi bu ibadet? Sofraya gelen çeşit çeşit yemeklerin üçte birini bile yiyemeyip, "Yiyin için israf etmeyin” diye yapılan yemek dualarına en üst perdeden amin diyerek mi anlaşılıyor fakirin hali? Zengin fakirin halini Ramazanla anlayacaksa eğer, iftarların konuğu bile olmayan fakirler zenginlerin halini niye bu Ramazanla anlayamıyor ? Ekvatordan Kutuplara çıkıldıkça fakiri anlama şekli biraz daha zorlaşıyor olsa gerek. Ekvatordaki bir adamın sekiz saatte anladığı fakiri, Kutuptaki biri yirmi saatte zor mu anlıyor? Müslüman "Allah emrettiği için yapıyorum” demeyi Batı karşısında bir eziklik olarak hissetmeyi ve her şeye bilim, akıl, mantık diyen Batıya akılcı teklifler sunmayı bırakmadıkça, ayağa açlıktan değil samimiyetsizliğinden dolayı kalkamayacaktır.
   
  Bir ibadet nasıl bir ritüel haline gelir bunu da Ramazan dolayısıyla maalesef Müslümanlar üzerinde keşfedebildik. İmsakiyeler daha matbaadan çıkmadan televizyon kanalları sayesinde en uzun ve en kısa oruç tutacak ülkeleri tespit edebiliyoruz. Ve haberi  izler izlemez :"Ya Norveç’te olsaydık? Çok şükür Ya Rabbi burada rahat rahat tutacağız” diye bir dua tırmalıyor kulaklarımızı. Bu duayı yapan bir toplumla, oruç ağızla yüz elli kilometre çöl yoluyla Bedir savaşına giden bir toplumun duası, ramazanı, namazı bir olabilir mi? 
 
   İftar sonrası soda içmenin akşam namazı kılmaktan daha çok önem arz ettiği bir devre geldik. Soda içmek nerdeyse farzdır çünkü teravih namazı kılarken mide rahatsızlanırsa, namazda huşu yakalanamayabilir. Gariptir bunu da farz olan üç rekatlık akşam namazını kılmadığı halde sünnet olan teravihi kılmak için otuz üç rekata tabi olan bir kesim yapıyor. Akşam vakti iftar yapmak Allah’ın emri de, akşam namazı kimin emri ?
     
 Ramazan ayı belediyelerin amme hizmeti adına yeni bir çığır açtıkları ay olmuştur. Bundan on beş sene önce İbrahim Tatlıses ve Burhan Çaçanlara ezan okutmakla yetinen belediyeler, artık binlerce kişiye iftar yemeği veriyorlar.  Seçim dönemi dağıtılan parşömenlerden daha hesaplı bir parti reklamı olan bu iftarlarda bizde sizdeniz imajı veren belediyeler; iftar sonrasında şarkıcı, defci, kuklacı  bir takım kimseleri de nemalayarak halka görsel bir ziyafet çekmekteler "Rahmet Akşamları” başlığı altında. Evet rahmet ama kime rahmet burası tartışmaya açık bir alandır. 
   
  Tek hayali iftarda ne yiyeceğini düşünmekten öteye geçemeyen Müslümanlar, keşfede keşfede Müslümana alkolsüz bira nasıl içiriliri keşfettiler. Muhafazakarlığıyla(!) nam yapan bir firmanın alkolsüz malt içeceği iftar topunun patlamasıyla serin serin oruç açmakta kullanılabiliyor. Hele bir de İsrail firması diye kola firmalarına düşman bir muhafazakarsanız, alkolsüz malt içeceği dadından yenmez ne yapılır? İçilir tabi. 

      Not: Soda ve malt içeceği depolamak istiyorsunuz ama paranız mı yetmiyor ? Devlet destekli bankalarımızın Ramazana özel kredi tekliflerinizden yararlanmak için daha ne bekliyorsunuz. Fakirin halini anlamak için her yol mübahtır ne de olsa.