15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması ülkemiz için bir milat. Bu darbe başarılı olsaydı ülkemiz Suriye’den beter olacaktı. Hedef kanlı bir iç çatışmaydı. Cumhurbaşkanımızın dik duruşu Başbakanımız Yıldırım’ın ilk saatlerdeki vakur tavrı bu darbeyi engelledi.

En büyük teşekkür ise milletimize ait olmalı. Canı pahasına milli iradeye sahip çıkan bir milletimiz var. Tankın altına yatan, bombaların altından kaçmayan kahramanlarımız var. Artık bütün çıplaklığıyla FETÖ terör örgütü ortaya çıktı 17-25 Aralık tarihinde yapılan yargı darbesi yetmeyince bu sefer 15 temmuz tarihinde silahlı darbe yapmaya kalktılar.

Peki FETÖ terör örgütünün bu kadar güçlendiği görülmedi mi? Adamlar hep dedilerki biz hükümete değil devlete talibiz. FETÖ’nün kasetlerinde zaten bunlar açıktı. Hatırlayın bu kasetleri ne diyordu FETÖ. Yargıya gireceğiz, askeriyeye gireceğiz. Bu kasetler zamanında atv televizyonunda Ali Kırca tarafından yayınlanınca bizler ses etmedik. Bunlar dindar dedik. Bu grubu sanki laik darbeciler istemiyor diye düşündük. Yani kandırıldık.

Bu gerçeği elbette görenler vardı. Cumhurbaşkanımız Erdoğan hiçbir zaman bunları sevmedi. Her ne kadar bunlar dindar diyerek yardımcı olduysa da Ankara’da herkes bilir ki Sayın Erdoğan bunları sevmiyordu. Zaten Milli Görüşçülerle bu yapının arası her zaman soğuk olmuştur. İlk günden itibaren Sayın Erdoğan bu örgütle hesaplaşmak gerektiğini biliyordu. Bugün paralel terör örgütüne darbe vurulduysa hiç abartısız söylüyorum bu Cumhurbaşkanımızın cesareti sayesinde olmuştur. Öyle ki; AK Parti kurmayları, bakanlar, belediye başkanları Reisi yalnız bıraktı. MGK’da karar alınmasına rağmen devlet bu yapıyla mücadele etmedi ya da edemedi.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası gerçekler ortaya çıkınca bazıları kahraman edasıyla ortaya çıkıp FETÖ ile mücadele ettiğini söylüyor. Öyle ki en iyi FETÖ karşıtı benim, FETÖ şöyle hain böyle terörist diyor. Niye 15 Temmuz öncesi hatta 17-25 Aralık öncesi konuşmadınız. Madem bu kadar cesurdunuz FETÖ’nün en güçlü olduğu yıllarda neden sustunuz? Neyseki bu tehlikeyi önceden görenler de var.

Paralel tehlikesine işaret edenlerden birisi de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş. Hem de 2009 yılında. Ortada ne MİT krizi var. Ne 17-25 Aralık darbesi var, ne 15 Temmuz darbesi var. Kurtulmuş daha o tarihlerde Habertürk gazetesine verdiği beyanatlarda şunları söylüyor. İşte ilgili gazete haberi:

Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Fetullah Gülen cemaatini politize olmakla suçladı. Kurtulmuş, "Seçimde bize tuzak kurdular. Bu çevre ilk kez bu kadar politize oldu. Buyursunlar partilerini kursunlar” dedi.

Haber şöyle devam ediyor: Gülen cemaatinin artık her tartışmanın içinde olduğunu belirten Kurtulmuş, ‘Peki Hoca Efendi (o dönemki ifade şimdi FETÖ diyor) nerede? ABD’de” Niye orada yaşıyor, buyursun gelsin ülkesine. Spordan sanata, hukuktan siyasete her alanda FETÖ’nün olmasından rahatsız olduğunu belirten Kurtulmuş, siyasete, devleti yönetmeye bu kadar meraklılarsa buyursunlar parti kursunlar demiş. Her tartışmanın altından FETÖ’nün çıkmasını da yadırgadığını belirtmiş.

Haberin devamında Kurtulmuş, FETÖ’nün ABD’de olmasını da anlamadığını belirterek elimde yetkim olsa Fetullah Gülen›i Türkiye’ye getirim diyerek ABD’nin maşası olduğuna vurgu yapmış. Saadet Partisi’nin Gülen cemaatiyle mesafeli olduğunu da vurgulamış. Kurtulmuş’un bu açıklamaları o tarihlerde kıyameti kopartmıştı. Paralel yapının televizyon ve gazetelerinde Kurtulmuş’a aylarca ambargo koyarak aleyhte haberlere yer vermişlerdi.

Kurtulmuş bir başka önemli uyarıyı da MİT krizinde yapmış. Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran FETÖ mensuplarına tepki göstererek şunları söylemiş: ‘Eğer Hakan Fidan ifadeye giderse bu yapı hükümeti de düşürür. Hakan Fidan’ı tutuklar. Bu darbeye karşı durmak gerekir. Paralel yapı MİT’i ele geçirmek istiyor’ diyerek FETÖ tehlikesini göstermiş. Kurtulmuş’un bu açıklamaları yaptığı tarihte FETÖ en güçlü dönemini yaşıyordu. Bu açıklamaları yapmak yürek istiyordu. Şimdilerde yorum yapmak, mesaj vermek, trol olmak kolay. Önemli olan dün ne yaptığınız.

Sonuçta bu yapının öyle ya da böyle ortaya çıkması ve tasfiye edilmesi büyük hayırlara vesile olacaktır. Bu yapıdan kurtulan Türkiye daha güçlü ve özgür bir ülke olacaktır.