SON DAKİKA
Yılmaz Altunsoy
Cerablus Operasyonunun Kodları
15 Eylül 2016, Perşembe
 

Önceki yazılarımda, uzunca bir süredir, iyiden iyiye gün yüzüne çıkan, ne kadar görmezden gelmeye çalışılsa da mızrağın çuvala sığmadığı gerçeği olan,  Türkiye’ nin mevcut ittifaklarını gözden geçirmesi ve yeni işbirlikleri geliştirmesi gerektiği düşüncesini dile getirmiş ve özellikle Rusya, İran, Hindistan ve Çin ile yani yeni Avrasya birliği ile stratejik ortaklıklar gerçekleştirmesinin elzem olduğunu yazmıştım. Bu yeni ittifak ve stratejik işbirliğinin uzun yıllara sari ve içinde dostluk unsuru olan bir ittifak modeli olmadığı, olamayacağı, Türkiye’ nin Türk ve İslam Dünyası dışında hiçbir ülke ya da oluşum ile böyle bir işbirliği içine giremeyeceğini, bahsettiğim işbirliğinin stratejik olmayıp, taktik, kısa süreli ve faydaya dayalı bir işbirliği modeli olabileceğini vurgulamam gerekiyor.

 Bu aziz Türk Milleti, ne Rus ile, Ne Siyonistler ile ne de İran ile uzun bir işbirliği içinde olamaz. Böyle bir düşünce ham hayalden öteye geçemez, eşyanın tabiatına aykırıdır. Mesela Rusya ile yaşadığımız bahar havası uzun yıllar sürdürülemez, tarihi geçmişimiz ve Rusya ile hem Suriye’ de, hem Ukrayna ve Kafkaslarda farklı ve birbiri ile çatışan durumumuz böylesine bir işbirliğine manidir. Diğerlerini de buna kıyas edebilirsiniz. 

Türkiye, hain Fetö subaylarının direnci yüzünden Suriye’ de askeri anlamda pozisyon almakta gecikti. 15 Temmuz darbe ve istila girişiminden hemen sonra, tüm dünyanın gözü önünde, kimseden izin almadan başlattığımız Cerablus operasyonu hem askeri açıdan, hem de tarihi ve kültürel anlamda yeni, uzun süreli, stratejik ve içinde dostluk unsuru barındıran bir birliğin yani İslam Birliği’ nin işaret fişeğidir. Kahraman Türk askeri çok kısa zamanda, Tapınakçı Siyonist zihniyetin, Türkiye ile İslam dünyasının bağını kesme amacına matuf, YPG-PKK-PYD kontrolünde açılmaya çalışılan ihanet koridorunu kırmayı başardı.

Bu 15 Temmuz süreci sonunda yaşanan devlet-millet ittifakının bir meyvesi olarak algılanmalıdır. Öte yandan tanklarla Suriye’ ye giren Osmanlı torunlarını, çiçeklerle ve "Şükran Türkiye- Şükran Erdoğan” sloganları ile karşılayan Arap kardeşlerimizin bu tutumu ise, yaklaşık dört milyon Suriyeli muhaciri, bir ensar ve imparatorluk varisi ruhu ile bağrına basan milletimizin, bu eşsiz hamiyetinin bir sonucudur. Dünya Cerablus operasyonu ile şunları anladı;

1. Türkiye kendi güvenliği için kimseden izin almaya hacet olmaksızın istediği yerde, istihbari ve askeri operasyon yapabilir,

2. Türk ordusu 15 Temmuz sonrası, öncesine nazaran daha milli ve daha güçlüdür,

3. Suriye, çok değil bir asır önce Türkiye’ ye bağlı bir vilayet idi ve halen o topraklar hem misak-ı milli sınırları içindedir ve hem de vedia-yı Osmanidir,

4. Türk Milleti halen İslam dünyasının bayraktarıdır, önderidir, lideridir,

5. Yaşanan son gelişmeler Büyük İslam Birliği’ nin ayak sesleridir.

Yüz yıldır uyutulan, türlü entrikalarla esir alınan ve perişan hale düşürülen İslam Dünyası, derin kış uykusundan uyanmaya başladı. Nasıl kışın şiddeti ve bürudeti, şaşaalı bir baharın, gecenin en karanlık anı ise aydınlık bir gündüzün habercisi ve müjdecisi ise, İslam Aleminin içinde bulunduğu bu dehşetengiz ve elim hadiseler de güzel günlerin yaklaştığının beşaretidir, işaretidir. Allah aziz Türk milletinin yar ve yardımcısı olsun….