SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
Peltektir tanrılar
26 Eylül 2016, Pazartesi
Yıllık tanrı üretiminin, yeni doğan çocuk sayısını geçtiği bir dünyada yaşamaya zorlanıyoruz. Her insan ayrı bir alem ve her alem kendi yaratıcısına kullukla meşgul. Kıskançlık tanrısına Habil kurban edildiğinden beri her nefeste yeni bir tanrı üretmeye başladı insanoğlu. Gelinen noktada ise rahme düştüğü andan itibaren, daha ferah bir rahme nasıl ulaşabilirimin planlarını yapmaya başlıyor insan nutfesi.  Emeklerken yürüyebilmenin, yürürken koşabilmenin tanrıları yaratılıyor kah bir makamda, kah bir darphanede.

Kula kulluk etmem diyenler, pula kulluk da tam bir teslimiyet içerisindeler. Para sayma ibadetinde yakalanılan huşu ise paha biçilemez. Pulsuzlar, yani bir müddet kula kulluk etmek zorunda kalanlarsa, vaat edilmiş topraklardan vaat edilmiş ihalelere hicret edenlerin seferi olup olmadıklarını tartışmakla meşgul.

Hz. Musa’nın onca mucizesini tek bir buzağıyla silmişti Samiri. Rüzgâr estikçe ses çıkaran, mühendislik harikası altından bir buzağı. Hakikat mucizesini göremeyen gözler Samirilerin işini kolaylaştırdı artık. Hiçbir olağanüstülüğü olmayan çimentodan evler yapıyorlar. Mıknatıslı vücuduyla bütün hastalıkları üstüne çekmiş yetmiş yaşında adamlar, inşaat tanrısının elçisi bankalara on yıl ibadetle meşgul oluyorlar.

Cahiliye devri Ömer’i helvadan yaptığı tanrısını, rızkı veren Hubel’dir deyip hüpletirken de din karın doyuruyordu bugün de karın doyuruyor. Torna tezgâhlarının başında tenzilatlı tanrı satanlar da karınlarını doyuruyor, paravanın arkasında Tanrı’nın görünmezliğini kıskanan papalar da karınlarını pek ala doyuruyorlar. Ne hazindir ki İslam Coğrafyasında da karın doyurma işi, bu bayatlamış tanrı ticaretiyle yapılıyor. Ne zaman ki din karın doyurmayı bırakıp gönül doyururdu, işte o zaman bütün tanrılar Allah’ın önünde boyun eğecekler.

Her bedene ve her kafaya göre tanrıların uydurulduğu şu dünyada, Müslümanlar da uyanık olmak zorundadır. Söz "Allah” olarak çıksa da, çağrı başka tanrılara yapılıyor olabilir. Bir şeyhe, bir barona, bir hocaya ya da bir zümreye tapma çukuruna düşüp Allah’a kulluk ettiğimizi sanabiliriz. Peltek bir adamın "tanrıya” "sanrı” deyişinde ki ince çizgide gizlidir, Allah diye taptığımızın kendi sanrılarımızın olması. 

Tanrının Kırbacı Atilla romanında, Romalılara hitaben şöyle diyor Atilla : "Siz soğuğa dayanamadığınız için daima güneşi takip ediyorsunuz, ölümlü olduğunuzu kabul etmek istemediğiniz için kendinize tanrılar ve cennetler yaratıyorsunuz…”  Kendi yarattığımız cennetlerden kovulup, ahiretin tarlası dünyaya indirilmemiz için Allah inancımızı gözden geçirmeliyiz. Bütün ilahlık iddiasında olanları reddedip : "La İlahe, İlla Allah – Yoktur İlah, Ancak Allah” diyerek.