SON DAKİKA
Ahmet AKBIYIK
Kim ‘Dürt’meli?
27 Aralık 2016, Salı
Ünlü bir kuruyemiş firmasının son reklamını mutlaka izlemişsinizdir.  "Yıllar yıllar önce ortada bilgisayar ve internetler yokken, Türkiye’nin kocaman bir sosyal ağı vardı" diye başlıyor ve sosyal medyanın bugün insanımızı getirdiği noktaya dikkat çekiyor.
Evet, yıllar önce Türkiye’nin kocaman bir sosyal ağı vardı. Ama o ağ insanları ayrıştırmıyordu…
Aksine birbirine bağlıyordu…
Dedikodu, yalan, itham, iftira ve hırsızlık bir eğlenceymiş gibi gösterilmiyordu…
Gıybet ve yalan, bir sektör haline getirilmiyor, ilahi gözetleyici asla ve asla unutulmuyordu…
Kimse kimseyi sebepsiz yere "dürt"müyor, her önüne çıkana "arkadaşlık isteği" göndermiyor, "arkadaşımsın" dediği kişiyi, iyi gününde de kötü gününde de yalnız bırakmıyordu. Belki de en önemlisi, ortaya ortak "paylaş"ımlar ve "beğen"iler çıkıyordu.  
Kısacası ağızdan çıkan her sözün bir ahlakı, bir adabı vardı. Söylenenler yaşananlar, yaşananlar söylenenler oluyordu.   
İşi biraz daha somutlaştıralım isterseniz…
3-5 kafadar bir araya gelmiş ve bir grup oluşturmuş. Adım adım polis uygulamalarının noktaları veriliyor, kaza paylaşımları yapılıyor. Önceleri söz konusu sayfadan yazılan "Biraz alkollüyüm de, ……… yönüne doğru gideceğim. Polis var mı?" sorusu, tepkiler üzerine WhatsApp’ta kurulan ve sadece yöneticilerin görebildiği gruptan sorulur olmuş.
Bitti mi? Elbette ki hayır.
Paylaşılan bir maddi hasarlı kazanın altında, farklı isimlerce yapılan, "Sürücü ve yanındaki iki kişi ölmüş" , "Ağır yaralıydı demek ki hastanede ölmüş", "Yok yok sürücüyü gördüm ben ayaktaydı, yanındaki öldü"  türü yorumları her daim görmek mümkün.
Tabi bunu fırsata dönüştürüp, sitelerini doğruluğu şüpheli bu tür haberlerle dolduranları da anmasak olmaz…
Peki, ne yapmalı da günümüzün bu hastalığından kurtulmalı?
İşte size reçete…
Hemen… Hemen… Hiç düşünmeden, vakit daha da geç olmadan "DÜRT"ün kendinizi…
Zaten bu bilgisayarlar ve cep telefonlarının yol açtığı sağlık sorunları ortada. Tam bir bilgi bombardımanı altındayız. Bilgisayar karşısında çakılmanın, telefonu ele yapıştırmanın anlamı da yok. Seçici davranın ve sadece doğruluğundan emin olduğunuz kaynakları takip edin…
Yazmaya gelince… Bundan böyle klavyelerde, gayesi insan onuru ve haysiyetini yüceltmek olan harf gruplarını tercih edin.
Böylece sözlerimizin esaretinden kurtulur, biz onları esir alırız…
Atalar ne demiş?
Söz var, iş bitirir; söz var, baş yitirir…