SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
Nedir Bu Erdoğan Korkusu?
25 Ocak 2017, Çarşamba
Nedir bu Erdoğan korkusu, anlayabilmiş değilim. Sosyal medyada, gazete köşelerinde kendisine olmadık hakaretler yapılıyor, sövülüyor, iftira atılıyor. Anayasada özel dokunulmazlık kanunu olan, "vatana ihanet" suçu dışında yargılanamayan Erdoğan bütün bu hakaretçilere karşı ne yapıyor? Sövenleri sadece mahkemeye veriyor Erdoğan. O da görebildikleri ve duyabildikleriyle sınırlı.  Sadece eleştiri sınırları içinde kalanlara soruşturma da, kovuşturma da yok.  Erdoğan, bir Müslüman duyarlılığıyla sadece aile mahremiyetine dil uzatanlara, onuruyla-izzetiyle oynayanlara, daha doğrusu sövenlere dava açıyor. Bu da her Türk vatandaşının doğal hakkı. Hatta dava açmazsa sorumlu, çünkü inancımızda "haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” buyrulur.
     Avrupalı (AB) korkabilir. Çünkü Erdoğan ayaklarına basıyor, dünyanın en büyük havalimanını yapıyor, Frankfurt havalimanına rakip geliyor, ticaret merkezi İstanbul’a kayıyor. Bundan böyle Avrupalı eskisi kadar sömüremeyecek, dünyanın hammadde kaynaklarını, enerji kaynaklarını Türkiye’den izin almadan, Türkiye’nin yardımı olmadan Avrupa’ya taşıyamayacak, enerjide Türkiye’ye bağımlı kalacak, belki birlikleri dağılacak, o çok övündükleri demokrasileriyle artık övünemeyecek, insan haklarını, özgürlükleri bahane ederek Türkiye’yi teftiş edemeyecek, teröre verdikleri destek sebebiyle ikiyüzlülükleri, samimiyetsizlikleri ve kirli çamaşırları ortaya çıkacak.
    Amerikalı korkabilir, çünkü yıllardır sömürdüğü, hizaya soktuğu, İsrail’le korkuttuğu Ortadoğu’da ABD’ye eyvallah etmeyen yeni bir güç doğuyor, otur dediğinde oturmayan, dur dediği zaman durmayan, koyduğu silah ambargosunu takmayan, başına buyruk, siyasi, askeri ve ekonomik yönden bağımsız bir Türkiye geliyor.
   İran korkabilir, çünkü tarihte olduğu gibi Çaldıranda Şah İsmail’in ordularını dağıtan, ta İran’ın içlerine kadar Şahı kovalayan Yavuz’un torunları tekrar o eski güçlerini buluyorlar, Osmanlının varisleri toparlanıyor, İslam dünyasına, sünni ümmete örnek ve önder oluyor.  
    Dünyanın diğer hegemon güçleri korkabilir. Çünkü Türkiye’yi örnek alan mazlum ve mağdur devletlerin gözleri açılıyor, hammaddelerini, madenlerini kendileri işlemek,  kaynaklarını kendileri kullanmak istiyorlar, bunları uyaran, uyandıran bir Türkiye geliyor. Türkiye, Türk ve İslam dünyası için çekim merkezi oluyor, 25 milyon km coğrafyaya hükmeden Osmanlı sanki geriye geliyor. 
   İkinci Dünya Savaşının galip devletleri, BM’in hegemon güçleri korkuyor. Çünkü ilk defa BM yapısını sorguluyor Erdoğan, "dünya beşten büyük” diyor ve "veto hakkı olan ülkelerin içinde niçin bir Müslüman ülke yok” diyor, adaletsiz yapıya dikkat çekiyor, zulüm düzenine isyan ediyor.
    Pekiyi, içimizdekiler, bizim kanımızdan -canımızdan bildiklerimiz niçin korkuyor Erdoğan’dan, O’nun tek başına Yürütmenin başına geçmesinden, yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminden, tek başlı sistemden?
   Çünkü yeni sistemle birlikte darbeler tarihte kalacak, vesayetçilerin darbe hevesleri sona erecek, askeri bürokrasi, yargı bürokrasisi, derin devlet gibi vesayetçiler eski gücünü bulamayacak, bürokratik oligarşi seçilmiş siyasetçi üzerindeki eski etkisini bir daha gösteremeyecek. Bugüne kadar tek başına seçimle iktidara gelemeyenler ve darbecilerden medet umanlar, artık askeri göreve çağıramayacaklar, vesayet odaklarını arkalarında göremeyecekler, Anayasa Mahkemesini devreye sokup 410 milletvekilinin oyuyla kabul edilmiş kanunları iptal ettiremeyecekler.
    Erdoğan’dan korkuyorlar; çünkü Erdoğan sevgisi bu millette o kadar fazla ki, kendisi siyasetten çekilmediği müddetçe rakiplerine hiç bir zaman iktidar yolu açılmayacak. Bu millet, Erdoğan gibi karizması yüksek, hitabeti güçlü, milletine aşık, milletinin değerlerine bağlı, millete hizmeti ibadet olarak gören  bir liderin peşini asla bırakmayacak.
    Erdoğan’dan korkuyorlar; çünkü Erdoğan 2002 yılına kadar bu ülkeyi yönetenlere benzemiyor. Dini bir siyasi araç olarak kullanmıyor, riya etmiyor, inandığı gibi yaşıyor, vatandaşın gönlüne dokunuyor, fakirin kapısını çalıyor,  samimiyetiyle, merhametiyle herkesin gönlünü çalıyor, inandığı ve yaşadığı dinin bütün emir ve yasaklarını cemiyet hayatında da millet olarak öğrenilmesini ve yaşanmasını istiyor. Erdoğan biliyor ki, Müslüman sadece namaz kılmakla, oruç tutmakla görevli değil. Onun cihat ve tebliğ gibi başka asli görevleri de var. Hele iktidar gücü elinde olan bir Müslüman asla inançlarına, dininin emir ve yasaklarına kayıtsız ve seyirci kalamaz. Samimi bir Müslüman lider, ülkenin eğitim sistemine neşter vurmak ister, camilerin dolup taşmasını ister. Faizin bitmesini, bütün bankaların katılım bankasına dönüşmesini ister. İçki ve kumar gibi günahların yasaklanmasını, en azından devletin bu tür işletmelerden uzak durmasını ister. Tesettürün yaygınlaşmasını, fuhuş sektörünün tarihe gömülmesini ister. Aile kurumunun daha güçlü olmasını, mahremiyetin korunmasını, zinanın yok olmasını ister. Samimi bir Müslüman olarak Sayın Erdoğan da elbette bu gerçeklere inanıyor, bunları hayata geçirmek, gördüğü yanlışları ve kötülükleri diliyle ve eliyle düzeltmek istiyor. Böyle dini-inancı bütün bir Erdoğan’dan korkulmaz mı(!) Akşam- sabah içen, dost hayatı süren, fuhşu günah olarak görmeyen,  evlilik gibi kutsal bir kurumu ayak bağı gören, aile mahremiyetine inanmayan, hayatı zevk-sefa ve eğlence olarak gören, hayat tarzı hiç uyuşmayan, kutsalı olmayan bir azınlık grup elbette Erdoğan’dan korkar. Hayat tarzımıza, yaşam biçimimize saldırı var diye yeri göğü inletenler de işte bunlar. Ülkenin diğer yüzde doksanının aslında Erdoğan’dan korkusu yok. Yüzde elli oy veriyorsa yüzde kırkı da sempati duyuyor.
   Evet, sayıları nüfusumuz içinde yüzde onu geçmeyen bir azınlık grup Erdoğan’dan bugün daha çok korkuyor. Çünkü Erdoğan bir de Yürütmeyi tek başına ele katarsa, Meclisi de arkasına takarsa, bürokrasinin çoğunu da atarsa seyreyle gümbürtüyü(!) Yüzyıldır elleriyle yaptıkları kardan adamları eriyecek, buz üzerine yaptıkları binaları çökecek, devletin kaymağını yiyen ve kendini Devletin sahibi olarak gören bu azınlık grubun bir daha esamesi okunmayacak.
    Ayet-i kerimede, çağlar üstü olarak ifade edilir: "Onlar Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Kafireler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır”. (Saf Suresi) Biz de bu hakikate inandık. Kimse o nuru söndüremeyecek, Tayyip gibileri gelip o Nura sahip çıkmaya devam edecek.