SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
On Yanlışa Son
30 Ocak 2017, Pazartesi
Son otuz beş senedir 1982 Anayasasından kaynaklanan yanlışları her siyasi parti ifade ediyordu, "bu anayasayla yürünmüyor, adeta devletin ve hükümetin ayaklarını bağlıyor, bu bağlı ayaklarla dünya ülkeleriyle yarışa sokuyor” diyorlardı. Her hükümet bu anayasayı değiştirmek istiyor, kimse de o cesareti ve o gücü kendinde bulamıyordu. Mevcut anayasadan kaynaklanan kuvvetler karmaşası,  kimi hükümetin işine geliyor ve ağırdan alıyordu, kimi de değiştirmek için o gücü kendinde bulmuyordu. 1982 Anayasasının ruhunda, halka ve halkın seçtiklerine güven yoktu, bütün yetkiler yargı ve askeri bürokrasideydi, bir de sorumsuz Cumhurbaşkanındaydı.
   Evet, 1982 Anayasasının birçok maddesi parça paça değişmiş ama köklü bir değişikliğe gidilememişti, makyaj türü tadilatlarla yetinilmiş, ruhu ve özü yerinde duruyordu. Daha doğrusu seçilenler bürokrasinin elinde oyuncaktı, halka karşı sorumluların yetkisi kısıtlıydı, sorumsuzların daha çok yetkisi ve etkisi vardı. Onun için belli aralıklarla muhtıralar veriliyor, darbeler oluyordu, yüksek yargı kendini yasamanın yerine koyuyordu. Örnek olarak, 6-7 kişilik Anayasa Mahkemesi üyesi, beş yüz elli milletvekilinin aldığı kararı bozuyor, kendilerini Meclisin üstünde görüyordu. Asker ikiye bir hükümetleri hizaya sokuyor, ültimatom- muhtıra veriyor, o da olmadı kışladan çıkıyor darbeye yelteniyordu. Yani bu milleti yönetenler seçilmişler değil bürokratik oligarşiydi, seçim göstermelikti, demokrasi dildeydi.
    Önümüzdeki günlerde veya aylarda oylayacağımız yeni -güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemi az-buz bir değişiklik değil, anayasamızın altmış küsur maddesine dokunuldu, tahvilat (değişiklik) ve tadilat (düzeltme) yapıldı. Sistem yeni baştan kuruldu, başbakanlık makamı gibi bir makam kaldırıldı, on maddede toplayabileceğimiz sorunlara son verildi:
   1-Koalisyonlara son. Bu yeni sistemde partiler arasında çekişme ve pazarlık yok. Koalisyon hükümetlerinde yaşanan bakanlık paylaşımı, kadrolaşma yarışı, fırsatçılık, savurganlık, ulufe dağıtımı yaşanmayacak. Yürütmenin başındaki Cumhurbaşkanları Hükümetini (Bakanlar Kurulunu) oluştururken kendi partisine bağlı kalmayarak her kesimden bakan atayabilecek, bir çeşit bakanlar kurulu koalisyonu olacaktır. Bu da dar particilik anlayışını kıracak ve her kesimi kucaklayan bir hükümetin kurulmasını sağlayacaktır.
    2-Ara rejimlere, darbelere, muhtıralara, vesayetçi yapılara son. Otorite boşluğundan, güçsüz hükümetlerden, partiler arası çekişmelerden, iki başlılıktan faydalan vesayetçi yapılar artık olmayacak, seçilmiş hükümetleri hizaya sokma gücünü kendilerinde bulamayacak, yargı ve ordu kendi işine yoğunlaşacak.
    3-Particiliğe, hizipçiliğe, ayrışmaya, siyasi çekişmelere ve kutuplaşmaya son. Devlet nimetinden pay almak için yaşanan kıyasıya çekişmeler, parti taassubu, senlik-benlik davası sona erecek. %51 oranında oy alıp kendilerine yakın cumhurbaşkanı seçebilmek için seçimlerde partiler arasında birleşme, işbirliği, dayanışma yaşanacak, bu da toplumumuzda birliği, kardeşliği, dayanışmayı ve kaynaşmayı sağlayacak.  Milletvekilleri iş takibinden, yandaş ağırlamaktan ziyade yasama ve denetleme görevlerine odaklanacaklar.
    4-Karar almada, icraatta gecikmeye, savsaklamaya son. Hükümet tek başlı olacağı için kararlar hızlı alınacak, bakanlar gensoruyla düşürülme korkusu içinde olmayacak, tek otoriteye bağlı olarak daha hızlı ve cesur davranacaklar.
    5-Kuvvetler karmaşasına son. Kuvvetler (Yürütme, Yasama ve Yargı) birbirinden daha çok bağımsız olacaktır, birbirinin ayağına basmayacaktır. Yargıda gruplaşmalar olmayacak, siyaset yapılmayacak, tarafsız ve bağımsız hareket edecektir. TBMM yasama ve denetim görevine odaklanacak, yürütmeye ayak bağı olmayacaktır.
     6-Üst düzey yöneticilerde vekâlete son. Üçlü kararnameyle atanan üst düzey yöneticiler artık iki imzayla atanacak ve aylarca atanamayan bir üst düzey yönetici olmayacak, vekâletle idare edilen, vekil yöneticilerin yönettiği üst kurumlar olmayacak. Cumhurbaşkanın kararname çıkarma yetkisi olmasıyla geciken kanunlardan dolayı icraatta aksama, gecikme ve durma yaşanmayacak.
    7-Kısa ömürlü hükümetlere son. Seçim dönemlerinde zafiyet içine giren, üç ayda ancak kurulabilen 1-2 senelik kısa ömürlü hükümetler sona erecek. Yeni sistemle birlikte hükümetler bir hafta içinde kurulacak, seçim döneminde işleri durduran, sümen altı yapan, ağırdan alan bürokrasi olmayacak, devlet çarkı durmayacak.
     8-Hükümette iki başlılığa son. Artık Cumhurbaşkanları Başbakanların önüne anayasa kitapçığı atmayacak, suni krizler çıkmayacak, cumhurbaşkanları hükümetin icraatlarını engelleyen bir pozisyonda olmayacak, vetolar azalacak, seçilmişler arasında tartışma ve zaman kaybı yaşanmayacak.
      9-Bürokratik engellemelere, belirsizliklere son. Uzun ömürlü hükümetlerin uzun ömürlü bürokratları olacak, yatırımcılar daha çok güven duyacak, uzun süreli planlamalar yapabilecek, sık sık yapılan seçimlerden dolayı belirsizlikler, ekonomik ve siyasi krizler yaşanmayacaktır.
     10-Terör olayları karşısında yönetim zafiyetine, güvenlik ve otorite boşluğuna son. Yeni cumhurbaşkanlığı seminde hükümetin başı aynı zamanda başkomutan olacak, bütün güvenlik birimleri (asker ve polis) iş birliği içinde, tek yönetim altında hareket edecek, devlet dış ve iç saldırılara karşı daha güçlü olacak ve daha dik duracak. Sonuç olarak, bu milletin değerlerini taşımayan, kutsallarına inanmayan, marjinal-radikal fikirleri olan, bu millete yabancı insanlar hiçbir zaman %51 oy alıp cumhurbaşkanı yani yürütmenin başı olamayacaklar. Hep milletin öz değerlerine sahip olanlar seçilecek, yeni anayasa paketinin en büyük kazanımı da bu olacak.