SON DAKİKA
S. Mücahit İYİYOLBULAN
Tefekkürler Türkiye
18 Şubat 2017, C.tesi
Alkış tutmaya alışmış ellerini gösterişli kılmak için manikürü, pedikürü bol ama aynı ellerle göz ovuşturulmak istenmediği için tefekkürü kıt bir ülkenin mecburi müdavimleriyiz. Düşünmek istemiyoruz çünkü düşünmek soru sormayı gerektiriyor. Soruların cevaplarıysa acı verir çoğu zaman ve acının taliplisi yoktur bu ülkede. Neşet Ertaş türküleriyle yakılan sigaraları acı çekmek sanıyoruz. Herkes sever güneşin tenini yaktığı bir Anadolu güzelini ama düşünmeliydik büyüyebilseydi kimi severdi Aylan bebek. Uyandırmak için yetiyorken yarım bardak su, Aylan Bebekli okyanuslar boşalttılar üstümüze de, bir türlü uyanamadık.
Umut pazarlıyorlar bize mütemadiyen. Salonlar alkışlarla doluyor ve ıslık çalıyor meydanlar. Televizyon sesinden başka bir şey duymak istemiyoruz ve ses sonuna kadar açık. Oysa hep uyarıyla başlar canlı yayınlar: "Lütfen televizyonunuzun sesini kısar mısınız?” Bu gürültülere kurban gidiyor işte modern dünyanın göz diktiği ahlakımız, ailemiz, gençliğimiz…

Hayal kurmayı düşünmek sanıyoruz ve gerçeklerden uzak bu hayal aleminde yaşıyoruz. Düşünmeyi gerçekleştirecek sermayemiz yok. Nasıl düşünebiliriz ki, kuş sesleri kulaklarımızdan hicret etmiş, dilimize düşen hormonsuz tek şey kar taneleri ve abdestimiz bozuluyor kitaplar değince elimize. Kulaklarımızda her gün aynı kornalar, genzimizde soğuk şehrin bacalarından tüten dumanlar ve elimizde banka sırası fişleriyle neyi düşüneceğiz?  Fikrî zemini yeşertecek verimli zihinlere ve eyleme dökecek sağlam bileklere ihtiyacımız var. Ama biz hep sağlam bineklerin peşinden koşuyoruz. Batı bineklerinin tekerleri için Kongo’da kaç siyah derilinin bilekleri kesildi bundan habersiz yaşıyoruz.

Peygamber Efendimiz Hira Mağarasına Mekke sokaklarında ki aşırı trafikten, dolar euro paritesinden, tüp kuyruğunda beklemekten ya da hastanede amcası Ebu Talip rehin tutulduğundan falan çekilmiyordu. O sadece şehrin ve insanların kokuşmuşluğundan, o put hanelerin yaydığı illetten kurtulmak ve iç huzuru yakalamak için çıkıyordu. Peki şimdi en ufak bir sokakta bile, koca Mekke şehrindekinden daha fazla put soluklanırken çıkabilecek miyiz kendi mağaralarımıza? Hira’ya çıkmadan Mekke’nin neden fethedilmesi gerektiğini kavrayamayız. Son devrin putlarını devirebilmek için bir düşünce devrimi şart. İşte o düşünce devrimidir ki; bizi Hira’dan itikaflara taşıyacak olan.