SON DAKİKA
Alaettin EKİZER
Mahalle Kültürü Ölüyor
28 Şubat 2017, Salı
Cuma günü kayınpederim vefat etti. Çok yaşlıydı. Ama ölüm yine de acı.

Görevimizi ifa ettik. Taziyeleri kabul ettik.

Bu vesileyle çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği mahallemin havasını teneffüs ettim.

Çoktandır görmediğim mahalle halkını görme fırsatı buldum.

Zaman, yaşayan mahalle sakinlerini nasıl da yıpratmış. 

Saçları beyazlamış. Belleri bükülmüş. Yüzleri kırışmış.

Bir zamanlar mahallemizin sözü geçen, saygı duyulan büyükleri çoktan öbür dünyaya göçmüş.

"Fethiye Hanım” diye eşine seslenerek gelen muallim Mehmet Ali Öngül amca, 

O pehlivan gövdesiyle, şen şakrak eve gelişi gözlerimin önünden gitmeyen rahmetli dedem Karaviranlı Ahmet Çavuş,

Çekirdek çitlemesi, lezzetli yemekleri ile ünlü, becerikli ve yardımsever Huriye Teyze,

Dudağından düşürmediği cıgarasıyla derici Kılıçların Durmuş amca,

Lezzetli dondurmaları ile çocukları başına üşüştüren dondurmacı Avni ve Adil Abi’ler,

Hızlı namaz kıldırdığı için camimizin "toz kaldıran” ismiyle anılmasını sağlayan Tevfik Hoca,

Hatıralar capcanlı… Sanki her biri bir köşeden çıkıp geliverecekmiş gibi…

Yaşadıkları mekanlar da sahiplerini kaybetmenin acısına dayanamamış olacaklar ki, yıpranmışlar.

Kapitalizm, sevgi ve mutlulukla yaşanan, hatıralarla dolu bu mahalleyi de katletmeye gelmiş.

Beton hançerlerini mahallenin bağrına saplamaya başlamış bile.

Sımsıcak mahalle, soğumuş. Soğuk betonlarda soğuk insanların oturacağını hissetmiş sanki. 

Birbirinin külüne muhtaç komşuları barındıran mekanlar, tanışmayı, selamlaşmayı unutan robot insanları barındıracağına üzülür gibi sessiz ve çaresiz.

Her medeniyet kendi mimarisini oluşturur. Mahalle medeniyetimizin ayrılmaz parçasıdır.

Mahalle kültürü ölürse medeniyetimiz de, toplumsal yapımızın temel dinamikleri de ölür.

Bunu yaşatan bir mimari anlayışı geliştirmek çok büyük bir ihtiyaçtır.

Kapitalizmin rant anlayışı ile mahallelerimiz gibi ruhumuzu da betonlaştırıyor.

İki ölüm acısını birlikte yaşadım.

İnsanın ölümü Allah’ın emri. Önlenemez.

Ama mahalle kültürünün ölmesini önleyebiliriz.

Toplum yapımızın temel dinamikleri ölürse, fertler mutlu olamaz.

Toplumun da başka toplumların uydusu veya esiri olması kaçınılmazdır.

Mahalle kültürünü yaşatan bir mimari anlayışı geliştirmek için devleti, belediyeleri, üniversiteleri, şehir plancılarını, mimar-mühendis ve bunların meslek odalarını, tüm diğer ilgilileri göreve davet ediyorum…