SON DAKİKA
Recep ÖĞÜTÇÜ
On Sekiz Yaş Seçilmek İçin Erken midir?
28 Şubat 2017, Salı
16 Nisan halk oylamasıyla değişecek anayasa maddelerinden birisi de seçilme yaşının on sekize indirilmesidir. On sekiz yaşında seçebilen, seçme hakkı olan, evlenen, suç işlediğinde ceza alan, akdi ve şahitliği kabul edilen bir gencin seçilme hakkına da sahip olması demokrasinin, hukukun, ilmin, aklın ve mantığın gereğidir. Kaldı kırktan fazla ülkede seçilme yaşı on sekizdir. Hatta on altı yaşında seçilme yaşı olan ülke bile vardır.
    Kanunlarımız reşit olma yaşını on sekiz olarak belirlemiştir. Kanunlarımıza göre on sekiz yaşını idrak eden bir genç atık bağımsız bir bireydir. Bütün medeni haklara ve yetkilere sahiptir. Bugüne kadar sadece seçilme hakkından mahrum idi. Anayasanın değişmesiyle  bu hakka da sahip olacaklar.
    Fizyolojik ve psikolojik açıdan baktığımızda akıl ve büluğ yaşı, yani ergenlik yaşı, rüşt çağı iklimden iklime, bölgeden bölgeye, ırktan ırka, milletten millete değişir. Sıcak bölgelerde, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde insanlar daha erken yaşta ergenlik çağına erişmektedir. O bölgelerde dokuz yaşında ergenlik çağına gelen kızlar vardır. Kuzey ülkelerde ergenlik yaşı daha geçtir, yaklaşık on sekiz yaşlarındadır. Bizim ülkemizde ise ergenlik yaşının ortalaması on beş yaşıdır. Hanefi mezhebinde teklif (mükellef) olma yaşı "on beş” olarak kabul edilmiştir. Kızlar ise on iki yaşında ergen olabilmektedir. Fıkıh kitaplarımıza göre, on beş yaşını doldurduğu halde ergen olmayan bir çocuk, "mürahık” sayılır ve Allah’ın bütün emir ve yasaklarından sorumludur, mükellefle aynı sorumluluğa sahiptir. Bu aynı zamanda seçme seçilme hakkına da sahip olmak, reşit olmak anlamına gelir. Yani dinimiz, inancımız açısından seçme ve seçilme hakkı on beş yaşıyla başlamaktadır. Bundan sonra yaşanan her yaş tecrübeyi artırmakta, daha olgun kılmaktadır.
      Tarihimize baktığımız zaman şartların icabı olarak çok küçük yaşta yönetici olan, padişahlık görevini üstlenen birçok padişahımız olmuştur. Çağ açıp çağ kapayan, İstanbul’un fethini gerçekleştiren,  Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan Fatih Sultan Mehmet (İkinci Mehmet) "Fatih”lik unvanını aldığında henüz yirmi bir yaşındaydı. Çocuk yaşta padişah olan Birinci Ahmet ve Dördüncü Murat gibi padişahlar en başarılı padişahlar arasındadır.
     İslam tarihine baktığımızda da gençlerin büyük roller aldığını görürüz. Musab bin Umeyr, henüz 18-20 yaşlarda Medine’ye hicret etmiş, İslam’ın Medine’de kabul görmesini sağlamış, öğretmenlik ve tebliğ görevini üstlenmiştir. Üsame bin Zeyd, henüz on sekiz yaşında Peygamberimiz tarafından ordu kumandanı tayin edilmiştir.  Muhafaza ve rivayet ettiği on binlerce hadisle ve sünnetle öne çıkan, ashabın alimleri ve fakihleri sayılan Enes bin Malik, Abdullah bin Abbas, Abdullah bin Ömer gibi sahabilerin hepsi Peygamber mektebinde yetişmiş gençlerdir. Efendimizin on binlerce hadis ve sünnetini muhafaza eden ve sonraki nesillere aktaran ağırlıkta bu genç sahabilerdir.
    Evet, dinimiz gençlerin dinamizmiyle yayılmış, bugünlere gelmiş, İslam tarihinin şeref sayfalarını gençlerin kahramanlıkları doldurmuştur.
   Gençlerin tecrübesiz olması bir nakısa değildir. İhtiyarlarda olan tecrübe gençlerde, gençlerde olan heyecan ve dinamizm ihtiyarlarda yoktur. Dolayısıyla bunlar birbirlerini tamamlarlar. TBMM’de gençlerin, orta yaşlıların ve yaşlı vekillerin bir arada olması ancak Meclis’in üretkenliğini ve gücünü artırır. Çocuklar hariç toplumun tüm kesimleri orada temsil edilmelidir. Her kesimin sorununu ancak o kesimin içinde olanlar anlar ve çözer.
    On sekiz yaşında bir genci küçük görmeye hakkımız yoktur. Kaldık ki olgunluk yaşı kişiden kişiye değişmektedir. Nice orta yaşlılardan daha olgun düşünen on sekiz yaşında gençler vardır.  Nitekim olgunlukta ihtiyarlara benzeyen gençleri Peygamberimiz övmüş ve "Gençlerin en hayırlısı ihtiyarlara benzeyendir” buyurmuştur.
   Evet, seçilme yaşının on sekize düşürülmesi çok isabetli olmuştur. 18-20’li yaşlarında birkaç gencin TBMM’ne girmesi Meclisimize güç ve dinamizm katacaktır.  Bu anayasa maddesi gençlerimize özgüven kazandıracak ve erken yaşta vekil olan akranlarına özenecekler, onları kendilerine örnek alacaklardır. Unutulmasın ki sorumluluk olgunluk kazandırır. Gençlere yol vermek, yol açmak, sorumluluk vermek onların daha erken yaşta olgunlaşmasını sağlayacaktır. Bundan da ülkemiz kazanacaktır.