SON DAKİKA
Yılmaz Altunsoy
Musul-Kerkük- Erbil-Halep-Süleymaniye, Irak ve Suriye’nin Kuzeyi Değil, Türkiye’nin Güneyidir Artık…
15 Mart 2017, Çarşamba
Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin lideri olan Mesud Barzani’nin son Türkiye ziyareti birilerini epey rahatsız etmişe benziyor. Özellikle havaalanındaki karşılama merasimi sırasında, Kürt Bölgesel Yönetiminin bayrağının Türk bayrağı ile birlikte göndere çekilmiş olması, bir kısım çevrelerce manipüle edilerek, referandum sürecinde hayır oylarının artırılması için kullanılmaya başlandı. Her hayra hayır demeyi gelenekselleştiren sol-sosyal demokrat-ulusalcı cephenin yanında, milliyetçi cephede yer alıp, Meral Akşener’i kendine lider olarak ittihaz eden ülkücüler de bu konuyu iç siyaset malzemesi yapmaktan geri durmadılar ne yazık ki… Oysa gerçekler ile oluşturulan algı arasında yine azim farklar ve uçurumlar olduğu gün gibi ortada idi aslında.
Öncelikle, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, Irak Parlamentosu ve halkı tarafından kabul edilen Irak Anayasası’na göre otonom bir bölgedir. İç işlerinde serbest, dış işlerinde ise kısmen serbest, kısmen de Irak merkezi yönetimine bağlıdır. Kendi parlamentoları, savunma teşkilatları, başbakanları, devlet başkanları, bütçeleri, yargılama sistemleri bulunmaktadır. Irak merkezi yönetimi ile Kuzey Irak Petrol gelirlerinin paylaşım esasları dışında esaslı bir meselesi de bulunmamaktadır. Yani bölgedeki bu otonom yapı ve bu yapının bayrağı Irak devleti tarafından kabul edilmektedir. Başka ülke liderleri de Barzani ile bir araya geldiklerinde bu bayrağı kendi bayrakları ile göndere çekmektedirler.
Barzani ailesi, bölgede çok uzun yıllardır tanınan, bilinen, güçlü bir ailedir. Kökenlerinin Yahudi olduğuna dair bir kısım iddialar bulunmakla birlikte, bu iddia henüz kesin olarak doğrulanmış değildir. Velev ki, Yahudi kökenli olsalar da yüzlerce yıl önce İslam’ ı seçmiş olmaları ve icraatları bizim için ölçü olmalıdır. Barzani Ailesi, Nakşibendi tarikatına mensup, Barzan tekkelerini kuran, sünni geleneğe bağlı, samimi Müslüman bir ailedir.
Barzani’nin tam bağımsız bir Kürt devleti kurma gibi bir hedefi bulunmamaktadır ya da var idiyse bile bunun imkan dışı olduğunu bilmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında babası Molla Mustafa Barzani tarafından kurulan "Mahabbat” isimli devletçik sadece sekiz ay yaşayabildi. Kürtlerin güçlü bir devlet kurma gelenekleri olmadığı gibi, ulus devlet oluşturmak yerine güçlü bir devletin kanatları altında ümmet bilinci ile varlığını sürdürmek gibi bir anlayışa sahip olduklarını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu anlayışa gelmeleri elbette ki kolay olmadı, O da babası gibi varlığını bir süre batılı devletlerin varlığına endeksledi, ancak bu düşünce çok uzun sürmedi. Zaten o gezeleme döneminde başka da seçeneği bulunmuyordu. Tek seçenek Türkiye idi ama Türkiye çok değil on yıl öncesine kadar sınırları dışında olan bitenle ilgilenmeyen, yönünü tam olarak batıya dönmüş, kendi içindeki meselelerle boğuşan, içine kapanık bir ülke görünümündeydi. O da batıya yöneldi ama batının çıkmaz sokak olduğunu anlaması geç olmadı. 
Barzani, Türk Devleti’nden de gördüğü yakınlığın tesiri ile 2012 yılında meşhur açıklamasını yaptı; " Kürtlerin Yahudi ya da Zerdüşt oldukları doğru değildir. Kürtler eskiden olduğu gibi bugün de Elhamdülillah Müslüman’dır. Biz, Yahudilerle birlikte olmaktansa Türkiye’ ye bağlanmayı tercih ederiz” . Bu açıklama batılı, haçlı, Siyonist cephede şok etkisi yarattı. Artık Barzani ile Ortadoğu’ da iş tutma ihtimallerinin kalmadığını anlayan haçlılar Barzani’ yi yalnızlaştırma, izole etme ve PKK-YPG eliyle kuşatma hareketine başladılar.  Barzani ile Türkiye arasında imzalanan petrol anlaşmaları da işin tuzu biberi oldu…
Barzani şunu çok net bir şekilde gördü; İkinci bir Mahabbat ihtimali yok, hatta yarı otonom olarak bile bölgede varlığını sürdürmesine batılılar müsaade etmeyecekler. Tek yol var o da Türkiye ile birleşmek. O yüzden PKK’nın, Sincar bölgesini ikinci Kandil yapmasına izin vermeyeceklerini tüm dünyaya ilan ettiler ve PKK o bölgede tutunamadı.
Şimdilerde taşlar yerine oturmaya, bölge halklarının kaderleri belli olmaya başladı. Artık Erbil ve Musul Irak’ın kuzeyi değil, Türkiye’nin güneyidir.  Halep de Suriye’nin kuzeyi değil, Türkiye’nin güneyidir. Irak merkezi yönetimi kuzey Irak’ tan, Suriye rejimi de Halep’ ten vazgeçmiş durumdadır. Bu bölgelerde ya sosyalist sözde Kürt devleti kurulacak ve Müslüman Türk-Kürt halkına zulüm yapacak ya da Barzani bölgesi ile birlikte bu topraklar Türkiye’nin tabii hudutları içine dahil olacaktır.
Barzani’ ye kapıları kapatmak hem de vukuata, hem de ülkemizin menfaatlerine uygun değildir. Barzani’nin bayrağını, ay yıldızlı al bayrağımızın yanına asmak hem Irak’ a, hem de batıya bir mesajdır. Mesaj şudur; Barzani bizim kanatlarımız altındadır, Kürt-Türk kardeştir. Biz ayrı ayrı değil, bir ve büyük bir devlet olma yolunda emin adımlarla yürüyoruz. Bizi bilen bilir, biz milli yeminine sadık bir milletiz. Hedefimiz Misak-ı Milli’ dir… Duymayan duysun, görmeyen görsün….