SON DAKİKA
İbrahim Arıcı
Devletin Sahipleri
20 Mart 2017, Pazartesi
Milletlerin önüne her zaman bir fırsat çıkmıştır tarihte. Bu süreçlerde millet ne zaman kendi yolunu çizmeye kalksa birileri çıkar bu millete İstese de istemese de bir istikamet çizer. Cumhuriyet döneminde yapılan tüm inkılaplara bakın milletin hiçbir görüşü alınmış mı? Bu milletin Bin yıllık dilini, kıyafetini, adet ve geleneklerini, siyasi yapısını bir çırpıda değiştirirken millete gidildi mi acaba? Mesela bu milletin şapka takmama gibi bir lüksü var mıydı o dönemde.  Münib Engin Noyan – Aişe Sevda Noyan’ın "şapka” isimli kitabını okursanız o dönemde yaşanan komediyi ve dramı anlayabilirsiniz. Bize rol biçtiler, bize de o rolü oynamak düştü. Ne zaman rolü değiştirmeye kalktık, senaristler oyuncuları değiştirip oyuna devam dediler.  Onun için yeni bir anayasa yapamadık. Onun için eğitimde köklü bir değişiklik yapamadık. Onun için yargıda bir düzenlemeye gidemedik. Bunlar siyasiler için cıss. Hiçbir siyasetçi kendini ateşe atamazdı. Bu devletin kendince sahipleri vardı. Hatırlar mısınız İsviçreli bir ailenin çocuğu olan aydınımız! Türkan Saylan ne demişti.? "Biz asılız, bizim istemediğimiz bir şeyin bu ülkede olması mümkün değil.” Ardından Menderes örneği vererek sonucunu gösteriyordu siyasilere. Bunlar boş laf değildi. Cumhuriyetle birlikte bu devletin sahipleri vardı ve bu sahipler bu milletin hiçbir isteğine cevap vermediği gibi, halka rağmen istediklerini yaparlardı. Böyle bir düzenin tarihe karışacağı yeni bir sürece giriyoruz. İlk defa kendi istikametimizi kendimizin çizeceği bir fırsat geliyor önümüze. İlk kez bizim oylarımızla yeni bir anayasa yapılacak. Senaryoyu da biz yazacağız, rolü de kendimiz oynayacağız. Türkiye’nin tıkanan damarlarını açacak bir fırsat bu. Hiç kimse bundan sonra dümen çevirip seçtiklerimizi saf dışı bırakarak iktidarı birilerine veremeyecek. Diyorlar ya "efendim tek adamlık gelecek”. Biz çok adamlardan çok çektik. Çok adamların bıraktığı enkazları yaşı müsait olanlar çok iyi hatırlar. Allah bir daha yaşatmasın o günleri.
***
 "Efsane vali, süper vali” sözü size birini hatırlatıyor mu? Eminim hatırladınız. Merhum Recep Yazıcıoğlu bu unvanı hak eden bir kişiydi. Hala milletin gönlünde olan ve hayırla yâd edilen şahsiyet. Acaba onu efsane yapan neydi? Halkın arasına girer, onların derdini dinler, onlar gibi yaşar, onlar gibi düşünürdü.  O dönemde farklı bir profil çizen vali bu nedenle gittiği her yerde sevildi. Biz genelde Vali, Kaymakam gibi mülki amirleri hep resmi törenlerde, özel günlerde, salon toplantılarında görürdük. Buna alışmışız. Seçilmiş değil de, atanmış lığın vermiş olduğu bir ruh hali olsa gerek ki, makam odalarından çıktığını kolay kolay göremezdik. Son yıllarda özellikle taşrada görev yapan genç kaymakamlarımızın gayretleri geleceğe dair bizleri ümitlendiriyor. Geçtiğimiz günlerde bir program vesilesiyle Doğanhisar ilçemize gittim. Göreve yeni gelmiş çiçeği burnunda genç bir kaymakam Abdulkerem Abbasoğlu beyin kısa sürede halkla bütünleşmesi, heyecanı, gayretleri gerçekten takdire şayan. İlçe halkı İlk kez böyle bir kaymakam gördüklerini gururlanarak anlatıyorlar. Kendisiyle tanışma fırsatı da buldum. Mütevazılığı ve çalışkanlığıyla böyle bir makama gerçekten yakışmış. Allah heyecanını daim etsin. Umarım genç kaymakamımız, odasından çıkmayan "atanmışlara da” örnek olur. Eyvallah…