SON DAKİKA
Alaettin EKİZER
Batı’nın Yumuşak Karnı
28 Mart 2017, Salı
Türkiye şimdiye kadar hiç görmediği biçimde "ağır ve çoklu bir saldırı” ile karşı karşıya.

Nedeni basit. 

Türkiye, istedikleri gibi sömürebildikleri ve kontrol edebildikleri bir ülke olmaktan çıktı.

IMF’ye borcunu ödedi. Dünya Bankasından kredi almıyor. Faiz ödemiyor. 

İslam ülkelerini uyandırmaya çalışıyor. Afrika açılımı yapıyor. Mazlum ülkelere yardım ediyor.

Kendi silahını üretiyor. Silah baronlarına bağımlı olmaktan kurtulmaya çalışıyor.

Havaalanları, köprüler, tüneller, yollar, hastaneler, barajlar, nükleer santraller yapıyor. 

Kısacası dışa bağımlı bir ülke olmaktan, bağımsız bir ülke olmaya doğru yol alıyor. 

Batı elbette Türkiye gibi stratejik öneme sahip bir ülkeyi, büyük bir pazarı kaybetmek istemez. Onun için her türlü düşmanlığı ve engellemeyi yapacaktır. 

Ancak Batı’nın hamlelerine karşı "Amerika’nın PYD’yi desteklemesi bizi üzüyor. Hollanda’nın yaptığını yanına bırakmayacağız,  Almanya Teröristleri koruyor,  İran ikili oynuyor” diyerek sonuç alamayız. 

Bunlar gururumuzu okşasa da, bu yolla düşmanı yapacaklarından vazgeçirmek mümkün değildir. 

Aksine Türkiye dünyada yalnızlığa itilir ve onların ekmeğine yağ sürülmüş olur. 

Peki ne yapmalıyız? 

ABD, Rusya, Avrupa hatta İran, bizim etnik zaaflarımızı nasıl örgütlüyor, bize karşı kullanıyorsa, biz de onların zaaflarını tesbit etmeli, örgütlemeli ve onlara karşı kullanmalıyız.  

Bu hemen olacak bir iş değildir. Planlama ve sabır gerektirir. 

Batı, Orta-Doğu haritasını değiştirmeyi, PKK ve PYD kozunu bize karşı kullanmayı kırk yıl önce planladı. Şimdi sonuçlarını devşirmeye çalışıyor. 

ABD’deki Müslümanlar, zenciler, yoksul katmanlar onların yumuşak karnıdır.

Avrupa’daki Türkler, çoğu Kuzey Afrikalı Müslümanlar onların yumuşak karnıdır.

Rusya’daki Türkler ve Türki Cumhuriyetler onların yumuşak karnıdır.

İran’daki Azeriler, Sünni Müslümanlar onların yumuşak karnıdır.

Bulgaristan, Yunanistan, Kosova, Bosna-Hersek ve balkanlardaki Türk ve Müslümanlar bizim yardım elimizi beklemektedir.

Bu toplulukları örgütlersek, onların demokratik tepkileriyle bile Batı’yı çaresiz bırakabiliriz.

Kısa vadede ise başta İslam Ülkeleri olmak üzere, Batı’nın sömürü düzeninden rahatsız olan ülke yönetimleri ile her alanda sıkı işbirliği yapmalıyız.

Unutulmamalıdır ki; dış politikada daima kazanan elinde ileri sürebilecek güçlü kozları olandır…