Pazar günü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili oylama yapacağız. Taraflar Evet ve Hayır kampanyası yürütürken gerekçelerini ortaya koydular. Tarihi öneme sahip bir oylama yapılacak. Bu oylama ile birlikte artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Evet çıksa da olmayacak Hayır çıksa da olmayacak. Evet çıkarsa Türkiye büyüyecek. Bölgesinde önemli bir aktör olacak. Peki hayır çıkarsa neler olur?

Hayır çıkarsa CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu pazartesiyi bile beklemeden Cumhurbaşkanı meşruiyetini yitirmiştir. Hükümet güvenoyu alamamıştır. Hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan istifa etmelidir der. Siyasi çalkantılar ve istikrarsızlıklar dönemi başlar.

Pazartesi sabahtan itibaren Dolar artar, Euro artar borsa çakılır. Ekonomide belirsizlik dönemine girilir ve ülkemiz hızla küçülmeye başlar. Esnaf aldığı krediyi ödeyemez hale gelir. Çiftçi Mehmet amca aldığı traktörün taksitlerini ödeyemez. Fabrikalar işçi çıkarmaya başlar. Üretim durma noktasına gelir.

Hayır çıkarsa darbeci yapılar başlarını kumdan çıkartırlar. Bürokrasi hükümete ortaklık etmeye başlar. Yargı harekete geçer. Milli irade gücünü kaybeder. Milletvekillerine olan güven azalır. Kaybolan derin devlet tartışmaları yine başlar. Parti kapatmalar, ara rejim dönemleri başlar.

Kürt kardeşlerimizin demokratik kazanımları elden gider. Fırat’ın doğusu ya da batısında faili meçhuller gene başlar. Sıkıyönetim ilan edilir. Türk-Kürt çatışmasının fitili ateşlenir. Kandil bayram eder. Murat Karayılan, Cemil Bayık gibi terör başları bayram eder. Onlar hayır çıkması için çalışıyor. PKK bayram eder ancak Kürt halkı kaybeder.

Feto tekrar moral bulur. Hükümet gidiyor. Erdoğan gidiyor diyerek tabanı diri tutmaya çalışır. Baharı bekleyen diyen FETÖ elebaşı bakın size demedim mi diyerek gene tabanı toplar. Kaldıkları yerden devam ederler.

Almanya bayram eder. Hollanda bayram eder. Avrupa ülkelerinin tamamı bayram eder. 3. havaalanı yarım kalır. Çanakkale Köprüsü kâğıt üzerinde kalır. Almanların otomobil satması için hızlı tren projesi rafa kaldırılır. Milli üretim ve milli sanayi yerine ithal ikameci sanayiinin önü açılır. Üretmeyen sadece tüketen bir Türkiye haline geliriz.

Alman milletvekilleri, Hollanda milletvekilleri ikide bir ülkemize gelir. İnsan hakları ayaklar altında der. Adliye saraylarında boy gösterirler. Açın hapishaneleri PKK terör örgütü mensupları özgür kalsın derler. Bir tane şehit ailesinin evine gitmeyen, şehit ailelerinin acısına ortak olmayan bu Avrupalılar ikide bir Öcalan’ın sağlık durumunu merak ederler. Öcalan serbest kalsın diyerek şehitlerin kemiklerini sızlatırlar.

Türkiye hasta adam haline dönüşür. Koalisyonlarla yönetilen zayıf bir ülke haline gelir. Siyasi istikrardan mahrum olan bir ülke Avrupa’ya muhtaç hale gelir. Zayıf bir Türkiye Avrupa’ya lokma olur. Avrupa’ya sömürge olur. IMF ve Dünya Bankasına muhtaç oluruz. Unuttuğumuz IMF komiserleri ikide bir bize acı reçete yazarlar. İşçiye zam vermeyin, memura zam vermeyin. Vergileri artırın derler.

Türkiye İslam dünyasının umudu olmaktan çıkar. Filistin’de İsrail zulmü artar. Suriyeli mülteciler bu ülkeden kovulur. Keşmir’de, Burma’da, Afganistan’da, Bosna’da yaşayan Müslümanlar ümitlerini yitirir. Büyük ve güçlü Türkiye onlara moral kaynağı oluyor. Zayıf düşmüş bir Türkiye mazlumların umudu olamaz. Ümmete zulmeden AB, İsrail, ABD daha çok sevinir.

Bu saydıklarım masal değil gerçek. Hayır çıkarsa ülkemiz yüzyıl geriye gider. Bölünme ve siyasi istikrarsızlıkla karşı karşıya kalır. O nedenle güçlü bir evet çıkması gerekir. Evet çıkarsa ülke büyür, ümmetin yüzü güler. Üretim ve milli sanayi hız kazanır. Mazlumlar sevinir. ABD, İsrail ve AB üzülür. Taşeron terör örgütleri üzülür. Güçlü bir evet güçlü bir Türkiye demektir.