SON DAKİKA
Kazım ÖZTÜRK
Sevmek Ve Sevilmek
15 Nisan 2017, C.tesi
Sevgi bir duygu çeşididir. Kısaca ilgi göstermeye yönelten duygu anlamına gelir. Birçok anlamı içinde barındırır. Kardeş sevgisi gibi, şefkat; yemek sevgisi gibi, zevk; spor sevgisi gibi, tercih; ya da etkilenme, eğilim, düşkünlük, meyil, hayranlık, tutkunluk, bağlılık, dostluk, ilgi vs. anlamları vardır. Her şey sevilmek ister. İnsanlar, bitkiler, hayvanlar. Sevilen ve ilgi gören inekler daha çok süt veriyor. Sevilen, onunla konuşulan bitkiler coşup taşıyor. Kalbi olmayan bitkiler bile sevgiye bu kadar ihtiyaç duyarken, sevgi mekanı kalplerimizin en çok ihtiyacı olan şey sevgidir. Yüreklerin en çok susadığı şey sevgidir.          Sevgi, herkes için önemlidir. Bir araştırmada eşini sevmeyen kişilerin daha sık nezle olduğu ortaya çıkmış. Bağışıklık sistemi sevgi ile kuvvetlendiği tespit edilmiştir. Sevgi esirgenmemeli, sevgide cömert olunmalıdır. İnsanlar sevgisini kısarak karşısındakileri cezalandırmamalı. Hatalarımıza rağmen birbirimizi sevmeliyiz.          Muhabbet çok kazançlı bir şey. Dünya ve ahiretimiz için. Günahlardan mı kurtulmak istiyoruz, muhabbet edelim.         Geçim sıkıntısından kurtulmanın yolu muhabbetten geçer. Peygamberimiz "Allah bir evin rızkının bereketini, karı koca muhabbeti arasına gizlemiştir." buyuruyor.       Sevgi; insanlar arası iletişimin, karşılıklı anlaşmanın, dostluğun, saygının, barışın anahtarıdır. Aileleri birbirine bağlayan sevgi unsurudur. İnsan, sevgiye koşar, nefretten kaçar. Allah’ımız Kur’anda Hz. Musa’ya; "Ey Musa! Firavun’a tatlı söz söyle, belki imana gelir” diyerek, yakınlaşmanın, barışı sağlamanın en önemli yolunu göstermiştir. Bugün dünyada; kin, kan, savaş, terör, gözyaşı varsa altında sevgisizlik yatmaktadır. Sevgi, cennete götüren bir unsurdur. Sevgiyi çağrıştıran anahtar da; selamdır. Sevgi üzerine bina edilen yeryüzü şu an kimlerin elinde. Sevgisizlik üzerine bina olunmuş şu an ülkeler. Daha çok sömürmek için birbirleriyle yarışmaktalar. Ve bu rekabet, insanları birbirlerine karşı düşman hale getirmekte, sosyal olaylardan uzak durup bireyselciliği ön planda tutmakta.Ve kalabalıklaşan dünya da giderek yalnızlaşmaktadır. Çünkü daha çok kazanmak için rahatını daha çok ön planda tuttuğu için; birileri acı çekerken, o kendini daha mutlu hissetmektedir.Yapı taşı olan sevgi de kalmayınca, kimse kimseye acımamaya başlıyor.Ve büyük tufana tutuluyor insanlık. Mevlana şöyle der; "Sevgi; acıları tatlıya çeker, tatlılaştırır. Çünkü sevgilerin aslı, doğru yola götürmedir. Kahır ise, tatlıyı acılığa çekmektedir. Acı, tatlı ile bir arada bulunur, bağdaşır mı?"  "Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın kesilir, sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur.” "Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın.”   "Ben, bu dünyaya kin değil, sevgi paylaşmaya geldim.” Her yerde olmak gibi bir duan varsa, gönüllere gir. Çünkü sevenler, sevdiklerini gönüllerde taşır.  Yağmuru sevdiğini söylüyorsun, ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi sevdiğini söylüyorsun, ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun, rüzgar çıkınca, pencereni örtüyorsun. İşte bundan korkuyorum. Çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun. (William Shakespeare) Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa, orada yaşayın. Çünkü komşularınız güzel insanlardır.  Nereye Gitti? Karlar altında kardelen gibi gülebiliyor musun? Soğuğa, sıkıntıya rağmen sevebiliyor musun? Sahi; "sevgi" nereye gitti? Bir kadın adı ve isim olarak mı kaldı dillerde? Yoksa solmuş, pörsümüş bir gül gibi ellerde? "Sana geliyorum sevgilim" diye yürünen yollarda? Bu sözler edebiyatta mı kalacaktı; Yunus ne güzel demiş mi olacaktı? Mesnevi’de şiir mi bulacaktı? Resul sevgiden söz ediyor; Yaratan; "sevgisiz kalmayın diyor! Sevgi nedir mi? Âdem olmak, Havva olmak, Hacer olmak, İbrahimce ateş içinde gülü bulmaktır. Nuh gibi Dermesil’i suya boğmak, Musa olup, Firavun sarayında sefa bulmak, Âsiye olup, zalim yanında Hakka ermektir. İsa gibi; "teslise geçit yok” diyebilmek, Muhammed şuurunda hicrete yol almaktır!