SON DAKİKA
Nurettin BAY
Duracak vakit değil
17 Nisan 2017, Pazartesi
Tarihi referandumun sonucu ‘evet’oldu. Cumhuriyet tarihinin bu en büyük reformu başta evetciler olmak üzere herkese büyük görev ve sorumluluklar yüklüyor. "Parlamenter sistemden kurtulduk yaşasın başkanlık sistemi” naraları atmanın ne zamanı ne de sırası. Öncelikle yeni sistemi iyi anlamamız gerekiyor. Yeni sistem başkanlık sistemi değil. Yeni sistem kendimize özgün bir sistem. Adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Bilmeyenler neden Amerika’daki başkanlık sisteminin aynısını getirmedik diye eleştiriyorlar. Eğer Amerika’daki başkanlık sisteminin aynısını getirmiş olsaydık, Parlamenter Sistemden daha kötü bir sistem getirmiş olacaktık. Düşünün Amerika’daki seçimlerde herkes Amerikalıların direkt olarak başkanı seçtiğini sanıyor. Hâlbuki durum hiç de öyle değil. Amerika’da dört yılda bir Kasım ayı başlarında yapılan seçimde seçmenler Başkanı değil, Seçiciler Kurulunu seçerler. Seçiciler Kurulu da başkanı seçer.  Seçim yapılırken ön planda başkan adayları olacak, ama siz başkan adaylarına değil, hiç tanımadığınız adına "seçiciler kurulu” denilen bir kurul seçeceksiniz. Sonra onlar toplanacaklar ve başkanı seçecekler. Peki bin bir zorluklarla, iki yıllık bir kampanyanın ardından seçilen bu Seçiciler Kurulu ne iş yapıyor. Sadece bir defa toplanıp Amerika’nın Başkanını seçiyor. Sonra dağlıyor. Başkaca hiçbir işi yok. Ne kadar saçma değil mi? 

Hadi burayı  geçtik. Bir de, eyaletlerdeki seçimlerde Seçiciler Kurulunun nasıl seçildiğine bir bakalım. Bir eyalette en çok oyu alan parti,  o eyaletin Seçiciler Kurulu adaylarının tamamını alıyor. Kaliforniya’yı örnek verelim. 42 milyon nüfusu var. Aşağı yukarı 30 milyon seçmeni bulunuyor Kaliforniya’nın. Seçmenlerden bir oy fazla alan Kaliforniya’nın tüm Seçiciler Kurulu üyelerini alıyor. Temsilde adalet yok. Türkiye’de İstanbul’u örnek verelim. İstanbul’da bir oy fazla alanın tüm seçici kurul üyelerini aldığını düşünün. Böyle bir temsil, böyle bir adalet olabilir mi? Bilmeyenlere sözümüz yok. Ancak bildiği halde böyle bir eleştiri getirenleri millete havale ediyorum. 

Amerika Birleşik Devletleri’nde yönetimde sıkıntı çıkmıyorsa, Süper Güç olduğu için çıkmıyor. Trump ile birlikte yavaş yavaş sıkıntıların çıktığını görmekteyiz. Bu sıkıntılar daha da artacak. Amerika dünya üzerindeki gücünü kaybettikçe daha fazla sorunla karşılaşacak. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemiz için iyi düşünülmüş bir sistem. Vatandaş aynı zaman diliminde ayrı ayrı olmak kaydıyla hem meclisi hem başkanı seçiyor. Yani "güçlü meclis-güçlü başkan”.  Birinin diğerini fesih hakkı yok. Birinden biri "yeniden seçim” kararı alırsa ikisi de seçime gidiyor. Yani sistem denge üzerine kurulu.  Dengeyi bozan sonucuna katlanacak. Hassaten hayır diyenlere sesleniyorum. Merak etmeyin yeni sistem "tek adamlık” falan getirmiyor. Korkmanıza gerek yok. Hatta sevinin. Çünkü bundan sonra yürütme erkinin iki başı (başbakan-cumhurbaşkanı) artık kavga edemeyecek. Kimse Anayasa kitapçığı fırlatamayacak. Zira iki makam birleştirildi şükür.  Cumhurbaşkanı da, meclis de seçimle gelecek, seçimle gidecek.  Arkasında seçim olan sistemden korkulur mu hiç. İpin ucu millette olduğu sürece sorun çıkmaz. Seçimde doğru tercihte bulunalım kafi…   

Şunu hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor. Sonuçta bu sisteme can verecek olanlar bizleriz. Kötü bir sistem iyi yöneticiler sayesinde iyi, iyi bir sistem de kötü yöneticiler yüzünden kötü olabilir. Dün itibariyle son verdiğimiz ancak 2019’da yürürlüğe girecek olan köhne sistemimizin 15 yıldan buyana nispeten tökezlememesi Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısıdır. Yani iyi bir yönetici kötü bir sistemi iyi yürütmüştür. Meselenin özü budur. Şimdi artık iyi bir sistemimiz var. İyi bir sistemin iyi bir yöneticiyle bize ne kazandıracağını siz düşünün. Diyorum ki, 51.4 kimseyi şımartmasın. Şunun şurasında 2019’a ne kaldı. Ne diyor  Reis; "DURMAK YOK YOLA DEVAM”.